Sultan 2. Abdülhamid Han'ın torunu, dedesini anlattı

Sultan 2. Abdülhamid Han, "Vefatının 103. Yıl Dönümünde II. Abdülhamid" başlıklı etkinlikle yad edildi.

Ümraniye Belediyesinin ev sahipliğinde Cemil Meriç Gençlik Kültür ve Eğitim Merkezi'nde gerçekleştirilen konferansı Orhan Karaağaç yönetti.

Sultan 2. Abdülhamid'in 5. kuşaktan torunu Nilhan Osmanoğlu, konuşmasında her yıl vefat yıl dönümünde Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifine, Abdülhamid Han'ın türbesine ve sonrasında Ertuğrul Tekke Camisi'ne giderek okunan Kur'an-ı Kerim hatimlerinin duasını yaptıklarını anlattı.

Osmanoğlu, "Bugün de türbe ziyaretimiz oldu. Sultan Abdülhamid Han'ın huzuruna gittik. Orada hissettiklerim gerçekten her gidişimde bambaşka. İçeriye girdiğim andan itibaren hissettiğim aslında onun vefatıyla bütün dünyadaki Müslümanların yetim kaldığı." ifadesini kullandı.

Abdülhamid Han'ın çok farklı konularla bizzat ilgilendiğini aktaran Osmanoğlu, "İnşallah Sultan Abdülhamid Han'ı da hakikatle anlayacağımız günler gelecektir elbet. Henüz anlamanın kapılarını aralıyoruz." değerlendirmesini yaptı.

"Abdülhamid Han'ı 100 sene daha konuşacağız"

Osmanlı Devleti'nin 34. padişahı olan 2. Abdülhamid'in en az 100 sene daha konuşulacağını vurgulayan Osmanoğlu, "Sultan Abdülhamid Han'ın ilm-i siyaseti dediğimiz adımları var, 50 sene sonra anlayacağımız hamleler yapmış." diye konuştu.

Nilhan Osmanoğlu, 2. Abdülhamid'in tahta çıktığında içinde bulunduğu şartları çok iyi bildiğini vurgulayarak, padişahlığı süresince yaptıklarına ilişkin şunları kaydetti:

"Devletleri çok iyi tanıyan, kimi karşısına kimi koyması gerektiğini çok iyi okuyan başta bir şehzade sonrasında bir hükümdar olmuştur. Şehzadelik döneminde de bu kıyaslama ve bilgi donanımına sahipti. Taraf ve amaç belli etmiyor, devlet adamlarına hem uzak hem yakın. Karda yürüyüp izini belli etmeyen bir şehzadeden bahsediyoruz.

Şehzadelik döneminde biraz daha özel ilgi alanları olduğunu görüyoruz Sultan Abdülhamid Han'ın. Biraz daha neşeli bir tavrı olduğunu da okuyorum. Çünkü tabii ki padişahlık döneminde çok farklı şeylerle ilgilenmek zorunda kalmış. Tahta çıktığı andan itibaren bulunduğu ortamı çok iyi biliyor. Ve ilk 5 senesi aslında yanındakilerin istediğini yapmakla geçiyor. Yani ilk 5 senede şu anda birçok kurumda kahraman diye lanse edilen Mithat Paşa ve avanesini sürüklediği yoldan gitmek mecburiyetinde kalmıştır.

Tahta çıktıktan 5 sene sonrasında ipleri eline aldığını görüyoruz. Devletin içindeki o komitacı, darbeci zihniyeti yok edip kendi adamlarını yerleştirebiliyor, bu da çok önemli. Devletine bağlı adam eksikliği olan bir dönem. Sultan Abdülhamit Han bunu şehzadelik döneminde okuyor zaten. Dolayısıyla öyle bir taktiği de var. Şehzadelik döneminde bazı prosedürlere karşı geliyor. 'Sen şehzadesin yapabilirsin. Devletin kuralı budur, kesinlikle yapamazsınız.' demeyen adamları not defterine 'sağlam adam' şeklinde not tutuyor ve ileride bunların hepsini belirli görevlere yerleştiriyor. Amacı en başından belli şehzadelik döneminden belli. Veliaht olmamasına rağmen, bir hazırlığın içerisinde olduğu çok belli ve bunu hiç kimseye çaktırmadan yapıyor."

Sultan Abdülhamid Han zamanında hayata geçirilen projelere değinen ve hayatından örnekler veren Osmanoğlu, "Abdülhamid Han'ın kendisini anlatma gibi bir derdi yok. Zaten derdi devletini, milletini kurtarmak. Yani anlaşılabilmesi çok da mümkün değil." diye konuştu.

"Artık hakikati konuşmak eskisi kadar zor değil"

Osmanlı dönemini konu alan televizyon dizilerinin insanların tarihi merak edip araştırması bakımından faydalı olduğunu fakat tarihi gerçekleri birebir yansıtmayabildiğini belirten Osmanoğlu,"Siz oradan gerçeği araştırın diye onlar var, diziler bizim bir kaynağımız olamaz. Ayrıca on sene öncesinde değiliz, şimdi Milli Saraylar çok güzel evraklar ortaya koyuyorlar, onları araştırıp öğrenebilirsiniz. Hiç kimseyi aracı kılmadan birçok bilgiye ulaşabilirsiniz. Doğru kaynağa ulaşmak eskisi kadar zor değil. Artık gerçeği, hakikati konuşmak eskisi kadar zor değil." şeklinde konuştu.

Osmanoğlu, Sultan 2. Abdülhamid'in hayatına, şehzadelik dönemindeki yaşantısına ve alışkanlıklarına ilişkin kızı Ayşe Sultan'ın anlattıklarının kaynak alınması gerektiğini ve gerçekleri ortaya koyduğunu söyledi.

Güncel gelişmelere bakıldığında yaşanan olayların sıkça 2. Abdülhamid'in dönemini hatırlattığını ifade eden Osmanoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sultan Abdülhamid Han hiçbir şeye karışmasın, önüne gelene imza atsın ama biz mecliste kendi işimizi kendimiz görelim, savaşa girilmesi gerekiyorsa karar alınsın istiyorlar. Mithat Paşa yine İngilizlerin arkasında duracağını düşünerek Rus harbine girmiştir. Lakin İngilizlerin Osmanlı ile müttefikliği 17. yüzyılın artık sonuna doğru bitmiştir. Yani İngilizleri arkasına alamamıştır.

Dolayısıyla bu paşaların idare ettiği bir sistemin üzerinde sadece imza atmak için Sultan Abdülhamid Han tahta çıkartılıyor. Bu dönemde onun kişiliğine de bakıyorlar. Gayet sessiz bir şehzade, hiçbir şeye karışmıyor. Sonrasında Sultan Abdülhamid Han artık yavaş yavaş ipleri eline almaya başlıyor. Çünkü biliyor ki Mithat Paşa Sultan Abdülaziz Han'ın katledilmesindeki en büyük mesuliyete sahip. Bunların hepsini şehzadelik döneminde okuyor ve tek tek yazıyor. Feriköy gibi denize yakın saray seçmiyor kendisine. Çünkü Feriköy'de Sultan Abdülaziz Han şehit ediliyor. Bu ortamda büyüyen bir şehzade ve başına bunların gelebileceğini biliyor."

"Savaştan uzak durdu ama kılıcını da yukarıda tuttu"

Abdülhamid'in Yıldız'da konumlanan bir diplomasi kurmaya çalıştığını, devletin çıkarları yerine sadece kendi istikbalini düşünen, İngilizlerle iş birliği yapan ve devleti savaşa sürükleyen paşalara rağmen Osmanlı'yı ayakta tutmayı başardığını dile getiren Osmanoğlu, "Sultan Abdülhamid Han her zaman savaştan uzak durmuş ama kılıcını da yukarıda tutmuştur. Hilafet kılıcıyla aslında 33 yıl tahtta kalabilmiştir." dedi.

2. Abdülhamid'in "Hilafetin" gücünü kullanarak dünyanın farklı coğrafyalarındaki Müslümanlara destek olduğunu belirten Osmanoğlu, "Yani düşünün ki Osmanlı'nın hasta adam dedikleri son dönemlerinde Sultan Abdülhamid Han, Fransa'da oynatılan Peygamber Efendimizle ilgili bir tiyatro oyununa 'Bunu kandıracaksınız, yoksa gelirim ve sizi yok ederim' diyor. Yani hasta adam dedikleri bu mu? Hasta adam değildi Osmanlı. Neden değildi? Çünkü hilafet gücü vardı." değerlendirmesini yaptı.

Sorularını cevaplayan ve büyük dedesinin vefatına ilişkin bilgiler paylaşan Osmanoğlu, katılımcılara ve izleyicilere Abdülhamid'in son günlerini geçirdiği Beylerbeyi Sarayını ziyaret etmelerini tavsiye ederek sözlerini sonlandırdı.

Nilhan Osmanoğlu'na çiçek takdim edilmesiyle sona eren program belediyenin sosyal medya hesaplarından da canlı yayınlandı.

Osmanlı Devleti'nin zor dönemlerinde 33 yıl tahtta kalan ve 103 yıl önce 10 Şubat 1918'de vefat eden Sultan 2. Abdülhamid, Divanyolu'ndaki 2. Mahmud Türbesi'ne defnedildi. Halifelik makamını da kullanarak sömürgeci devletlere karşı mücadele eden 2. Abdülhamid döneminde Osmanlı Devleti, eğitim, sağlık, iktisat, kültür-sanat ve diğer birçok alanda gelişim gösterdi.