ÜMMET ÖLÜM UYKUSUNDA

Ateş topuna dönen İslam dünyası, her gün yeni bir acıyla sarsılıyor. Bir taraftan Mısır'da Sisi, diğer taraftan Suriye'de Esed zalimleri mazlumların kanını içmeye devam ediyor. Fırsatçı sömürgeci güçler ise Suriye'yi kurtarma adına müdahaleye hazırlanıyor. Yine çocuklar katledilecek, yine Muhammedlerin kanı içilecek, yine Esmaların ırzına geçilecek. Ey İslam alemi ölüm uykusundan uyan artık!..

BİR AYET İnsanlar arasında Allah'ı bırakıp da O'na ortak koşanlar vardır. Onları, Allah'ı severcesine severler. Mü'minlerin Allah'a olan sevgisi daha güçlü bir sevgidir. Zulmedenler azaba uğrayacakları zaman bütün kuvvetin Allah'ın olduğunu ve Allah'ın azabının pek şiddetli olduğunu bir bilselerdi! (BAKARA, 165)

***

BİR HADİS Resulüllah (sav) mü'minleri, bir çok hadis-i şeriflerinde kainattaki canlı-cansız her varlığa karşı merhametli olmaya teşvik etmiştir. Bunlardan birisinde şöyle buyurulmuştur: "Allah merhametli olanlara rahmetle muamelede bulunur. Öyleyse sizler yeryüzündekilere karşı merhametli olun ki, semada bulunanlar da size merhamet etsinler..."

***

Mısır'da İhvan (Müslüman Kardeşler) liderlerinden Muhammed El Biltaci, ordunun darbe karşıtı göstericilere ateş açması sonucu hayatını kaybedenler arasında bulunan 17 yaşındaki kızı Esma'ya duygu dolu bir mektup yazdı. İslam coğrafyasında yaşananları gözler önüne seren ibretlik bir vesika olarak bu mektup çok şey ifade ediyor.

Kızı Esma'yı şehit olamadan iki gün önce rüyasında gördüğünü aktaran El Bilcai, "Sen şehit olmadan iki gün önce seni rüyamda gelinlikler içinde gördüm. Bu dünyada eşi benzeri olmayan bir güzellikteydin. Yanıma sessizce oturduğunda sana, "Bu gece senin düğün gecen mi?" diye sordum. Sen de "Düğünüm akşam vakitlerinde değil öğlen olacak" demiştin. Çarşamba günü öğlen vakti şehit olduğun haberi bana ulaştığında, senin rüyamda bana ne demek istediğini anlamış oldum" dedi.

Adeviyye Meydanı'nda keskin nişancının kurşununa hedef olan 17 yaşındaki Esma için yazılan mektup, aslında zulüm altında inleyen bütün mazlumlara yazılmış, onların ru00fbh haline tercüman niteliği taşıyor. İşte teslimiyet ve mazlumlara tercüman olan o mektup:

"Sevgili kızım ve değerli öğretmenim...

Sana elveda demiyorum bilakis yarın görüşmek üzere. Başı dik tuğyana isyan ederek yaşadın. Tüm engelleri redderek hürriyete sınırsızca aşık oldun. Bu ümmet, uygarlıkta hak ettiği yeri alabilsin diye onu yeniden diriltmek ve inşa etmek için sessizce yeni ufuklar arıyordun. Akranlarının uğraştığı işlerle meşgul olmadın. Her zaman derslerinde birinci olmana rağmen öğrenmeye olan açlığın dinmedi.

Bu kısa hayatta sohbetine doyamadım. Vaktim mutlu olacak ve eğlenecek kadar geniş değildi. Rabiatul Adeviyye'de son kez bir araya geldiğimizde, "Sen bizimle olduğunda bile bizden ayrısın" diyerek bana olan sitemini dile getirmiştin. Ben de sana, "Bu hayat birbirimize doyacak kadar geniş değil. Birbirimize doyalım diye Allah'tan cennetinde bize bu sohbeti vernesini temenni ediyorum" demiştim.

Sen şehit olmadan iki gün önce seni rüyamda gelinlikler içinde gördüm. Bu dünyada eşi benzeri olmayan bir güzellikteydin. Yanıma sessizce oturduğunda sana, "Bu gece senin düğün gecen mi?" diye sordum. Sen de "Düğünüm akşam vakitlerinde değil öğlen olacak" demiştin. Çarşamba günü öğlen vakti şehit olduğun haberi bana ulaştığında, senin rüyamda bana ne demek istediğini anlamış oldum. Allah'tan seni şehit olarak kabul etmesini niyaz ettim. Ve şehadetin, bizim haklı olduğumuzu ve düşmanımızın batılın ta kendisi olduğu inancımızı pekiştirdi.

Son vedanda yanında olamamam, son bir kez seni görememem, alnına son bir öpücük konduramamam ve senin cemaze namazını kıldırma şerefine nail olamamam beni derinden üzdü. Beni bunları yapmaktan alıkoyan, ölümden veya karanlık hücerelerden korku değil, uğruna canını verdiğin davayı sürdürebilmekti.

Zalimlere karşı başın dik direnirken gaddar kurşunlar göğsüne saplandı ve ruhun yüceldi. Ne kadar güzel bir azimin ve terbiye edilmiş bir nefsin vardı. İnanıyorum ki, sen Allah'a verdiğin söze sadakat gösterdin, Allah da sana verdiği söze... Öyle ki, şehadet şerefini bize değil de sana bahşetti.

Son olarak, Sevgili kızım ve değerli öğretmenim...

Sana elveda demiyorum bilakis görüşmek üzere.. Buluşmamız, yakında Peygamber ve ashabıyla birlikte Havz-ı Kevser'de olacak. Sonsuz kudret ve hükümranlık sahibi Allah'a yakın, O'nun nezdinde değerli ve şerefli bir konumda. Ayrılmamak üzere, birbirimize doyma temennilerimizin gerçekleşeceği bir buluşma..."

DUA İKLİMİ

Allah'ım! Bizleri zalimin zulmünden koru

Ey zulümden şikayetçi olanların halinden haberdar olan! Ey onların başlarına gelenlerden haberdar olabilmek için tanıkların tanıklıklarına ihtiyacı olmayan! Ey yardımı mazlumlara yakın olan! Ve ey desteği zalimlerden uzak olan.

Allah'ım! Muhammed ve aline salat eyle ve kuvvetinle, bize zulmedeni ve düşmanımızı bize zulmetmekten alıkoy; kudretinle, onların bize karşı düşmanlığının keskinliğini kır; onları meşgul et ve aciz, güçsüz kıl.

Allah'ım! Muhammed ve aline salat eyle ve düşmanımız tarafından uğradığımız zulme karşılık affını, gördüğümüz kötü muameleye karşılık da rahmetini halimize şamil kıl. Çünkü, gazabının dışında, hoşlanılmayacak her şey küçüktür; öfkenin yanında, başa gelecek her musibet aynıdır. Allah'ım! Zulme uğramamızı bize sevdirmediğin gibi, zulmetmekten de koru bizi.

Allah'ım! Senden başka kimseye şikayette bulunmayız. Senin dışında hiçbir hükümdardan yardım istemeyiz. Pak ve münezzehsin Sen! O halde, Muhammed ve aline salat eyle ve duamızı icabetle buluştur; şikayetimizi durumumuzda değişiklik yaparak ortadan kaldır.

Allah'ım! Adaletinden ümidimi yitirmekle bizi imtihan etme. Hasmımı da bize zulmetmeyi sürdürmeye ve hakkımızı elimizden almaya teşvik olacak şekilde cezalandırmandan emin kılmakla sınama. Onları, en kısa zamanda zalimlere vadettiğin cezayla tanıştır. Bizi, zorda kalanlara söz verdiğin imdadınla buluştur.

Allah'ım! Muhammed ve aline salat eyle ve bizi yararımıza ve zararımıza olan hükmü kabul etmeye muvaffak et. Bize en doğru olanı göster ve en salim işe ata.

Allah'ım! Kötü arzulardan, tamah ehlinin ihtirasından bizi uzak tut; (ahirette) bizim için biriktirdiğin sevabı, düşmanım için hazırladığın azabı gönlümüzde canlandır; bunu hükmettiğinle yetinmemize, seçtiğine güvenmeme sebep kıl. (u00c2min)