Zincircioğlu: Pandemi korkusunu yenmeliyiz

​Yaklaşık bir buçuk yıl süren pandemi kısıtlamaları, insanların yeni kurallara dönüşünü oldukça zorladı. İnsanların zarar görmeden yeniden normal günlük yaşamlarına dönmesi konusunda Aile danışmanı ve kişisel gelişim uzmanı Nuran Zincircioğlu, önemli bilgiler verdi.

Covid-19 pandemisinin bireyler ve kitleler üzerinde oluşturduğu travmatik etki hala varlığını sürdürüyor. Hijyen ve Sosyal mesafe kurallarına uyularak kaldırılan kısıtlamalara rağmen bireyler hala yeni normale dönmeyi başarmada ciddi güçlükler çekiyorlar. Yaşanan uyum sorunları en çok da çocukları etkiliyor. Ebeveynlerin çocuklara yönelik baskıcı uygulamaları, gelişimlerini ciddi oranda etkiliyor. Uzmanlar, pandemi tedbirleri ile ilgili aşırı baskı, çocuklarda özgüven duygusuna ağır zarar vereceklerini belirtiyorlar.

Konu ile görüşlerine başvurduğumuz Türkiye’nin tanınan aile danışmanı ve kişisel gelişim uzmanlarından Nuran Zincircioğlu, “dühyaca bir buçuk yıllık yaşanan ev hapsi ebeveynlerin çocuklara karşı davranışlarını olumsuz yönde etkilediğini” belirtti. Zincircioğlu, Ebeveynlerin aşırı tedbircilik davranışları, çocukların gelişimini olumsuz yönde etkilediğini vurgulayarak şunları söyledi:

“Pandemi insanların davranışlarının değişmesine sebep oldu. Bütün dünya olarak yaklaşık bir buçuk yıl bir nevi hapis yaşadık.

Bedensel hapsin dışında zihinsel hapsi de yaşadık. Evlere kapansak da aslında zihinsel hapsi yaşamamız gerekiyordu. Ama maalesef bireyler olarak zihinsel hapsi de kendimize yaşattık

Evde kapanmak dünyadan soyutlanmak demek değildi. Dezavantajı avantaja çevirip zihnimizi geliştirebilirdik.”

Aile Danışmanı ve kişisel gelişim uzmanı Nuran Zincircioğlu, insanların geldiği bu süreci nasıl aşacağına yönelik şu önerilerde bulunuyor:

“Zihinsel hapsi yaşadığımız sürece, bedensel hapsi de şaşarız aslında. Dezavantajları avantaja çevirebiliriz. Eski aktivitelerimizi yeniden hayıtımıza almamız lazım. Televizyon izlemek, dijital dünyada etkin olmak bizim zihinsel özgürlüğümüzü sağlayamaz. Ama bunun yanında kitap okumaları, aile ve eş dost çevresinde sosyal faaliyetleri yapmamız lazım. Doğa ile ilişkiyi çok acil bir şekilde kurmamız lazım. Sadece yürüyüş değil, doğadaki bütün varlıkları, yani yeşillikleri, kayaları taşları toprağı, diğer canlıları yeni görüyormuşçasına inceleyip yenden tanımamız lazım.

İnsanların tabiatla iç içe yaşamaya davet eden Zincircioğlu, bu aşamada yeniden dünyaya gelmiş gibi ve her şeyi ilk kez görüyormuşuz gibi davranılması gerektiğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:

“Gördüğümüz tüm canlıları yeniden görüyormuşçasına izleyip takip edelim kısa anlık olsa bile. Doğa ile bu şekilde irtibat kurmamız yeniden ruh dinginliği ve enginliğini kazandırır bize.

Bu pandemi bize şunu öğretmesi lazım. Yaşadığımız bu süreci bir musibet olarak algılansa da aslında yaşadığımızı ders olarak alıp geçmişteki düşüncelerimiz, korkularımız eylemlerimiz bize bunu yaşattı diye düşünüp idrak etmemiz gerekiyor.

Bugünümüzü dünkü düşüncelerimiz oluşturduğu gibi yarınımızı da bugünkü düşüncesi oluşturuyor. “

İnsanların korkmadan, endişe duymadan ama kurallara da uyarak normale dönebileceğini belirten Zincircioğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

“Günlük normali korkularımızı içimizde taşımadan dikkatli bir şekilde yeniden yaşanır hale getirebiliriz. Sinemaya, tiyatroya, konsere ve diğer sosyal etkinliklere korkusuzca ama sosyal mesafe ve hijyene dikkat ederek yeniden o günleri yaşayabiliriz. Korkuyu içimizde taşırsak, vücudumuzun ve beynimizin enerjisini düşürür başka sorunların bedenimizde ve dolayısıyla sosyal hayatımızda oluşmasına sebep oluruz. Özetle, kurallara dikkat ederek korkuyu tamamen içimizden atmamız lazım.

Yeniden eski hayatımıza dönüş yapmak için bir buçuk yıllık pandemi kısıtlamasından intikam alarak değil, bizi mutlu edecek etkinlikler kurallar çerçevesinde yapmamız daha da faydalı olacaktır.”

Eski hayatımıza birden dönmemiz imkânsız. Bu zaman alacaktır. Biz bu zaman sürecinde kuralları ve koşulları ihlal etmeden ve hatta zorlamadan eski alışkanlıklarımızı yeni koşullara uyarlayarak hayatımızı düzenleyebiliriz.”

Bireylerin ve özellikle aile fertlerinin paniğe varan tedbirlerden kaçınması gerektiğini vurgulayan Zincircioğlu, aynı şekilde kuralsızlıktan da kaçınmaları gerektiğini söylüyor:

Ebeveynler çocuklarına karşı zaman zaman paniğe varan tedbir korkularını nasıl yenecekler.

Allah'ın verdiği bir ömür ve nefes sayısı vardır. Bu ömür ve efesi ne arttırabilir ne de azaltabiliriz. Bu insanın imanıyla alakalı bir durum.

Eğer ki biz tedbir ve kuralların üstüne çıkarırsak çocuklarımızın hem psikolojisi hem de sağlıkları üzerinde ciddi anlamda olumsuz sonuçların doğmasına sebep oluruz. Ebeveynler, çocuklarına kendilerine koydukları sınırlama ve kuralların üstüne bir katı sınırlama ve kural koyma girişiminde bulunmamalıdırlar.

Çocuklara yönelik aşırı tedbir ve bundan dolayı uygulanacak baskılar, çocukların ilerleyen yaşlarında kendilerine büyük bir problem olarak geri dönecektir. Bu çocuklarda ciddi anlamda kaygı bozukluğu ve özgüven eksikliğinin oluşmasına sebep olur''