Arayış, yakarış, kavrayış…

İçe doğru, ruha doğru bir yolculuk (olmalı) şu devri dünya. Ruh diyardır, nam-ı mana ilmihali. Gerisi tecelli. Var git menzil-i gayeye. Dergahında sözün saza tesiri yok, yeşillikler örtülü dergahında. Yıldızlar dahi sarhoş, zaman topyekûn biçare. Ömrün burçlarına asılı bir yangındır, gönül amanları. Bir yolculuk, zahmet katmanlarında, rahmet nakaratları. Ruhun girdabına dalasın, dehlizinde bir yankı saklı. Kuytularda, ücralarda bir öz var, bir söz var: Kelamının telaffuzunda bile kemal vasfı nakışlı, aşk-ı ala yakarışlı…

İnsan… Ruhun eseri. Ihlamurlar bahçesinde gidişe mahkûm. Dönüşsüz biletli. Yakasız gömleğine neler neler gizlenen. İşaret ve keramet dolu şu alem-i nefeste, neler neler, de hele. İki kürek, bir gıdım su ve topraktan mekan örülü, insan. Soğuk yangınlara, katı ter de ne, hazırlıklar hazırlıksız. Dem demlenen gaflete mihmandar, beşer hilkat imtihanında bikar, bikarar.

Teneşir sultası. Musalla apaçık, var mı muamması. Sela yankı yankı, bir hesap bir kitap yok mu ihlas dolu duası. Er kişi, diyecek gassaldan sonra son görev, son görevli. Semavat açılınca, alemler dolanınca, nur, belki de nar. Var git eşiğine, şu devri dünyada, emirler salasın, gönüller alemine.

Daha ne ana kadar sürecek bu yitik sürgün. Zaman zemin feryatta. Makam mekan telaşta. Hü, hü diye diye toprak ve taş. Silkele ruhunu o keskin ateşle sor kendine, kendi kendine, ey arkadaş! Sor. Sor ki yangınlar donsun. Sor ki alemler duysun. Sor. Sor ki, sual feryatlar doludur, beşer telaşlar yüklüdür. Daha ne ana kadar. Sor.

Manalar yüklemeli, mana yük gelmemeli. Ölüm avazına feryat yüklüyken, tümceler figan yüklemliyken, ömür gaflet dolu bültenliyken, amel uyanmalı, seherler telaş doluşmalı, niyet hayr feryat etmeli, hay! hay! diye diye yük yüklenmeli.

Fuzuli emeller diyarında, ruhun nabzında bir hal nakışlıdır. Telaş etmeliyiz, zaman dar, dünya mekanı makam olamaz. Nesnelerde aranan çarelere aldanmamalı. Sineler fani emeller sindirmemeli. Raksa kalkmalı elif gibi ruh, vav misali beden, hü hü hü diye diye. Çarmıha gerilen nefis olmalı ya ömür, ey bilinç, ya tefekkür şu hızla geçen geçici ömür telaşında.

Sana sarılıyorum ey akıbet, ey mutlak sonsuzluğa fatiha olacak olan ilk son, saadet dolu han olasın, handan olasın. Gülşen olasın, ebet bostanına gül doluşasın. Ey ya! Ya ey! Settar kaplatasın, feryadım kapına…