AŞURE DEĞİL KEŞÜRE

Ülkemizde engellilik olgusuna dair duyarlılık ve farkındalık arttıkça engelsiz bir tasavvurun inşasına yönelik etkinlik ve programlar da artıyor.

Bu alanda yazıp çizen, koşan ve koşturan edip ve hatipleri Aralık ve Mayıs aylarında hayli yoğun bir etkinlik temposu bekliyor. Bu cümleden olarak 9 Aralık 2025 Salı günü eğitimci yazar Halis Kuralay dostumuzla birlikte İl Müftülüğü Engelli Koordinatörlüğünün davetlisi olarak Bolu’daydık. Bu güzel şehirde unutamayacağımız dolu dolu bir gün geçirdik. Bolu bize soğuğuyla ‘’hoş geldiniz’’, sisi ile ‘’sefalar getirdiniz’’, güneşi ile de ‘’iyi ki geldiniz’’ dedi.

Başta Bolu il müftüsü Muhterem Hüseyin Demirtaş hoca olmak üzere müftülük personelinin sıcaklığı, şehrin soğuğunu da sisini de pusunu da unutturuverdi.

Bolu il müftüsü Muhterem Hüseyin Demirtaş hoca yerinde duramayan, kabına sığmayan bir hareket ve aksiyon adamı. Maşallah heyecan ve enerjisi bitmek tükenmek bilmiyor. Kendisini tam bir ilim ve hikmet sevdalısı olarak gördüğümü söyleyebilirim.

Önünde ajanda, elinde kalem, pür dikkat muhatabını dinliyor. Özgün bir eser, fikir, öneri ya da cümle daha muhatabının ağzından çıkmadan hocanın ajandasındaki yerini alıyor. Bir program ne kadar anlamlı ve verimli olursa olsun, şayet sizi davet eden kurumun yöneticisi o programda yoksa, o program eksiktir, noksandır, yaralıdır.

Hüseyin Demirtaş hoca o günü bize tahsis etmişti. Gün boyu yanımızdaydı. Bu hususun altını önemle çiziyorum. Hüseyin Demirtaş hoca ile makamında bir saati aşkın sohbet edip, çay kahve içtik.

Yazımın başlığı da hocamın öğle yemeği ikramı esnasında köfteci Hasan’dan geldi. Şef garson çorbaları sayarken ilk defa duyduğumuz doğal olarak da aşure zannettiğimiz Keşüre’den bahsedince hazirun “Aşure mi?” diye sordu.

Şef garson bu soruyu hafif bir tebessümle karşılayarak şöyle cevapladı:

“Aşure değil efendim, Keşüre”

ERDEMLİ ETKİNLİKLER

Ellerimiz kaşık ve çatallarda, kulağımız Hüseyin Demirtaş hoca da.

Hoca; biz misafirlerine Bolu’nun manevi zenginliklerini anlatıyor. Şöyle diyor:

“Şehrimizin 300 bin nüfusu var. 117 camisi var. Nüfusuna oranla cami oranı hayli fazla. Bir yıl içinde Şükür günü, Hacet bayramı ve Erenler mevlüdü gibi geleneksel etkinlikler kapsamında Bolu’da 172 program gerçekleştirilmiş. Bu programlara 221 bin kişi iştirak etmiş. (Şükür günü, Hacet bayramı ve Erenler mevlüdü doğrusu benim kulağıma çok hoş geldi. Yüreğimi okşadı)

ENGELSİZ TASAVVURUN ANAHTARI

Saat 13.30’da program için Bolu Belediyesi Nikah salonundaki yerimizi aldık. Program vaktinde başladı. Saygı Duruşu, İstiklal Marşı, Kur’an-ı Kerim tilaveti, slayt gösterimi ve İl Müftüsü Hüseyin Demirtaş hocanın selamlama konuşmasının ardından kürsüye davet edildik. Biz de icabet ettik. 35 dakikalık konuşmamın özeti şu cümlelerde mündemiçtir:

“Engelsiz bir tasavvurun inşaası için size 3 anahtar kavram getirdim.

1-İman 2-İmkan 3-İmtihan.

İman bütün imtihanları birer imkana dönüştürür.

İnkar ise bütün imkanları birer imtihana dönüştürür.

Gelin el ele, gönül gönüle vererek elimizdeki, dilimizdeki ve yolumuzdaki bütün engelleri kaldıralım.

ENGELSİZ İLETİŞİMİN 3 KRİTERİ

Bendenizden sonra kürsüye gelen eğitimci-yazar Halis Kuralay engelsiz iletişimin şifreleri ile dolu konuşmasında engelsiz iletişimi şu 3 maddede özetleyerek şöyle dedi:

1-Engelli bir birey sizden yardım istediği zaman yardım edeceksiniz.

2-Sizden yardım istediği kadar yardım edeceksiniz.

3-Sizden yardım istediği şekilde yardım edeceksiniz.

Bolu il müftülüğü Engelli koordinatörü Ali Turan ve Nurşen Yıldırım sağolsunlar programa büyük emek verdiler. Değerli dostum Murat Abatay ağabeyim de özel aracında bize güzel bir seyahat imkanı sundu.

Rabbim cümlesinden razı olsun!