Kavramalar, bir düşüncenin genetik yapısı ortaya koyan simyacılardır. Dil ve düşünce arasındaki bağı sağlayan en önemli aracılardır. Türkiye'nin siyasal tarihinde bazı kavramlar sıklıkla kullanılır. Bu kavramlar, herhangi bir düşüncenin de meşruiyet düzeneğini oluşturur. Demokrasi, barış, kardeşlik, uygarlık, özerklik, özyönetim, halk, direniş gibi kavramları bu çerçevede değerlendirebiliriz.
Ancak bu kavramlar, George Orwell'in "yenikonuş"undaki gibi, herkesin bildiği normal içerikleriyle değil de daha çok zıtlarıyla kullanılıyor. Trajik olan budur. Ne barış, barışı temsil eder; ne de demokrasi, demokrasiyi… Çoğunlukla demokrasi, teslimiyeti; barış, savaşı ve kan dökmeyi; kardeşlik, ayrılığı; uygarlık ise sömürü düzeni anlamına gelir.
Orwell, 1984 isimli distopyasında en özel duyguları bile yok etmeye çalışan bir toplumun karanlık resmini ortaya koymuştur. Bu sistemin en önemli özelliği; adalet, özgürlük, gerçek, bilgi, duygu, hayal, ülkü gibi kavramların tam karşıtı benimsetilmeye çalışılmasıdır. Okyanusya isimli büyük devletin şehrindeki Parti'nin sloganları ise şudur; "Savaş barıştır. Özgürlük tutsaklıktır. Bilgisizlik güçtür."
PKK'nın içinde bulunduğu ve Türkiye'yi hapsetmeye çalıştığı siyaset, böyle bir gerçekliği ifşa ediyor. Demokrasi ve barış ağına düşen siyaset, kendi gerçekliğini tasfiye etmeye başlamıştır. Kavramlar üzerinden siyaset dizayn edilmeye çalışılıyor.
PKK'nın yöneticilerinden olan ve Hüseyin Ali mahlasıyla Özgür Gündem'de köşe yazarlığı yapan Mustafa Karasu, son açıklamaları bana bunları hatırlattı. Karasu, demokratikleşme ve Barış Blok'unun tam zamanı olduğunu buyurmuş. Karasu'ya göre; "CHP'nin kendini etkili kılması da politik arenada güçlü kalması da böyle bir politikanın parçası olmasına bağlı"ymış… "Demokrasi bloku ve Barış bloku, tüm demokrasi ve barış güçleri yanında CHP'den de önemli bir kesimi bu mücadelenin içine katarsa AK Parti iktidarı kendine kaçacak yer bile bulamayabilir"miş.
Ya HDP'nin Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş'ın "Hükümet, savaş yanlısı; biz barış yanlısıyız" açıklamasına ne demeli? Demirtaş'ın söyleminde halkın anlamı PKK, direnişin anlamı savaş, barışın anlamı ise hükümetin PKK'ya teslim olmasıdır. Tipik bir Şark kurnazı olan Demirtaş, büyülü ve bir o kadar da meşru kavramların ardına sığınarak cellatlığına kılıf arıyor, cellatlığa soyunuyor.
Silahlı terör örgütü olan PKK da, barış ve demokrasi çığırtkanlığı yapıyor. Oysa kadim bilgelik bize şunu söylemiyor mu; "Kılıçla yaşayan kılıçla ölür."
İşte, bu gidiş hayra alamet değil…