Diğer

Benim Meselem; Senin Mes'elen

0

Hepimizin derin meseleleri yok mudur? 'Mesele' nedir? Düşünülmesi zaruri önem taşıyan iş.

Benim bugünlerde düşünülmesi gerekli o kadar çok işim var ki; fakat 'mes'elem' çok daha mühim.

Doğu toplumlarında bilim ve sanat neden bu kadar körelmiş bir çağ sürdürmektedir. Tarihi zenginliği ve topraklarının hem altında hem üstünde bir çok medeniyeti barındıran Türkiye coğrafyasında gökdelenler haricinde yaptırdığı gösterişli bir mimari ya da sanat eseri yok. Neden sokaklarımızda sanat eseri ya da duvarlarımızda ressamların adlarının geçtiği çalışmalara yer verilmez. Ticari olmayacak bir sanata neden devlet yeterli teşviki vermez. Bilimsel çalışmalarda da aynı şekil. Kendi imkanları olmayan yüzlerce çocuk eğitimin girift şematiğinde yok olup gidiyor. Üniversiteler ve bu üniversitelere destek veren firmalar, gençlerin eğitime dayalı teknik olanaklarını genişletemiyor. Yapılan çalışmalar boyalı basında bir gülücük içeren fotoğraftan öte gidemiyor.

Herhangi kurumsal bir çalışma ekibimizin, Kuzey kutbunda deneysel çalışmalar içeren üst kurduğunu neden duymayız? Ya da öğrenci gruplarının, kültürel ve bilimsel grupların öne çıktığı seyahatler olmaz. Bu tür başarı ve adımlarımızın çoğaldığını duymak istemez miyiz? İsteriz… bekleriz! Bekleriz çünkü; ülkemizin sesi sadece futbolcuları ile, 'güzel' genç kızları ve 50 yılda bir kazanma sırasının geleceği Eurovision şarkı yarışmaları ile anılmasın.

Artık görmek ve duymak istediklerimiz netleşti. 'Üçüncü Dünya Ülkesi' tanımına uygun sadece; kavga, terör ve patavatsız siyasetçilerinin lafları dünya gazetelerine taşınmasın istiyoruz. Türk aile yapısına uygun bir medya sektörü gelişsin istiyoruz. Biz hep talep ediyoruz. Bu taleplerde bulunmak ise en doğal vatandaşlık hakkımız.

Kıymetli tarihimizin, beş yıldızlı yabancı işletme otellerimizin ambarlarından evlerine göbeklerini şişirip dönen gelir seviyesi düşük turistler artık rotasını değişmesinin vakti gelmedi mi? Elit zevki olan, eğitimli insanlar, vizyon sahibi dünya insanları da ülkemizi tercih eder olsun. Olsun ki; bunca uğraşın, alın terinin karşılığı, halkın ekonomisine yansıyabilsin. Her insan kıymettir. Değerdir! Fakat bu verilen değer dozu aşarak bizlere dönen bir 'sopa' haline geliyorsa; her yıl turizm adı altında sahillerimiz istila edilip, oteller adeta yağmalanıyorsa ve bu dönen sermayenin kaymağı toprağımın insanına yansıyamıyorsa, ciddi bir mes'elemiz var demektir.

Benim memleketimde bütün kış zor şartlar altında çalışıp askeri ücretle düzgün yaşamayı başarmış bir anne- baba çocukları ile tatil yapmanın keyfini en ucuz yerler kollayarak yaşamamalı. Çalışan anne babalarının çocukları okullarında hak ettikleri eğitimi almaları gerektiği kadar; güzel bir tatil yapmayı da hak ediyorlar.

Bir ülkenin sanatını bilimini her koldan destekleyen kamusal çatılara ve bu çatılara gerektiği gibi destek veren ticari devlere ihtiyacı var. Ülkemizin ticari devleri belli. Fakat kurdukları vakıflar sadece kendi vergilerini azaltan bir sistematiğe sahip. Kurulma amaçları da bu yönde. Vakıflar konusunu ayrıca ileride işleyebiliriz.

Mes'elem o ki; ülkemizdeki sanat, bilim, eğitim, turizmin yaralarını daha çok fark ettiğim bu sıcak yaz günlerinde, torunlarımızın torunlarına miras olarak, doyurucu bir sanat anlayışı, medeniyet koşullarını oluşturmuş bir Türkiye bırakalım.