Bıçak sırtı

0

Sözlerime Ankara'da haince katledilen masumlara ve terörle mücadelede hayatını kaybeden kahramanlara, Rabbimiz Tebareke ve Teala Hazretlerinden Rahmet dileyerek başlıyorum. Bıçak sırtının ucuna yaklaşıkça, keskinliğini hissettiğimiz bir dönemden geçiyoruz. Dünyanın kalbi, kirli planlara ev sahipliği yapan coğrafyamızda atıyor bu dem. Hal böyle olunca, bugün ülke içindeki ve dışındaki olayları komplike bir yapı şeklinde görmek durumundayız. Tarihi mükerrerlikleri de hesaba katarak büyük resmi gördüğümüzde, ancak olup bitenler hakkında gerçek analizler yapabiliriz. Mesela Yahudi akademisyen İsrael Shahak'ın on yıllar önce "Irak'ın dağıtılıp Şii bir devlet haline gelmesi, Sünniler ile Kürt kısmının ayrılması ve Arap ülkelerinin küçük devletlere bölünmesi, Siyonizm hayatta kalması için şarttır" sözlerini bu bağlamda değerlendirmeliyiz. Sadece bu bile maruz kaldıklarımız hakkında farkındalık oluşturmalıdır.

Peki, gerçekten neler oluyordu? Dünyanın en fazla petrol üreten ülkesi olan ABD'nin kaya gazı teknolojisi ile birlikte artık Sudilere ihtiyacı kalmamış mıydı? Katar gazının Avrupa'ya ulaşmasını engellemek için mi Rusya bölgeye inmişti? Washington ve Kremlin; İran'a destek vererek Arap Dünyasını, mülteciler meselesiyle de AB'yi mi dağıtma peşindeydi? Devletimiz, bu koalisyonun dizaynına razı olmadığından mı terör saldırıları altındaydı? Bu güruh, "DAEŞ ile mücadelede(!) Ankara'nın koalisyondan ayrılması gerekiyorsa ayrılabilir" diyerek neyi planlamıştı? Yoksa Türkiye, PYD unsurlarına müdahale ettiği takdirde "teröre destek veriyor" yaygarası mı çıkartacaklardı? Acaba Ankara, müttefiklerini ikna ya çalışırken diğer tarafta İslami bir ittifak mı öngörüyordu? Tamda bu esnada Der Spiegel'e konuşan Suud Dışişleri Bakanı: "Suriye'deki ılımlı gruplara karadan havaya füze vermeye kararlıyız" beyanatı ile tarafını mı belli etmişti?Adil bin el-Cubeyr: " İslam ülkelerine ait ABD, Avrupa ve Çin'de bulunan 7.6 trilyon dolar parayı geri çekilebiliriz. Bu durumda Türkiye Bankalarında ciddi yatırımlarda bulunacağız" açıklamasıylaİslami İttifakın sağlandığını mı ilan ediyordu?

İşte cevabı "Evet" olan bu suallerin ete kemiğe büründüğü günümüzde, sancılı bir süreci yaşıyorduk. Anlayacağınız bizim açımızdan şuan için kilit nokta, PYD ile olan mücadelemize uluslararası meşruiyet kazandırmaktan başka bir şey değildi. O sebeple mülteci sorunu yüzünden adeta bize mecbur hale gelen AB, en uygun aktördü. Nitekim AB'nin güvenli bölge çıkışı, bu manada başarı kasbedildiği sonucunu doğurmuştu. Fakat PYD'ye, Alman Wosvagen marka arabayla Ankara'da bomba patlattıranlar, kurdukları oyunun bozulmasını istemiyordu. Tıpkı Sultanahmet'te sembolik Dikilitaş'ın dibinde Alman turistleri katlettikleri gibi. Mesaj gayet açıktı. Belli ki birileri terör gündemine boğularak fevri davranmamızı istiyor ve bize diz çöktürmeye çabalıyordu.

Aslında dünya terör saldırısı ile "sonuç alma" işini, bölgede ilk kez Yahudi terör örgütü Irgun'dan öğrenmişti. Sonrasında bu usul, batılı istihbarat teşkilatlarının vazgeçilmez enstrümanı haline geliyordu. Bu yönüyle Ankara patlaması, bir istihbarat desteği olmadan basit bir terör olayı gibi görülemezdi. Nihayetinde saldırının tüm müsebbipleri yetkililerce ispatlanarak BM temsilcilerinin ellerine tutuşturuldu. Paniklemişlerdi. Artık masada hiç olmadığı kadar kuvvetliydik. Rusya'nın ateşkes çağrıları, Obama'nın PYD endişesi ve NATO'nun yağmasa da gürlemesi bunun en bariz göstergesi sayılırdı.

Lakin durmayacaklar. Hain eylemlere ve hatta suikastlara varan bir kalkışmayı deneyeceklerdir. O nedenle terörle mücadelede bir format değişikliğine giderek daha proaktif bir politika izlemek elzemdir. Bu minvalde ayrık otlarının ayıklaması bakımından "teröre bulaşanların vatandaşlıktan atılması" teklifi ve "kamudaki illegal yapıların tasfiyesi" konulu başbakanlık genelgesi takdire şayandır.

Unutmayın! Başaramayacaklar. Çünkü kader rüzgarı bizden tarafa esmektedir. Ve çünkü, Allah (cc) inananlarla beraberdir. Öğle değil mi?

Vesselam.