Bilgeliğin sessiz çırakları

Duvarınızda asılı duran o diplomanın, pek yakında bir Betamax kaseti kadar antika bir değere sahip olacağını söylesem, bu bir kehanet olmaz, sadece gecikmiş bir tespittir. Bir zamanlar hayatın fırtınalarına karşı demirden bir zırh olduğuna inandığımız o kâğıt parçası, bugünün savaşlarında paslanmış bir kalkandan farksız. Zira eski haritalarla yeni dünyalar keşfedilemez; o haritalar size sadece kaybolmayı vadeder. Bilgi hamallığı devri kapandı; bilgelik mimarlığı başladı.

Peki, bu yeni bilgeliği kim öğretiyor? Sizi bilge değil, yalnızca daha verimli bir çark dişlisi olarak gören patronunuz mu? Düşünmenizi değil, durmaksızın ekranı kaydıran parmaklarınızı arzulayan sosyal medya algoritmaları mı? Bu zihinsel kırılma, sadece entelektüel dünyaya özgü de değil; aynı fay hattı, finansal dünyanın da tam kalbinden geçiyor. Hepimize ezberletilen o finansal ninnilere bir bakın. Maaşının yüzde onunu biriktir, lüks kahveleri kes, endeks fonlarına yatırım yap. Bu tavsiyeler, sizi finansal olarak özgür kılmak için değil, sadece sistemin içinde itaatkâr bir tüketici olarak ayakta tutmak için tasarlanmıştır. Oysa gerçek servet sahipleri birikim yapmaz; sistem kurarlar. Çünkü bilirler ki, parayı yöneten bilgi, paranın kendisinden daima daha değerlidir.

İşte bu yüzden, tanıdığım en parlak zihinler 35 yaşında kod yazmayı bırakıp nörobilim öğrenen o yazılımcı, finans dünyasından çıkıp iklim mühendisliği diploması alan o analist gibi kameraların uzağında, bir ketumiyetle kendi zihin laboratuvarlarına çekilmiş durumdalar. Onların yaptığı, mevcut bir uygulamayı öğrenmek değil, ‘zihinsel işletim sistemini’ güncellemektir. Farkı anlamak için şöyle düşünün: Bir dili kelime ezberleyerek kavramak, telefonunuza yeni bir uygulama yüklemektir. Oysa dilin öğrenilme mantığını ve metodolojisini öğrenmek, işletim sisteminin kendisini güncellemektir; bu, size sadece bir değil, istediğiniz her uygulamayı yükleme gücü verir.

Bu sessiz çıraklar, bir makine mühendisinin aynı zamanda davranışsal iktisat okuyarak insan kararlarındaki ‘sürtünmeyi’ anlamaya çalışması gibi, alakasız görünen disiplinler arasında köprüler kuruyor. Bir konunun en temel yapı taşına inerek ilkelerden düşünme sanatını öğreniyorlar.

Diplomalar ölmek üzere. Öğrenme ve öğrendiğini uygulayabilme ölümsüz.

Geleceğin dünyası, sermaye sahipleriyle emekçiler arasında değil, zihinsel esnekliğe sahip olanlarla zihinsel katılığın esiri olanlar arasında ikiye ayrılacak. Bir yanda, kendilerine verilen bilgiyi giderek daha hızlı işleyenler; diğer yanda ise hangi bilginin işlenmeye değer olduğuna karar verenler olacak.

O loş simya laboratuvarının kapısı size korkutucu gelebilir. Ama o kapıyı açan karmaşık formüller değil; sadece basit bir ilk adım. Bu hafta kendinize bir meydan okuyun: Hiçbir şey bilmediğiniz, size tamamen yabancı bir alanda bir saatlik bir belgesel izleyin veya bir başlangıç makalesi okuyun. Zihninizin paslanmış kilitlerinin gıcırdadığını duyacaksınız.

Çünkü bilgelik, bilmediğini öğrenmeye cesaret edenlerin sessiz devrimidir.