Bir dilek tut, içinde iyilik olsun!

0

Berekete inanır mısınız?

Hani meşhur bir tanım vardır: Bereket varsa, 2 kere 2, 4 değil daha fazla çıkar.

Bereket matematik üstü bir kavram. Akıllar kavramakta zorlanır ama gönüller onu fark eder. Şunu belirteyim ki, bereketin ruhunu en iyi hissedenler bilir.

1957 Yılında İstanbul Fatih'te başlayan ve günümüzde 45 şubeye ulaşan Dilek Pastanesi'nin serüvenini açıklayan en iyi kavram da ''bereket'' olacaktır.

Geçtiğimiz günlerde Dilek Pastanelerinin Kurucu Ortağı ve İcra Kurulu Başkanı Cabir Yazıcı Bey'i ziyaret ettim. Kendisi ile hoş sohbetimiz unutulmaz derecede güzeldi.

Ticari hayata 22 yaşında atılan Cabir Yazıcı, daha önce otellerde çalışan, çalışkan mı çalışkan, özverili bir pasta şefiymiş. Birçok iş adamı gibi Cabir Bey de çok çalışkan bir yapıya sahip anlayacağınız. Çevresinde çalışkanlığı ve hüneriyle nam yapıyor.

Dilek Pastanesi'nin o zamandaki tek sahibi olan kişi, Cabir Bey' i fark ediyor. Bir teklifte bulunuyor. Cabir Bey teklifi kabul ediyor . Çalışmaya başlıyor.

Var olan Dilek Pastanesi'ni yeni bir konsepte kavuşturan Cabir Yazıcı, tüm gayret ve çabasını Dilek Pastanesi'ne sarf ediyor ve çalışmanın bereketi, kazancın bereketini beraberinde getiriyor. Tabii ki kazanç bereketli olunca, hayır çalışmaları da bereketleniyor.



Cabir Yazıcı, çok nazik ve kalbi yumuşak bir kişilik.

Sosyal sorumluluk çalışmaları ile ilgili konuşurken, anlatmakta çok zorluk çekti ancak teşvik olması amacıyla benimle birkaç bilgisini paylaştı.

Kendisi sosyal sorumluluk projeleri ile ilgili konuları oldukça gizli bir şekilde yürütüyor. Bu çalışmalarda edilgen değil etken bir pozisyon alıyor, yardıma muhtaç kişilere yardımları kendi eliyle ulaştırmayı daha çok tercih ediyor.

Cabir Yazıcı, iş adamlarının sosyal sorumluluk projelerine bizzat katılmalarını tavsiye ediyor. Ve ekleyerek diyor ki: ''Hayır çalışmalarının içinde bizzat bulunmanın hazzını dünyada başka hiçbir şeyden alamıyorsunuz.''

Cami ve okullar başta olmak üzere sosyal sorumluluk projelerinin içinde aktif bir şekilde bulunan Cabir Yazıcı, şu an birçok öğrenciye burs veriyor. Mehmetçik Vakfı başta olmak üzere birçok vakfa yardımlar iletiyor.

Bunları yaparken iş hayatınızdan ve vaktinizden nasıl fedakarlık ediyorsunuz diye sorduğumda ise ''Dünya çalışmaktan ibaret değil.'' diyor.

Cabir Yazıcı Bey'e unutamadığınız bir anınız var mı sorusunu ilettiğimde beni de sarsan bir anısını anlatıyor:

''Bursa'da bir anneyi ziyaret ettik. 3 tane engelli çocuğu var. Bu anne, her üç dakikada bir çocuklarının birisinin kafasını veya kolunu düzeltmesi gerekiyor. Eğer düzeltemez veya gecikirse çocuklar acı çekmeye başlıyor. Bu dramı ve acıyı görünce gözyaşlarımı tutamamıştım. O anneyi unutamıyorum.''

İçinde Cabir Yazıcı'nın olduğu bir hikaye de benim hafızamda hala canlı duruyor:

Ecrin isminde küçük bir kız çocuğunun tıp dilinde ''Serebral Palsi'' denilen bir hastalığı bulunuyordu. Bu hastalık sebebiyle Ecrin yürüyemiyor ve ayakta dik duramıyordu. Ecrin'i ayakta dik tutacak ve oldukça pahalı bir medikal sehpaya ihtiyaç duyuyorduk. Bu sehpayı almamızı sağlayan Sayın Cabir Yazıcı idi. Kendisi gerekli desteği sağladı. Ecrin şimdi ayakta dik durabiliyor.

Cabir Yazıcı Bey'e gençlere ne tavsiye edersiniz diye soruyorum.

Diyor ki: "Çalışsınlar. Kendileri, aileleri, ülkeleri ve gelecekleri için çok çok çalışsınlar. Tüm başarılar, çok çalışmanın arkasından geleceğini unutmasınlar. Bildikleri konuda uzmanlaşsınlar. En iyisi olsunlar. Liyakat ehli olsunlar. "

Cabir Yazıcı Bey'e bugüne kadar yaptığı sosyal sorumluluk çalışmaları için sonsuz teşekkür ederim. Dilek Pastaneleri'nin bereketli ve başarılı ilerleyişinin devam etmesini temenni ederim.