Bir İngiliz kurgusu: Durand hattı

Duran Hattı dediğimiz yapay sınır, 1893 yılında Hindistan adına İngiliz diplomat Sir Mortimer Durand ile Afganistan Şahı Emir Abdurrahman Han arasında kabul edildi. Bu hat, 1919’da Afgan-İngiliz anlaşmasıyla da son halini aldı. Anlaşma yapıldığında henüz Pakistan diye bir devlet yoktu ve bu anlaşma Emir Abdurrahman’ın kendi halkına dayatması ile ortaya çıkmıştı. Durand Hattı, bugünkü Afganistan ile Pakistan arasında, kuzeydoğudan güneybatıya doğru adeta çaprazlamasına uzanan 2640 kilometrelik sınırın adıdır. İngilizler, coğrafyayı fiili olarak terk ettikten sonra anlaşmazlıklar ve çatışmalar bugüne kadar sürecek şekilde başlamıştır. Ana çatışma, Durand Hattı’nın varlığını Pakistan tarafının kabul edip, Afganistan tarafının ise yok saymasından kaynaklanmaktadır. Afganistan’da Hamid Karzai, Eşref Gani ve en son Taliban Hükümeti’ne varıncaya kadar tüm yönetimler, anlaşmayı tanımamış, böyle bir anlaşma olsa bile 100 yıllık geçici bir süreyle yürürlükte olacağını ve bu sürenin dolduğunu öne sürerek Pakistan’dan toprak talep etmişlerdir. Bugün, her iki tarafın da uzlaşı içinde kabul ettikleri bir sınırı bulunmamaktadır.

Hattın Pakistan tarafında, özellikle Hayber Geçidi bölgesinde milyonlarca Peştun yaşamaktadır. Bu kitle, Afganistan’da yaşayan Peştunlarla aynı dini, mezhebi özellikleri taşımakta, aynı dili konuşmakta iken yapay sınırlar nedeniyle birbirlerinden fiili olarak koparılmışlardır. Ortadoğu adı verilen coğrafyayı düşünelim. Osmanlı bakiyesini harita üzerinde lime lime doğrayan, sosyolojiye, insan fıtratına aykırı olarak yabancı güçler tarafından hazırlanıp sahaya dayatılan ve kardeşler arasına teller, mayınlı araziler yerleştiren Sykes Picot antlaşması gibi Durand Hattı da bölgeye ayrım, zulüm ve acıdan başka bir şey getirmemiştir.