Uzanıp dinlenemedin, değimli alçak provokatör? Sen ki cehennemim arzuladığı insan! Nasılda gördüğün bir rüya, seni soluk soluğa bıraktı değimli? Güya dinlenecektin. Camii, yurt, dershane, kütüphane, mağaza, ambülans insan yaktın, kalleşçe katlettin... Bütün değerleri ayaklar altına alarak. Evet, Molotof atmak öyle kolay değildir; zordur adileşmek, insanlıktan çıkmak… Vandallık yormuştur. Dinlenmek istedin, yattın ve o kötü rüya(!) musallat oldu. Evine Molotof atılmış; bütün aile fertlerin cayır cayır yanmıştı… Sen dışarıda alevlere, dehşet içinde irileşmiş gözlerle çaresizce bakarken, bu acı ile kafanı göğsünü dövüyordun… Ter kan içinde uyandın ve rüya olduğunu anladın, ama kalbin heyecandan patlamak üzereydi… Bu rüyadan sonra, gözünü kapamaktan günlerdir korkar oldun. Üzerine atılacak, sevdiklerine atılacak Molotof, dev alevlerden irkiyorsun… Mermi, ölüm, korkutuyor, ayık kalabilmeye çalışıyorsun. Yatağa uzandığında sorgular başlıyor; kafanda darağaçları kuruluyor… Birkaç öldürdün, milyonlar kere ölüm korkusu uyutmuyor… Bari iftihar ettiğin alçaklığını kalk ve günlüğüne yazmaya başla…
Yine yardımcı olayım istersen? Şunları da yaz: Bir rüyada, ailemin başına gelen felaket, perişan olmama yetti; kimyam alt üst oldu. Oysa bu ülkenin imanlı ve şerefli milleti, her can için, feryat düşen her ev ve yürek için, tüm mazlumlara yandı, huzuru ve tebessümü kalmadı… Şeref yoksunu ben ve bizim arkamızdaki oyun kurucular yüzünden, sadece bu memleket değil, tüm dünyada insanlık acı çekmekte… Ben alçak Provokatör, yani cehennem yolcusu; Sergilediğimiz vahşet ve katliama uğrayanların feryadı, gece korku örsü üzerinde, beynimizi çekiç gibi dövüyor... Pek azımız hariç, asla uyuyamıyoruz, hiç bir şeyden tat almıyoruz... Bize verilen kirli para ile en değerli şeyimizi kişiliğimizi, gençliğimizi sattık... En satılmazı sattık; anamızı, babamızı, kardeşimizi, bize sahip çıkmış devletimizi… Kabil'in açtığı kanlı yolda, vahşetin yolunda, ellerimizden, ruhumuzdan kanlar damlayarak volta atıyoruz... Bir Molotof en kutsalımız, kıblemiz peygamber katili Siyonizm, tutkularımız vazgeçemediğimiz ihanetler…
Bir düşünebilsen keşke; milyarlarca insan içinde, özel olan ve size has olan kişiliğinizden, bir seferde, nasılda kanlı parayla vazgeçtiğinizi. Vandallık, özellikten çıkarıp, tek kalıp olan vahşiliğe büründürdü… Oysa kolay olmadı dünyaya gelmeniz, kolay olmadı genç olmanız, ama bir çırpıda feda ettiniz tüm değerlerinizi… Ah ki! Üzerinde dolaştığın toprakların mayası olan şehit kanını sattınız… En değerli varlığın ruhunu sattın ki, ahıra bağlanan öküz, bu öküzlüğü yapmadı. Koca cüssesi ile itaat etti, işe yaradı; yük taşımakla bu ülkede taş üstüne taş koydu.
Size verilen para ve üflenen yalanlar ile, geçliğin, kişiliğin, ruhunun bekaretini bozdurdun… Vandallıkla çok adileştin, şerefin yağ gibi bozuldu… Sallaya sallaya attığın Molotof'la bütün değerlerini fırlattın... Yediğin haram, soluduğun haram, yürüdüğün haram… Yeryüzü, senin gibi kişiliksiz genç ve vahşi insanı üzerinde taşıdığı için, kendine nefret etmekte. Düşünüyorum: Dünyanın iklimi senin gibi alçaklar, vahşiler yüzünden mi bozuldu. Dünya zalimleri, aç gözlüleri yüzünden, Mevsimler mevsimliğini yapmaz oldu. Sana eteği ve peçeyi de taktılar, yoksa erkek değimlisin? Bir arızan var! Erkek peçe çekip, etek giyip Molotof'u kıvırtarak atmaz. Sana para verenler, senden çok şeyleri almış… Ve sana çok şeyler katacak olan değerler ise, pişman olman, tövbe ile yıkanman, cinayetlerine gözyaşı duası dökmendir... Belki sana dememişlerdir; Dünyada küçük şeyler için, küçük adamlar hesap soruyor da; ölüm sonrası büyük Kudret, büyük hesap sormasın mı? Elbette soracak…
Ne diyelim artık: Pişmanlığın yoksa, ölüm gerçeği kafana dank etmedi ise, zaten yazılan hakikatler seni ırgalamaz… En azından feryat düşen evlerin önünden geç, kulak kesil, o beddualar zaten burada bile sizin yüzünüzü güldürmeyecek!..