"İnsan yaşadığı yere benzer / O yerin suyuna, o yerin toprağına benzer /Suyunda yüzen balığa /Toprağını iten çiçeğe / Dağlarının, tepelerinin dumanlı eğimine" benzer diyor Edip Cansever Mendilimde Kan Sesleri şiirinde.
Hepimiz Türkiye gibiyiz; yeter ki bu topraklara ihanet etmeyelim.
Dünyaya nizam verecek bir konumdayız. Bunun tüm dünya farkında. Asya, Avrupa, Amerika farkında. Bizde olup biten her şeye tüm dünya ülkeleri pür dikkat kesiliyor, hatta kendi akıllarınca bizim iç işlerimize karışmaya çalışarak korktukları bir gücü etkisiz hale getiriyorlar. Referandum sürecinde gördük. Kendi iç meselelerinden daha çok referandum ile ilgili haber yapıp manşetler attılar.
Fransa'da, İran'da cumhurbaşkanlığı seçimi oluyor, sadece sonuçları duyurmakla yetiniyorlar. Fakat Türkiye'de biliyorlar ki istemedikleri bir kişi lider olursa Türkiye'yi yönetmeleri mümkün olmayacak. Bütün telaşları bundan.
Tüm dünya bu olup bitenin farkındayken Cumhurbaşkanımızın Amerika ziyaretini haber yapan bizim medyamızdan bazıları ne yaparız da Cumhurbaşkanının itibarını zedeleriz yarışına girdi. Merkel ile tokalaşmayı bırakın yüzüne bile bakmayarak ekranların karşısında poz veren Trump'a söz etmeyenler Cumhurbaşkanımızın görüşmesinin dakikasını, saniyesini dillerine dolayarak kendi akıllarınca bir şeyler yapmaya çalıştılar.
Trump'la görüşmek görüşmemek, Amerika'nın kim olduğunu bilip bilmemek ayrı bir mevzu. Şunu idrak edemiyor ya da etmiyor bizim içimizde olup da bizim olan değerleri hiçe saymak isteyenler; sen kendi ülkenin değerlerini görmezden gelerek bir adım öteye gidemezsin, kimseye de yaranamazsın.
Recep Tayyip Erdoğan'a karşı dünyanın bilinen bir algısı var. Bu lider Türkiye'nin başında olduğu müddetçe Türkiye'ye diz çöktürmek imkansız. Hile ile hurda ile bir şeyler yaparlar. Teröre karşı gibi görünüp aleni bir şekilde terörün yanında dururlar. Bunları zaten biliyoruz.
Almanya, Yunanistan terör listesinde olup da aranan kim varsa onlara kucak açar, bunun da farkındayız.
Terör olaylarında kullanılan bomba ve silahların eskiden hangi ülkenin ürettiği belli olmazdı. O bilgiler silinirdi. Şimdi öyle değil. Açıkça belli hangi ülkenin destek verdiği.
15 Temmuz gecesi kimlerin nefesini tutup da Türkiye'nin düşmesini beklediğini de gördük. Darbe girişimi ile aynı saatlerde Amerika'da düzenlenen programlarda Türkiye'nin düşmesine az kaldı naraları atılmıştı.
Bilinen dünya düzeni ülkemizin üzerine oyunlar oynarken sözlere takla attırarak, dün söylediğini bugün inkar ederek, dağın arkasında hazır kıta bekleyen düşmanların varlığını bilerek kendi kuyusunu kazanlara ne demeli?
Hamasi nutuk olarak algılanmasın. Birbirimizi seveceğiz. Vatan için, millet için, din için ve Allah için seveceğiz.
Kibir kalpleri karartmış. Kendinden başkasını görememe hastalığı almış başını gidiyor. Sadece ölümler sınayınca bizi dost, kardeş nutukları atarak ne kendimizi ne de çevremizi kurtarabiliriz.
Birbirimizi seveceğiz. Bu ülkeye en küçük hizmeti kim yaptıysa hırs körlüğüne tutulmadan, sağına soluna bakmadan yanında olacağız. Türkiye'nin bir sevda olduğunu birbirimizi severek göstereceğiz.
Geçmişi unutmadan, hangi dar geçitlerden geçtiğimizi hatırlayarak yolumuzu aydınlatanlara, ayakta daha dik durmamıza kim omuz verdiyse tüm gücümüzle onların destekçisi olacağız.
Bugün Recep Tayyip Erdoğan; sevdam, umudum, aşkım dediği partisinin tekrar başında. 2012 yılında Erdoğan'ın liderliğinde küllerini silkeleyip ayağa kalkan Türkiye bugünden sonra ikinci bir dirilişe geçecek. Dış tehdit, iç tehdit, darbe zırvalıkları eğer biz tek yürek olursak söylendiği ile kalır.
Yolumuz açık, yarınlarımız aydın olsun.