Biz Hristiyan mıyız?

Takvim yaprakları bir yılı daha devirirken sokaklar ışıklarla süsleniyor, vitrinler “Noel ruhu” adı altında başka bir dünyanın sembolleriyle donatılıyor. Peki soralım açıkça: Hristiyanların bayramından bize ne? Bizim inancımız, bizim değerlerimiz, bizim ölçülerimiz yok mu?

Her yılbaşı geldiğinde “eğlence” ambalajına sarılmış bir sefahat kültürü önümüze sürülüyor. İçki masumlaştırılıyor, kumar meşrulaştırılıyor, fuhuş neredeyse özgürlük olarak sunuluyor. Oysa Rabbimizin kitabı bu konuda son derece açıktır. Ey iman edenler İçki, kumar, dikili taşlar ve fal okları şeytan işi birer pisliktir. Bunlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz buyurulurken, biz bu geceleri kutlama bahanesiyle günahın zirve yaptığı zamanlara dönüştürüyoruz.

Allah kaçının derken, biz eğlence diyoruz. Şeytan işi denilen şeyleri yılbaşı gecesi normalleştirmek hangi imanın, hangi vicdanın kabul edeceği bir tutumdur? Üstelik mesele sadece bireysel günahlar da değildir. Bu gecelerde toplumun ahlakı yara alır, aile bağları zayıflar, haram sıradanlaşır. Kur’an bu noktada net bir uyarıda bulunur. Zinaya yaklaşmayın çünkü o hayâsızlıktır ve çok kötü bir yoldur. Yaklaşmayın denilen şeye biz adeta davetiye çıkarıyoruz. Süsleyerek, özendirerek, herkes yapıyor diyerek.

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ise meseleye kimlik açısından yaklaşır. Kim bir kavme benzemeye çalışırsa o da onlardandır buyurur. Bu uyarı sadece şekille ilgili değildir. Zihniyetle, duruşla, aidiyetle ilgilidir. Başkasının bayramını, başkasının inanç sembollerini sorgusuzca benimseyen, zamanla kendi kimliğini kaybeder. Bugün yılbaşı ağacına özenen, yarın o ağacın taşıdığı kültürü de içselleştirir. Kimlik böyle aşınır, iman böyle zayıflar.

Oysa Müslümanın sevinci de hüznü de ölçülüdür. Bizim bayramlarımız vardır. Allah’ın bize ikram ettiği, içkisiz, kumarsız, hayasızlıksız bayramlar. Paylaşmanın, infakın, secdenin bayramları. Benim namazım da ibadetlerim de hayatım da ölümüm de âlemlerin Rabbi Allah içindir ayeti, Müslümanın hayatının her alanını kuşatan bir bilinçtir. Hayat Allah içinse, eğlence de Allah’ın razı olduğu sınırlar içinde olmak zorundadır.

Şimdi yeniden ve daha yüksek sesle sormalıyız. Beyler, biz Hristiyan mıyız yoksa Müslüman mıyız? Eğer Müslümansak, başkasının bayramına özenmek yerine kendi değerlerimize sarılacağız. Şeytanın süslediği gecelerde savrulmak yerine Rahman’ın razı olduğu bir hayatta sebat edeceğiz. Kalabalıklara uymayı değil, hakta durmayı seçeceğiz. Çünkü iman, modaya uymak değil; doğruya sadık kalmaktır.