Bu musibet yeterli gelir mi?




Kıymetli okurlarım, halk arasında, "Bir musibet bin nasihatten iyidir" denir. Evet evet, biz insanların akıllanması için bir şeyleri yaşaması gerekiyor.


İşte bakın... Türkiye Çölleşiyor diye, yıllardır sayfa sayfa raporlar yazılıyordu. Amma biz bir türlü alışkanlıklarımızı bırakmıyorduk.


Efendim hazırlanan raporları bin nasihat olarak kabul edersek, musibet olarak da Çeşme ve İzmir'de yaşanan susuzlukları görebiliriz.


Peki bu musibet, bizim akıllanmamız için yeterli gelir mi? Yoksa illa musluktan "tıısss" sesi mi duymamız lazım? Başkası bizi akıllandırmaz mı?


Kimse kusura bakmasın... O tıısss sesi işin son noktasıdır. Oradan geriye pek kolay kolay dönüş olmaz... Hoş biz köprüden önceki son çıkışı kaçıralı epey zaman oldu ya...


Bu saatten sonra yapılması gereken şudur: Elimizdeki temiz su kaynaklarını gözümüz gibi korumak... Günümüzde bu kaynaklar, elmas madenlerinden daha değerli hale gelmişlerdir.


Zaman zaman deniz suyunu, içme suyu haline dönüştüren platformların haberlerine rastlıyorum. Bu haberler tam bir güler misin ağlar mısın vakasıdır.


Sen elindeki güzelim kaynakların kıymetini bilme... Onlar sanki bitmez tükenmez miş gibi kirlet... Daha sonrada, her türlü atık suyun birleştiği deniz suyunu arıtmaya çalış.


İşte bu durum var ya... Tam insana yakışan bir durumdur. Çünkü bu garipliği, varlık olarak anca insanlar yapabilir. Başka yaratılmışlar yapamaz...


Son cümle: Su kullanma alışkanlıklarımızda, anne-babamızdan gördüklerimizi bırakmaya mecburuz...