Bu Yılbaşı Muhabbeti Dördüncü Vitese Takalım mı?

​Size alternatif bir yılbaşı partisi sunmamı ister misiniz?

​Ailenizle, dostlarınızla bir araya geldiğiniz; mis gibi bir çay yanında belki sıcak bir kekin eşlik ettiği samimi bir meclis... İlk bardak çayla muhabbetin motorunu çalıştırıp birinci vitese takın. Zaten niyet halis olunca, sohbet hem eğlenceli hem de dolu dolu akmaya başlayacaktır. Bu yolculuk sizi çukurlara, tümseklere götürmez; çünkü dünyevi ve içi boş sohbetler insanı anlamsız virajlarda yorar, hatta şarampolden yuvarlar. Başına şuur geçirilmiş bir ruh, içi boş ve doyurmayan kelamlardan haz almaz. Ruh nefes almak ister; hatta buna, akciğerlerin oksijene duyduğu ihtiyaçtan daha fazla muhtaçtır.

​İkinci viteste, yani ikinci bardak çayda; kâinat semasında, arzın sinesinde ve insan simasında birbirini tamamlayan o muazzam hakikate kapı aralıyoruz. Bediüzzaman Hazretleri'nin ifadesiyle; "Bismillahirrahmanirrahîm"in bir cilvesi olarak kâinat sîmasında, arz sîmasında ve insan sîmasında birbiri içinde birbirinin numunesini gösteren o üç sikke-i rububiyetin var oluşunu konuşmak... Bu hakikatleri Besmele anahtarıyla açıp tefekkür ederek ilerlemek, kaymak gibi bir asfaltta yol almak gibidir. Öyle bir sohbet olur ki, tadı dimağınızda 365 gün kalır. Üstelik bu alternatif parti ile başkalarının tarzını gecenize karıştırmadan, emperyalist odakları sevindirmeden "kendiniz" olarak kalmış olursunuz. İnsan, kendisine tepeden bakanların, yakıp yıkanların adetini kendine rehber edinir mi? Bütün insanlığın selameti için vazife yapmış ve kimseye tepeden bakmamış bir Peygamber’in (sav) hayatını örnek alarak yeni bir yıla şuur sahibi olarak girmek ne güzeldir!

​Üçüncü viteste çayın hararetiyle uyanıklık artar, muhabbet koyulaşır. Anlatılan hakikatler, yeni yıla "resetlenmiş" bir ruhla girmeyi sağlar. Ne oksijen fabrikası çamlar kesilmiş ne de tüketim tutsağı süslerle fuzuli israf yapılmıştır. Hayatı veren Allah’a uyanık bir zihinle, sarhoş olmadan yönelmek ve ilk sabah namazına kalkıp insanlığın selameti için dua etmek huzur verici olmaz mı?

​Sonraki vitesler artık sizin sohbetinizin hararetine kalmış... Bu arada, algıları son derece kuvvetli olan çocukların da soru sormasına, fikrini söylemesine fırsat verin. Onları tanımak için bu bulunmaz bir imkandır. Büyükler; Allah’ı hatırlatan, yaratılış gayesini gözler önüne seren mevzulardan bahsettikçe, göreceksiniz ki bir çocuk öyle bir soru sorar veya öyle bir söz söyler ki hayranlığınızdan şaşırıp kalırsınız.

​Bir vakitler İstanbul’da böyle bir gece yaşamıştım. 1983 yılına gireceğimiz gece, şimdi izini kaybettiğim Malatyalı Nihat ağabeyim beni evine davet etmişti. İkramlardan sonra geç saatlere kadar iman hakikatlerinden konuşmuş, huzurlu ve ayık kalmıştık. Arada bir durup, "Nihat abi, size fazla zahmet vermeyeyim, müsaade isteyeyim" dediğimde; kendisi ve kıymetli eşi Selma Yenge, adeta yalvarırcasına, "Lütfen devam edin, bizim için unutulmaz bir yılbaşı gecesi oluyor, sizi bırakmayız" diyerek beni misafir etmişlerdi.

​O gece insanın yaradılış gayesini, ne kadar değerli bir varlık olduğunu ve namazın Allah’a en büyük teşekkür olduğunu konuşmuştuk. Gecenin ilerleyen saatlerinde dışarı çıktığımda her taraf bembeyazdı. Kar, sanki tüm günahları ve kirleri örtmüştü. Bilmem; belki de o gece bizim yaptığımız manevi sohbetin ya da başka yerlerde şuurla yapılan zikirlerin, tefekkürlerin bereketiyle semavat ve arz, Allah’ı hatırlayanların hürmetine şehre merhamet etmişti.