Yakalanan her başarının bir kıymet ifade edebilmesi için sürdürülebilir olması gerekir. Sürdürülebilir olamayan kısa vadeli ve kopuk kopuk gelen başarılar uzun vadede hedeflenen asıl başarılara erişmemizin önünde engel teşkil eder. Çünkü anlık ve tevafuk eseri başarılar aldatıcıdır.
Sürdürülebilir başarılar için ise devamlılık esastır. En önemli ve asli kaynağın insan kaynağı olduğu gerçeğini göz önüne aldığımızda asıl hedefin insan kaynağındaki süreklilik olması gerektiğini idrak edebiliriz. Hedeflenen insan kaynağına erişmenin yolu ise sürekli insan yetiştirmekten geçer. Hayatın hangi kolunu ele alırsanız alın bu hep böyledir. Liyakatli insan yetiştirmekteki en önemli unsur büyüklerimizin şu veciz sözlerinde gizlidir:
" Kendi yerine kendisinden daha iyisini yetiştirmeyen haindir " …
***
Bürokraside, yani devlet idaresinde; bırakın kendi yerine kendisinden daha iyi birini yetiştirmeyi, oturduğu koltuk altından kaymasın diye gençlerin önünü kesen ve onu örseleyen idareciler bugün ne yazık ki mevcutlar. Devlet tecrübesi dediğimiz şey öyle üç günde kazanılabilecek bir şey değildir. Her şeyin bir kuralı ve kaidesi olduğu gibi devlet idaresinin de yazılı olanların haricinde yazılı olmayan, adına devlet geleneği dediğimiz kuralları mevcuttur. Devlet geleneği kitapta yazmaz, okuyarak öğrenilmez. Devlet geleneğini öğrenmek için tecrübe gerekir. Bu da en alt kademeden başlayarak görev yapmak suretiyle sahada tatbik edilerek öğrenilir. Fakat devlet geleneğinden önce öğrenilmesi ve bilinmesi elzem olan şey devlet terbiyesidir. Genç bir idareci adayı şayet devlet terbiyesinden bir haber ise ve o ahlak ile yetişmemişse onu yetiştirmek için girişilecek her çaba beyhudedir.
Gençlerimizin devlet idaresi altında kamu hizmetinde çalışırken iyi yetiştirilmesinin yanı sıra kollanması da gerekmektedir. Vakti geldiğinde onlara görev ve sorumluluk vermekten kaçınmak çok büyük bir vebaldir. Çünkü zamanı geldiği halde ötelenen ve örselenen gençlerimiz insan kaynağı kaybına yol açar.
Devlette süreklilik esas olduğuna göre devlet terbiyesine haiz, işinde mahir gençlerimizin devlet geleneğini öğrenmesi ve devlet hizmetlerini büyük bir muhabbet, doğruluk ve sadakat ile yerine getirebilmeleri için zamanı geldiğinde ötelenmeden uygun görevlere getirilmeleri gerekir. Zamanın hızla ilerlediğini ve içinde bulunduğumuz çağda tüm dinamiklerin hızla değiştiğini göz önüne aldığımızda devletin ve kamu idaresinin zamanın ruhunu uygun hareket kabiliyeti kazanabilmeleri için bu kaçınılmazdır.
Kamu hizmetlerinin daha dinamik ve sürdürülebilir olması gerekmektedir. Bunun için de mevcut tüm teknolojik gelişmelerden azami olarak faydalanmak gerekir. Zamanın ruhunu kavramak ve teknolojik gelişimleri iyi takip ederek kaçırmamak adına genç idarecilerin devlet içerisinde görev almaları kaçınılmaz hale gelmiştir. Bu sebepten dolayıdır ki kamu hizmetlerinin sekteye uğraması gençlerin ötelenmesinin tabii bir sonudur diyebiliriz.
***
Gençler için de söylenecek şeyler var elbette. Öncelikle devlete hizmet etmek için her hangi bir makamda oturmak şart değildir. Hangi görevde ve statüde olursak olalım gördüğümüz kamu hizmetini en iyi şekilde yapmak ve hizmetleri geliştirerek kalite çıtasını yükseltmek asli görevimiz olmalıdır. Memur olarak iş ve maaş güvencesine kavuşmuş olabiliriz. Fakat bu asla gördüğümüz kamu hizmetinde gevşeklik gösterebileceğimiz anlamına gelmez. Maaşlarımızın devlet tarafından millete hizmet etmemiz şartı ile ödendiğini asla hatırımızdan çıkarmamalıyız. En önemli unsur helal lokma yemektir. Dolayısı ile devlet hizmetinde göstereceğimiz gevşeklik helal kazancımıza halel getirebilir.
Gençlerin önünün açılması gerektiğinin altını çizerken gençlerin de kamu hizmeti görürken dikkat etmesi gereken şeyleri söylemek gerekir. Unutmayalım vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır.