Büyü yapan da yaptıran da kesin bir şekilde lanetlenmiştir. Dinimize göre büyü yapmak ve yaptırmak yasaktır. Peki büyü neden haram? Büyü ve sihir yapmak neden haram kılınmıştır? Büyü bozmak için büyü yaptırmak günah mı? Detaylar haberimizde...
Büyü (sihir) lügatte sebebi gizli ve üstü kapalı olan şey demektir. Asıl manası, bir şeyi hakikatinden başka bir şeye çevirmektir. Örfte sihir denilince, başkası üzerinde meydana getirilen bir tesir, yönlendirme, aldatma ve zanna düşürme anlaşılır.
İslam'da büyü ve büyücülük
İslam'a göre ilim muhteremdir, her türlü hürmete layıktır ve öğrenilmesi yasaklanan hiçbir bilgi yoktur. Hatta şerrinden korunmak için sihir bile öğrenilebilir. Ancak hiçbir zaman ilmi kötüye kullanmaya müsaade edilmez. Bu sebeple sihir yapmak haram kılınmış, hatta küfür olarak kabul edilmiştir.
Gıyaplarında ve gaflet anlarında insanları tesir altına alarak büyük zararlara uğrattığı için sihir son derece veballi ve cezası büyük olan bir günahtır. Onunla ancak Allah'tan korkmayan ve inancı zayıf kimseler meşgul olur. Cenab-ı Hak şöyle buyurur:
"(Ehl-i kitaptan bir taife) Hz. Süleyman'ın hükümranlığı aleyhinde şeytanların uydurup okuyageldiği (iftiralara) tabi oldular. Halbuki Süleyman (a.s) (sihir yaparak) kafir olmadı. Lakin şeytanlar kafir oldular. Çünkü onlar, insanlara sihri ve Babil'de Harut ile Marut isimli iki meleğe indirilen (bilgileri) öğretiyorlardı. Halbuki o ikisi: «Biz ancak imtihan için gönderildik, sakın (öğrettiğimiz bilgileri sihir yapmakta kullanıp da) kafir olma!» demeden hiç kimseye bir şey öğretmezlerdi. İşte bunlardan, kişi ile hanımının arasını ayıracak şeyleri öğreniyorlardı. Fakat onlar, bununla, Allah'ın izni olmadan hiç kimseye zarar verecek değillerdi. Kendilerine faydalı olanı değil de zarar veren şeyi öğreniyorlardı. Şanıma yemin olsun ki onlar, sihri satın alanların (Allah'ın kitabını bırakıp sihirle meşgul olanların) ahiretten nasibi olmadığını çok iyi bilirler. Kendilerini feda ederek karşılığında satın aldıkları şey ne kötüdür! Keşke bilselerdi!" (Bakara, 102)
Âyet-i kerimede, "Halbuki Süleyman asla sihir yapmadı" yerine, "Halbuki Süleyman asla kafir olmadı" buyrulmuştur. Bu ifade, sihrin küfürle aynı derecede kötü bir günah olduğuna işaret eder ki, sihir ve büyünün çirkinliğini göstermeye kafîdir. Harut ile Marut'un, sihir öğrettikleri kişilere; "Biz ancak imtihan için gönderildik, sakın (öğrettiğimiz bilgileri sihir yapmakta kullanıp da) kafir olma!" diye îkazda bulunmaları da, sihrin küfre götüren sebeplerin başında geldiğini göstermektedir. Çünkü sihir ve büyüde Allah'ın irade ve kudretinin üzerinde işler yapma iddiası vardır. Halbuki "Büyücülerin her şeyi bildiği, başaramayacakları şeyin bulunmadığı" tarzındaki inançlar İslam'a ters düşmektedir.
Büyücüler dini istismar eder
Diğer taraftan sihir ve büyünün temelinde menfaat elde etme düşüncesi olduğundan, bunlarla uğraşan insanlar din ve mukaddesat tanımazlar. Bazı durumlarda dini ve mukaddes metinleri istismar ederler.
Cenab-ı Hak, Harût ve Marût isminde iki meleği Babil'e indirmiş ve onlara bazı ince ilmî hakikatleri vermişti. Bu iki melek, hayırda kullanarak istifade etmeleri için ve bir de imtihan maksadıyla bir takım bilgileri İsrailoğulları'na öğretmişlerdi. Hayır için öğrettikleri hakikatler, fesat ehli tarafından kötüye kullanılabilecek vasıfta olduğundan, melekler herkese kesin bir dille:
"–Biz imtihan için gönderildik, öğrettiğimiz şeyler fitneye müsaittir ve suiistimal edildiğinde insanı küfre götürür. Sakın bunlarla sihir yaparak küfre girme!" diye tavsiyede bulunurlardı. İnsanlardan ve cinlerden olan şeytanlar ise, böyle hayır telkin edip nasihatte bulunmak bir tarafa, meleklerin öğrettiği hakikatlerle insanlara sihir yapmasını öğretiyorlardı.
Büyünün zararları
İşte Yahûdiler, gerek sihirbazlardan gerekse meleklerin öğrettiği hakîkatlerden, kişiyle hanımının arasını ayıracak şeyler öğrendiler. Görüldüğü gibi sihir o kadar büyük bir tehlikedir ki, aile gibi birbirine sıkıca bağlı en sağlam yapıyı bile bozabilmektedir. Dünyanın en yakın insanlarını birbirinden ayıran sihir, komşuları, akrabaları, toplumu ve milletleri ne hale getirir bir düşünmek îcab eder! Zira sihir her şeyden evvel ruhlar üzerinde müessir olur, fikirleri tarumar eder, kalpleri çeler, ahlakı bozar ve cemiyetleri perişan eder.
Ancak, söylenenlere bakarak sihri gözde büyütüp, sihirbazların her şeye kadir olduğu zannına kapılmamalıdır. Hakikî tesir ne sihirde, ne sihirbazda, ne tabiatta, ne ruhta, ne şeytanda, ne de melektedir. Her şey Allah'ın kudret elindedir. Allah Teala, imtihan îcabı korumasını kaldırırsa sihirbazlar zarar verebilir, yoksa kendiliklerinden hiçbir şey yapamazlar. Bu sebeple, her şeyden evvel Allah'tan korkmalı, O'na sığınmalı ve O'nun kitabı Kur'an-ı Kerim'e sarılmalıdır.
Sihir insanlara hep zarar verir, onlara hiçbir faydası olmaz. Bu sebeple, Allah'ın kitabını ve hayırlı işleri bırakıp da sihir gibi zararı büyük bir günahla meşgul olan insanların, ahirette hiçbir nasibi olmayacağı aşikardır. Böyle insanlar, şeytana ve nefislerine uyup sihirle meşgul olarak aslında kendilerini helake sürüklemektedirler. Uğruna, ebedî hayatın feda edildiği bir anlık dünya zevki, ne kötü bir kazançtır! İnsanlar yaptıkları yanlışın büyüklüğünü ah bir bilseler!
Cenab-ı Hak, sihirbazın nerede olursa olsun, ne yaparsa yapsın felah bulmayacağını, muvaffak olamayacağını ve bu bozguncu müfsidin işlerini düzeltmeyeceğini haber vermiştir.
Nebî bir gün:
"–İnsanı helake sürükleyen yedi şeyden sakınınız!" buyurmuştu. Ashab-ı kiram:
"–Ey Allah'ın Resûlü, onlar nelerdir?" diye sordular. Resûl-i Ekrem (s.a.v) şöyle cevap verdi:
"–Allah'a şirk koşmak, sihir ve büyü yapmak, -dînî bir ceza ile usûlünce öldürülen müstesna- Allah'ın öldürülmesini haram kıldığı bir insanı katletmek, faiz yemek, yetim malı yemek, düşmana hücum sırasında harpten kaçmak, hiçbir şeyden haberi olmayan iffetli müslüman kadınlara zina iftirasında bulunmak." (Buharî, Vasaya, 23; Tıb, 48; Hudûd, 44; Müslim, Îman, 145)
Yine Resûlullah şöyle buyurur:
"Kim bir düğüm atar ve ona üfürürse sihir yapmış olur. Kim de sihir yaparsa şirke düşer. Kim (fayda umarak hayvan tırnağı, nazarlık gibi cahiliye adetlerinden) bir şeyi (herhangi bir yere) asarsa, o astığı şeye havale edilir (Allah'ın yardımından mahrûm bırakılır)." (Nesaî, Tahrîmü'd-Dem, 19/4076)
Büyü nasıl yapılır?
Sihirbazların adeti bir ip alıp ona düğüm atmak ve bazı sihirli sözler söyleyerek düğüme üflemektir. Kim böyle yaparsa sihir ehlinin yaptığı bir işi yapmış olur. Bu da şirk ehlinin amellerinden olup insanı adım adım şirke götürür. En azından tevekkülü ve Allah'a îtimadı terk ettirip sihre güvendirdiği için gizli şirke sebep olur.
Büyü haram mıdır?
Âlimlerimiz, bu ve benzeri naslardan hareketle, sihir öğrenip uygulamanın hükmü konusunda muhtelif görüşler ileri sürmüşlerdir. Ebû Hanîfe, İmam Malik ve Ahmed bin Hanbel'e göre sihir öğrenip yapmak küfürdür. Hanefî Mezhebi imamlarından bazılarına göre şerrinden korunmak için sihir öğrenilebilir; bu küfür değildir. Fakat sihir yapmanın caiz olduğuna veya fayda verdiğine inanmak küfürdür. Sihir ve büyü yapan kimseler cezalandırılır. Onlara verilecek ceza, fıkıh kitaplarında tafsîlatıyla açıklanmıştır.
Büyü nasıl bozulur?
Kendilerine sihir yapılmış kimselerin bunun tesirinden kurtulmak için, bu işi meslek edinmiş samîmiyetsiz kimselere müracaat etmeleri doğru değildir. Her şeyden evvel Allah'a sığınmak, ibadet ve dua etmek ve yoksullara sadaka vermek gerekir. Âlim, takva sahibi ve güvenilir bir kimse, sihir yapılan insanlara yardımcı oluyorsa ondan istifade etmek de mümkündür.
Cenab-ı Hak şöyle buyurur:
"De ki: Yarattığı şeylerin şerrinden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden, düğümlere nefes eden (sihirbazların) şerrinden ve hased ettiği vakit hasedcinin şerrinden sabahın Rabbine sığınırım!" (Felak, 1-5)namazlardan herhangi bir sevap elde edemeyeceğidir. Yoksa bu namazlarını daha sonra tekrar kılmaları gerekmez