Çatık kaşlı dünyadan güler yüzlü bir sima daha eksildi

0

Pazartesi gününün mevkutesini her zamanki heyecan ve koşuşturmaca ile hazırlayıp sabah tekrar buluşmak üzere ayrıldığımız Ahmet Zeki Gayberi akşam saat 18.21'i gösterirken telefondan arıyordu. Telefonu açar açmaz hiç beklemediğim acı haberi paylaşıyordu; "Başımız sağ olsun Ahmet Görükoğlu'nu kaybettik".

"İnna lillahi ve inna ileyhi raciûn" (Bakara Sûresi, 156) ayeti kerimesi gönlümün en ücra köşesinden dudaklarıma firar ediverdi birdenbire. Ve geçtiği bütün yerleri sarsarak, karışıverdi gözyaşlarıma. Aralık ayının ayazına karışan rüzgarının uğultusu, dünya meşgalesiyle koşuşturan insanların ayak sesleri birdenbire kesiliverdi.

Hissettiğim sadece Fatih Fevzi Paşa Caddesi'nde birbirine karışan sesler, kulaklarımda müthiş bir çınlama ve film kareleri gibi gözümün perdesinden akan görüntüler. Herkes gitmişti dünyadan sadece ben kalmıştım, sanki yapayalnız. Koskoca alemde darlanmıştım, Ahmet'ten aldığım acı haberle başbaşa kaldığımda.

***

Ahmet, güler yüzlülüğüyle, yardım severliliğiyle, çalışkanlığıyla herkesin gönlünü fethetmiş bir dosttu. Millî Gazete'de tebessüm zekatını esirgemeyen biri sorulsa, herhalde ilk olarak akla o gelirdi.

45'inin baharında ansızın kalbine yenik düşerek, sonsuzluğa yürüdü.

Aramızdan ayrılarak dar-ı bekaya göçen Ahmet'in cansız bedeninin başındayız. Kalbimizle, dualarımızla ve geriye dönüp hatırladıklarımızla...

***

Millî Gazete, Çayhane Sokak, Numara: 1, Topkapı-İstanbul. Millî Görüş camiasının çoğunun aşina olduğu bu adres, sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın (İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde) mıntıkayı yeşil alan ilan etmesiyle tarih olunca, bize de Sefaköy'deki Ayamama Deresi'nin kenarındaki mekana hicret etmek düşmüştü.

Şimdilerde Topkapı surlarının yanıbaşından geçerken, eskimeyen dostlukları ve bir de Takkeci İbrahim Ağa Camii'nin ilerisindeki Çayhane Sokak'ta geçen bereketli yılları hatırlarım. Kıt imkanlarla "Hak geldi, batıl zail oldu"yu elden ele, gönülden gönüle ulaştırmak için ömrümüzü infak ettiğimiz kutlu mücadelenin güzelliklerini yad ederim.

Özlerim dostları; Asr-ı Saadet'in mirası dostlukları...

Varlıkta yokluğu özler mi insan?..

İçinde samimiyet varsa özler.

Hazım Oktay Başer'in, Ömer Yüksel Özek'in, Üstad Abdulkadir Türker'in, Necdet Kutsal'ın, Ekrem Kızıltaş'ın, Sadık Albayrak'ın, İsmet Özel'in, Halil Gölve'nin, Kazım Naci Doğan'ın, Ahmet Kekeç'in, Bilal Yüksel'in ve Bayram Öz'ün nükteli sohbetlerini sonlandıran ezan sadası varsa özler.

Kadir amcanın imamlığında; huşu içinde, sıkı sıkıya tutulan saflarda kılınan namazlar varsa özler.

Millî Gazete'nin Çayhane'ye açılan kapısında Cuma dayının tabakasından çıkarıp sardığı tütününü tellendirişini, Pamuk Niyazi dedenin gülümseyerek, "geceniz mübarek olsun" deyişini özler.

Rahmetli Mahmud Bekkine ağabeyin mihmandarlığında; Ahmet, Selman ve Osman Görükoğlu kardeşlerle ay ışığında Topkapı surlarına doğru ilerleyişi özler.

***

Geçtiğimiz Ekim ayının başında Millî Gazete'nin emektarlarından sözü özü bir, duruşu sağlam, imanı yaşantısıyla harlanan güzel insan Tamer Öztürk daha biricik Hamza'sına doyamadan, kırk üçünün sonuna varamadan, hazan yaprağı gibi düşüvermişti toprağa.

Dün de Ahmet Görükoğlu.

Millî Gazete'de birlikte 22 yıl sevinç ve üzüntülerle hemhal olduğumuz üç kardeşin en büyüğü, nezaket abidesi bir dostu kaybettik.

Millî Şair Mehmet Âkif Ersoy'un vefatının 79'uncu sene-i devriyesinde "Âsımın Nesli"nden bir can daha Hakka yürüdü.

Ruhu tertemiz kalbini terk ederek, Rabbine kavuştu.

Çatık kaşlı dünyadan güler yüzlü bir sima daha eksildi.

Fatih İsmailağa Camii'nde öğlen namazına müteakip tutulan safların ardından, Topkapı Mezarlığı'nda dar-ı beka uğurlandı.

***

Allah, kemal sahibidir. Yaptığı her işi mükemmel bir şekilde yapar. Kainatın bu şekilde tanzim edilmesi de Yüce Allah'ımızın kemal sıfatının bir tecellisidir. Ve bu tanzimin içerisinde de "ölüm" vardır. Ölüm ise; en büyük ders, en büyük ibret ve bizim cüz'i irademizin eremeyeceği mükemmeliyetin bir gereğidir.

Ölüm çok acı bir şeydir. Fakat diğer yandan Rabbimiz, "Rahman" ve "Rahim" olduğu için acı veriyor fakat onu "Sabr-ı Cemil"le rahatlatıyor. Bu acıya tahammül ettiğimiz için de, bize "Ecr-i Cezil"le büyük mükafatı müjdeliyor. Cennet'te buluşturma mükafatı. Çekilen bu kısacık acıların karşılığında teselli olarak Cennet vaad ediliyor.

Ondan dolayı Allah'ın emri ile sabretmek ve sabr-ı cemilden başka yapacak bir şey kalmıyor.

***

Ahmet Görükoğlu'na Cenab-ı Hakk'tan rahmet dilerken, Selman ve Osman Görükoğlu başta olmak üzere sevenlerine sabr-ı cemil niyaz ediyorum.