Darbecilik ve halkın direnişi

0

15 temmuz gecesi, halkın iradesine el koymak isteyenlerin bir yerlerde kurguladığı ve ihaleye çıkarttığı darbe girişimi, halkın kararlı tavrı ile püskürtüldü. Tarihimizdeki ilk darbe girişimi değildi son da olmayacak. Son olmayacak fakat karşılarında 27 Mayıstaki gibi, 12 Eylüldeki gibi başını bıçağın önüne uysalca uzatan kuzu bir halk olmayacağını da darbe sevdalıları anlamıştır sanırım.

Bu darbe girişiminin görünürdeki sahibi Gülenistler olsa da asıl kurgulayanlar şüphesiz ki "Wall Street"te konuşlanmış, paranın efendileridir. Onlardan izinsiz kimse aklından darbe fikri geçiremez, buna cesaret edemez.

Bu ordu NATO ordusudur önce bunu iyi bileceğiz. Bu ordunun mensuplarının maaşını yıllarca ödeyenler ortada... Şu anda ki durumu bilemem fakat ben Tuzla piyade okulunda asteğmen öğrenciyken "arkadaş" kelimesinin yerine bile ingilizce "buddy" kelimesi kullanılıyordu. Bin yıllık ortağı Kürdün dilini yasaklayanlar, kaba bir Türkçülüğü bize dayatanlar nedense orduda "arkadaş" kelimesini değil ingilizce "buddy" kelimesini kullanıyorlardı. Subay yemekhanesi değil, subay gazinozusu... Tıpkı üniversitede, Türk dili dersinde Türkçülüğü kimseye bırakmayan sevgili hocamın "sesli harfler" demek yerine "vowels" kelimesini kullanması gibi... İnsan o yaşlarda biraz salak oluyor, birimiz de çıkıp "bu ne Türkçülük, bu ne vowel hocam?" diyemedik...

Tüm subayları katarsam haksızlık etmiş olurum fakat büyük çoğunluğu kovboy karakterli, ağzı bozuk, durmadan siyasilere küfreden, sivilleri aşağılayan tiplerden oluşuyordu. Yüzlerce asteğmen öğrenciyi karşısına alıp "size devletin gücünü burda öğreteceğiz" diyen albaylar da gördüm, "kura çekimi için sakın bize siyasileri göndermeyin, bu ülkeyi onlar değil biz yönetiyoruz" diyen yarbaylar da gördüm, borsada bir iki tüyo almak için iktisat ile ilgili asteğmenler karşısında alçalan kurmaylar da gördüm.

O zamanlar çok havalıydılar…

Bunlardan bir ikisine kafa tuttuğum için okulu en düşük disiplin puanıyla bitirebildim.

Bu ordu mensuplarının iyi yetiştirildiğini sanmıyorum. Entellektüel tabanları çok yetersiz. Öğrencilik yıllarından itibaren darbeye eğilimli, kendi halkına düşman bir birey olarak yetiştiriliyorlar. Yüzbaşılığa terfi ettiği andan itibaren ülke siyaseti üzerinde hayallere dalıyor. Artık onun derdi dış düşmanlarla değil, içteki hainlerle! Düşman içerde fikri bilinçaltına yerleşince "Wall Street"ten gelen dalgaların etkisi altına girmesi çok uzun sürmüyor. Sivil hükümetin kurmayları bu sorun üstünde kafa yormalılar. Askeri okulların müfredatı gözden geçirilmeli. Eğitimciler, psikologlar, sosyologlar, darbeci, hastalıklı bir kafa oluşmasını engelleyen müfredatı yazmalı ve uygulamalı. Ordu üzerindeki denetimleri artırmak, darbelere karşı istihbarat faliyetlerinin etkisinin artırılması tek başına çare olmaktan uzak. Bu bir eğitim sorunudur herşeyden önce. Aksi halde, bugün bin tane muvazzafı atsanız dahi 2 sene sonra birileri"genç subaylar rahatsız" türü manşetleri tekrar atmaya başlar.

Siz bunu Wall Street'te ikame eden baronlar olarak anlayın.

Tarihin seyrini değiştiren direniş

Başkan halkı direnişe çağırmasa, halk sokağa çıkıp iradesine sahip çıkmasa bugün çok farklı şeyleri konuşuyor olacaktık. Bir çoğumuz belkide konuşma fırsatını bulamayacaktık. Büyük ihtimalle Milat gazetesi de dahil olmak üzere bu sisteme muhalif olan tüm basın susturulacaktı. Türkiye ve Kürdistan'da Türkü ile Kürdü ile, Lazı, Çerkezi, Ermenisi, Romanı ile, Alevisi, Sünnisi, dindarı, ateisti ile sergilenen direnişle tarihin seyri değişmiş oldu. Milletvekilini, İl başkanını, belediye başkanını, valisini, kaymakamını, gazete, televizyon, radyo binasını vermeyen, tankların önünde duran, kurşunlara göğsünü siper eden, edebilen bir toplum haline gelmişiz. Sadece Türkiye'de değil dünyanın dört bir tarafında bulunan ülkelerin tümünde etki oluşturacak bir direniş bu. Darbe tasarlayanlar hep bir tereddüt içinde olacak bundan sonra. Bundan daha da önemlisi ciddi bir tecrübe sahibi oldu direnişçiler. İster Türkiye'de ister başka bir ülkede olsun darbelere karşı ne yapacağını bilen insanlar gerçeği ile karşı karşıyayız.

Yakında "darbe esnasında yapılması gerekenler kılavuzu" çıkarsa şaşırmam.

Artık aklı başında olan herkes şunu anlamıştır; halk eline silah alınca cesur kesilenlerden illallah etmiş vaziyette. Halkın seçtiğini halktan başka kimse deviremez.

Verilen mesaj açık; "çözümün tek adresi sandık".

Bir derdin varsa partini alır sandığa gelirsin. Sandıktan çıkan sonuca da "oylarımız çalındı, trafoya tavşan girdi, olmadı halk eğitimsiz" (sanırsın arkadaş alemin tüm bilgisine vakıf) türünden saçmalıklarla itiraz etmezsin. "Nerde hata yaptım" diye özeleştiri yapar bir sonraki seçime daha iyi hazırlanırsın.

Bunu elli defa da söyledik halbuki…

Darbeci kafa basmıyor.

Darbe kışkırtıcılarının hazin durumu

Seçilmiş hükümetin ilk gününden itibaren sergilenen karşıtlığı hergeçen gün inanılmaz boyutlara taşıyan siyasi, askeri ve medya grubunun bir kısmı sanki bugünlere çanak tutanlar onlar değilmiş gibi darbe karşıtı tavırlara girdiler. Darbe başarı ile sonuçlansa güzellemeler sıralayacaklar, şiddetle kınadıklarını belirttiler. Gazete köşelerinde, televizyon ekranlarında, salonlarda durmadan"yandık, bittik, ülke uçurumun kenarında" diyen zevat lütfedip darbelerin çare olamayacağını söyledi.

Son 14 senedir her gün "Türkiye yarına çıkmaz" diyerek halkı galiyana getirmek isteyenler, "12 eylül darbe dönemi bile bundan iyiydi" diyen Ahmet Altanlar, "cumhurbaşkanı ülkeyi hızla uçuruma götürmekte" diyen Levent Gültekinler, "ekonomi battı" diyen Mehmet Altanlar, Nazlı Ilıcaklar, zaten durumu açıklama yapmaya gerek bırakmayan Aydın Doğan ve Gülenist basın da kalkışmayı kınayan açıklamalar yaptılar.

Elbette Wall Street basını CNN, BBC falan da...

Cinayeti işlediği halde cinayet mahalline gidip ortalığı kolaçan etmekten kendini alamayan katilin ruh haliyle yaşayan kesim bu. Gerçeklerle ilişkisini kesmiş, beyninde meydana getirdiği kaosu heryerde gören kafa yapısı. Tam da Sigmund Freudluk…

Tayyib'in "yüzde elli ikiyi kontrol etmekte zorlanıyoruz" dediği yüzde elli iki sahaya indi. "Fakat diğer yüzde kırk sekiz de sizden rahatsız" diyen kesimler sanıyorlarki bu yüzde kırk sekiz yekpare. Yüzde kırk sekiz Tayyip'ten rahatsız olabilir fakat alternatif diye ortaya çıkanlardan birinden halkın yüzde yetmiş beşi rahatsız, birinden yüzde seksen beşi, bir diğerinden yüzde doksan rahatsız.

O halde neymiş? Her rahatsız olanı mutlu edecek halimiz yok. Aldığın oy oranında konuşacaksın, ülkenin daha iyi yönetilmesi için hükümete destek olacak ve sıranı bekleyeceksin.

"Yüzde on ile ülke yönetmeye talibim" diyenin ülkesinin durumu belli…

Söylenmese eksik kalırdı

"Di hemu wextê sereke û bandorî ya dîroka cîhanê de, hûn dê xwe fedakirin a serkeftinê bibînin."

"Dünya tarihindeki her muhteşem ve etkili anda, adanmışlığın zaferini görürsünüz."

-Waldo Emerson-