Demirtaş'ın Sırrı

0

Siyaset, şiddetin pusulasını takip etmeye devam ediyor. Ve Türkiye her geçen gün şiddet sarmalına biraz daha savruluyor. Demokratik siyaset, barış, çatışma, şiddet, terör, baskınlar, kanlı görüntüler ve gözyaşı gündemin güzergahını belirliyor. Şiddet ve terör, hinterlandını biraz daha genişletiyor. Şiddet ve terör, siyasetin motoruna dönüşmüş durumda. Kısacası, terör hadiselerinin oluşturduğu depremin etkisi oldukça büyük… Nerdeyse siyasi bir soykırım... Depolitizasyona ve sessizliğe mahkûm olmaya başladık. Tam bu eşikte totalitarizmin filozofu Hannah Arendt'in uyarısını hatırlatmak istiyorum; "Şiddetin mutlak hüküm sürdüğü yerde, her şey ve herkes sessiz kalmaya mahkûmdur."

IŞİD'in Suruç saldırısı sonrasında HDP'nin ve Selahattin Demirtaş'ın suskunluğunu böyle okuyorum aslında. Gerçi sustuğu da pek söylenemez ama. Hükümeti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı suçladı, IŞİD'in aksine… Hatta o kadar ileri gitti ki, Erdoğan odaklı bir gladio ortaya attı. Aklımızla alay etmeyi denedi. Galiba, utanmasa IŞİD'i de Erdoğan kurdu diyecek. Neyse konumuz bu değil…

Demirtaş Aklımızla Alay Ediyor

Beyaz Türklerin, Paralel Yapının, Cemaatin, Erdoğan karşıtlarının odak noktası olan Demirtaş'ın ortaya koymuş olduğu siyasi performansı yakından takip ediyorum. Özellikle Suruç saldırısı sonrasında… Erdoğan karşıtlığına kendini adayan Demirtaş, şapkasından yeni bir tavşan çıkarıverdi; PKK'nın saldırılarını Erdoğan'a ve Dolmabahçe mutabakatına bağladı. İnsan sormadan yapamıyor; 11 Temmuz'da ateşkesi bitirdiğini açıklayan KCK'ya Erdoğan mı talimat verdi? Ya da halka silahlanın talimatı veren Cemil Bayık'a Erdoğan mı emir verdi? Yoksa KCK, Cemil Bayık, Bese Hozat, Murat Karayılan, Erdoğan'ın emir erleri mi? Hatta Demirtaş, inanacağımıza düşünse, utanmasa, gece uykularında vurulan polisleri Erdoğan'ın vurdurttuğunu bile söyleyebilir.

Yaşananlar şu soruyu sormamızı gerektiriyor; PKK, çözüm sürecini neden bitirmeye karar verdi? Veya niçin Öcalan'ın silahları bırakın açıklaması karşılıksız bırakıldı? Demirtaş'ın açıklamalarını inandırıcı bulmadığımıza göre, bu sorulara tatmin edici cevaplar bulmak zorundayız.

PKK'nın Hedefi…

Çözüm sürecinin PKK tarafından askıya alınmasının ardında yatan temel neden, Esat'ın köşeye sıkışması ve Suriye krizinden PKK'nın nemalanmak istemesidir. Bölgede yaşanan kriz, PKK'nın kendine yeni bir iktidar alanı açmaya başlamasına, bağımsız devlet ve özerklik iddiasını yeniden gündeme almasına neden olmuştur. Kobani zaferi ve kantonların oluşturulması gibi başarılar, PKK'nın başını döndürmüştür. Kısacası, PKK, zafer sarhoşluğu yaşıyor.

Çözüm sürecinin nihai amacı olan bağımsızlık veya özerklikten vazgeçiş, PKK'nın tekrar silahlara sarılmasına neden olmuştur. Yani PKK'nın silahlara sarılmasının, işçileri kaçırmasının, iş makinelerini yakmasının, polisleri öldürmesinin, yol kesmesinin, köprüleri havaya uçurmasının nedeni; ne Dolmabahçe Mutabakatının iflas etmesidir, ne de Erdoğan'ın açıklamaları… Asıl neden, PKK'nın Suriye'de elde ettiği başarı ve zafer sarhoşluğudur.

Demirtaş'ın itiraf edemediği gerçeklik; PKK'nın Suriye'de elde ettiği kazanımlarla başının dönmesidir. PKK'nın tekrar, PKK devleti kurma hayaline tekrar kapılmış olmasıdır. Sayın Demirtaş, bizden söylemesi; bu gidiş hiç hayra alamet değil.