Dışarıda çok gürültü var... Dışarının dışarısına bakmak; aleme bakmak lazım! Dışarı çirkin, dışarı ihtiraslarla dolu ve çılgınca tepiniyor... Dışarısı Aylana, Ümrana hiç acımıyor… Dışarı çok zalim, dışarı çocuklar için büyük tehlike! Bombalar, mayınlar hayat istemiyor, haklı olanı hele mazlumu ve Müslüman çocuklarını hiç istemiyor… Dışarı anaların yüreklerini parçalıyor, babaları çaresizliğe teslim ediyor… Dışarıda çok ama çok İngiliz oyunları dönüyor… İştahla Esfel-i safiline düşen insanlar hayvanları aratıyor...
Biz, dışarının dışarısına bakmayınca, Siyonist ihtiras, dessas İngiliz hep kazanıyor... Dessas İngiliz Osmanlıyı parçalattı, Lozan'ın kazananı oldu... Dessas İngiliz, Afrika'nın karasını ak etmeye çalışan Müslümanları dilim dilim etti, kara yazgılar içine bıraktı... Ortadoğu öyle bir kanlı sahne haline getirildi ki oyun kavuşturamıyorlar… Zaten hiç sevmedikleri Müslümanları, Prodüksiyona ölçüsüz İran'ı da ilave ederek, ölçüsü olmayan Hz. Ali sevgisiyle, ölçülü seven Müslümanların üzerine salmak, yeni Kerbela'lar yaşatmak istiyorlar… Oysa her Müslüman'ın asıl Kerbela'sı küffarın oyunlarına fırsat vermesidir!
Evet, dışarının dışarısına; sebepler perdesi arkasındaki ilahi güce, mutlak iradeye bakıp, imanı kavileştirmek, afakî şeylere dalmamak lazım... Biz yangında birinci derecede kurtarmamız gerekenleri bırakmış, önem sıralamasında sonlarda olanları kurtarmaya çalışıyoruz… Her an muntazır ölüm varken, ellerimiz yanarcasına birinci derecede kurtarılması gereken imanımızı yangından kurtarmalıyız…"İman insanı Allah'a intisap ettirir." İbadetle beslenip, şuurlu imanı elde edersek, Siyonizm'in İngiliz'in ve batının artığı olan kişiliksiz Amerika'nın oyunlarına gelmeyiz… Onların oyunları gişe yapmadıkça, perdeleri ebediyen kapanacaktır…
Bediüzzaman: "Dünya madem fanidir. Hem madem ömür kısadır. Hem madem gayet lüzumlu vazifeler çoktur. Hem madem hayat-ı ebediye burada kazanılacaktır. Hem madem dünya sahipsiz değil. Hem madem şu misafirhane-i dünyanın gayet Hakîm ve Kerîm bir müdebbiri var. Hem madem ne iyilik ve ne fenalık cezasız kalmayacaktır. Hem madem "La yukellifullahu nefsen illa vus'aha" sırrınca teklif-i malayutak yoktur. Hem madem zararsız yol, zararlı yola müreccahtır. Hem madem dünyevî dostlar ve rütbeler kabir kapısına kadardır.
Elbette, en bahtiyar odur ki, dünya için ahireti unutmasın, ahiretini dünyaya feda etmesin, hayat-ı ebediyesini hayat-ı dünyeviye için bozmasın, malayani şeylerle ömrünü telef etmesin, kendini misafir telakki edip misafirhane sahibinin emirlerine göre hareket etsin, selametle kabir kapısını açıp saadet-i ebediyeye girsin." Diyor ve fani dünyayı ebedi hayatımız için kazanç kapısı haline getirmemiz gereğini akıllarımıza salık veriyor.
Dünyevi olan bitene özet bakıp, imanı kuvvetlendirecek, tefekkürde, düşüncede, hakikatlere bakışımızda alabildiğine derinlemesine ve tafsilatlı gitmek sarsılmaz bir iman elde etmemizi sağlayacak... Böyle kuvvetli bir iman ise dostu – düşmanı tanımayı sağlar... Zaten kuvvetli iman dostun kıymetini bildirir. Önemli olan düşmanı tanımak... En büyük tehlike düşmanı tanımamak değimlidir? Misal; son iki yüz yılımızda, dessas İngiliz'i tanımamış olmamız, Müslümanların ağır hasarlar, acılar yaşamasına vesile oldu... Tüm yenilgilerimizde, dessas İngiliz'in oyunlarına gelme ve mesuliyetten kurtulamayacağımız saflığımız vardır.
Dessas İngiliz, Kur'an ile yeterince aydınlanmamış, Sünnet-i seniyye ile olgunlaşmamış Müslümanları, kendisi ustaca perde arkasında Siyonizm ile birlikte bulunarak, Avrupa'nın artığı ile kurulan ilkesiz Amerika ile yok etmeye çalıyor… Göğüs göğse her şeyimizi kaybetseydik gam yemezdik… Bizi utandıran; geleceğin şuurlu çocuklarının tenkidine sebep olacak şekilde dessas İngiliz'in oyunlarına zamanında uyanmamış olmamızdır... Biz elimizden geleni yapsaydık; İngiliz'in oyunlarına gelmeseydik: "kader" derdik…
Tahrip edilmiş dinin mensupları, Müslümanlar karşısında kenetlenmiş, adresleri belli olmayan, yersiz yurtsuz aidiyeti Kur'an ile sünnet ile tam imtizaç etmemiş İslam topluluğunu darmadağın ediyor ise yaşananlar ilahi ikazdır, ilahi tokattır… Madem dünya fani, ömür ise kısa; iç alemimizi Kur'an ile iman ile havalandırıp, hadiselerin gerçek yüzüne, dışarının dışarısına bakmak lazım. Dışarının dışarısında Allah'a yakınlaştıracak o kadar çok hakikatler var ki… Allah'ı gerçek manada tanıyanlar ise düşmanı çok iyi tanır…