Dilara'ya Bunu Yapanlar 'Nihayet' Mahk\u00fbm Oldu!

0

Dilara Sina Tabak kimdir?.. İsmini duydunuz mu? Büyük ihtimalle
duymamışsınızdır…Çünkü,
"O Bir Dindar!"
Onun uğradığı saldırıya "karşı mahalle"den biri uğramış olsaydı yer yerinden oynamıştı.
Adamlar böyle; içlerinden birinin kılına zarar gelse ortalığı ayağa kaldırırlar.
Bundan etkilenen "bizimkiler", yani "Sosyeteye girmeye çalışan köylü kızları" da "kınama" yarışına girerler!..
Bilmez misiniz;
Bir "hergelenin" burnuna iki dokunuldu da da neler oldu bu memlekette…
Ne tantanaydı o, bizimkilerden bazıları "geçmiş olsun" telefonunu yeterli görmemiş…
Üzüntülerini, kendilerine her gün hakaret eden "hergele"nin evinde beyan etmeyi görev bellemişti!..
Bizde böyledir; "Kim küfür ediyorsa sırtta taşırlar!".
Hey gidi hey, nelerini gördük biz, kendisine "Siyonist Uşağı" diyen adamı, sırtlayıp taşıyanlarımız bile var!...
Neysssse!!! Geçelim.

Yazıya nasıl girmiştik?

Ha, şöyle: "Dilara Sina Tabak Kimdir?"
Tanıtalım: Bu kardeşimiz, "bizim" bürokratlarımızdan Sayın Kamil Tabak'ın kızıdır.
Dilara, Ak Parti Gençlik Kolları'ndandır.
Çalışkan bir talebedir, millidir, yerlidir, bir çıtı pıtı Anadolu hanımefendisidir.
Ankara Üniversitesi'nde Bilgisayar Mühendisliği son sınıf talebesi Dilara.
"Siber Güvenlik" alanına meraklı bir genç.
İngilizcesi çok iyi.
Ailesinin çiçek gibi yetiştirdiği bir evladımız.
Onu gündemimize almamızın sebebi ise… Anlatalım:
Bundan üç yıl kadar önce,
2014–2015 eğitim-öğretim yılının başlangıcında, hatta tam tarihi de var, dur bakayım:
4 Eylül 2014'te…
Ankara Üniversitesi Tandoğan Kampüsü'nde AK Parti Gençlik Kolları'nın 'da' standı açılmıştı.
Dilara kardeşimiz o gün oradaydı.
Kendisi gibi AK Yürekli kardeşleri ile bir aradaydı...
Dilara, memleketin dört bir yanından gelen talebelerle sohbet ederken, bir grup 'öğrenci kimlikli' saldırganlar, bu çocuklara fena saldırmıştı.
Savunmasız halde yakalanan çocuklarımız, fena hırpalanmıştı o gün.
Hırpalananlardan biri de, Dilara kardeşimizdi. Üç adet soda şişesi fırlatmışlardı Dilara'ya. Bunlardan biri yüzünde patlamış, alnını yarmış, yüzüne gözüne cam parçaları saplanmıştı.
Adeta "organize" bir eylemdi bu.
Saldırganlar etrafı sarmıştı, üniversite yönetimi seyirciydi, güvenlik görevlileri çekilmiş, çocuklar ölüme terk edilmişti.
Saldırganlar, "Türkiye Laiktir Laik Kalacak!" sloganları eşliğinde ölesiye saldırırken, "Sizi bu ülkede yaşatmayacağız, Saray'ın köpekleri!" diye tehdit ve hakaretler yağdırıyorlardı.
Dilara yaralıydı.
Ambulans bir türlü gelmiyordu.
Nice vakit sonra, Dilara kan kaybından gitme noktasındayken, ambulans teşrif edebiliyor…
Hastanede acil müdahale,ameliyat gerçekleştiriliyor…
Gözünü kaybetme tehlikesini atlatan Dilara, ömür boyu alnında taşıyacağı "İZ"e razı oluyordu.

'Beraat' Kararı 'Üst Mahkeme'den döndü

O günlerde…
Dilara ve diğer AK Partili gençlere saldıran saldırganlar resmen himayeye mazhar olmuşlardı.
İlk ifadeyi alan polisten başlayarak, adalet mekanizmasında bu işle ilgilenen kim varsa, "Bu davadan bir şey çıkmaz!" diyordu


Ve "NETEKİM";
Mahkeme'nin kararı da bu yönde gerçekleşiyor, kameralar önünde terör saldırısı gerçekleştiren saldırganlar resmen "beraat" ediyordu!
Nice delil vardı ama "ZAMAN"ın Hakimi, "Delil Yetersizliğinden Beraat"i yapıştırıveriyordu, Dilara'nın "saldırı izi"ni ömür boyu taşımaya mahkûm
alnına!"

Reis 'Yalnızım' Demişti Ya!..

Mesela… 9 Ekim 2016'da şunları yazdık " "Bizimkilerden" yana dertliyim dostlar…
Müezzine saldıran teröristleri savunmak için ortalığı yıkarken el oğlu, el kokanası… Bir yanda 'Reis' yalnız, ailesiyle birlikte ve öbür yanda "Dilara!"


Ben de yalnızım ve büyük ihtimalle bu yazıyı okuyan da…
'Şu hale bak' diyorum; Dilara'nın başına gelenin milyonda biri 'onların' başına gelse ortalığı ayağa kaldırırlar.
Bizimkiler ise…
Dilara yok sanki..
Dilara'nın hakkı yok!..
Dilara'nın adı yok!.."
İşte; Mahkeme'den "beraat" kararı çıktı.
Şimdi… Temyiz vakti…
Karara itiraz… Yargı ne karar verirse versin, kamuoyu vicdanında mahkûm etsek failleri!..
Öyle bir ayağa kalksak ki, Dilara'lara uzanan eller, vicdanlarda kırılsa!..
Ey siyaset adamlarımız, ey sivil toplum önderlerimiz, ey gazetecilerimiz, anlı şanlı yazarlarımız…
Ey millet kalk ayağa ve 'Dilara'nın adı var!' de…
Eziklik, eziklik…
Nereye kadar!..

Antalya'da da aynı mevzu!

Evet dostlar, takip önemli.
Hakkını sonuna kadar arayacaksın.
Bir de, "adam"san, "adam"ını "adam" gibi savunacaksın!..
Sen Dilara ve diğer kardeşlerimizden seçim çalışmalarında istifade et, bir vukuat meydana gelince de ya sahip çıkma, ya da "sahip çıkar gibi" yap!..
Bu olmaz!..
Bakın, Antalya'da da bir saldırı meydana geldi.Bir grup saldırgan, bu kez Antalya'da, "Hainler, defolup gidin buradan" diyerek bağıran azgın azınlıktan bir grup, Murat Paşa Teşkilatı'ndan Yasemin Kenan adlı Hanımefendi'ye saldırdı.
Suratına tokat yiyen, başörtüsü kafasından zorla çıkartılıp saçları çekilen AK Partili Hanımefendi'ye geçmiş olsun diyoruz.
Bakalım, Ak Parti teşkilatı bu işi ne kadar sahiplenecek?
Saldırganlar serbest bırakılmış, ilk aşamada vukuat var!..
Sonraki aşamaları izleyelim!..
Hani…
"Referandum bitti, EVET çıktı. Boşveeeer!" denmesin de!..

O günlerde asıldık bu işe

Bu iş feci kafamı bozmuştu, böyle şeylere takıyorum işte, kusura bakmayın! Birçok meslektaş "proje" peşinde koşar; "yıkama, yağmala" ve "yukarıları bağlama" faaliyetler ile malı götürürken bendeniz böyle işlerle uğraşıyorum.
O günlerde, Dilara ve babası Kamil Tabak kardeşlerimizin yanlarında olmaya gayret ettitk.
Yazdık, çizdik.
Kamuoyu oluşturmaya çalıştık.
MİLAT'ta haberler yaptık, yazılar kaleme aldık. "Camiası"nın insanıyla ilgilenmeyen kimi AK Parti "böyyüklerine" yüklendik…

Şükürler olsun

Biz bunları yazdık. Şükür ortalık biraz hareketlendi.
Ve… Şükür…
Mahkeme'den SALDIRGANLARA MAHKÛMİYET kararı geldi.
O gün, Dilara ve diğer Ak Partili gençlere saldıran SALDIRGANLARIN 3'er yıl 4'er aylık "hapis cezalarına" çarptırıldıklarını gösteren Ankara Bölge Adliye Mahkemesi'nin kararı elimde.
Bütün kamera kayıtları ortaya çıkartılmış.
Hani "Delil yetersizliği" diyordu ya, "beraat" kararını veren "ZAMAN"ın hakimi…
Bütün deliller ortada oysa…
Kamera kayıtları ortada!..
Elimdeki duruşma tutanağında, suçu ispatlayan kamera kayıtlarının mahkeme heyeti ve salonda bulunan katılanlar, katılanların vekili ve sanık avukatları tarafından izlendiği belirtiliyor…
Görüntülerin saldırıyı açıkça ortaya koyduğu ifade ediliyor…
Tutanağın en güzel kısmında da saldırganların "hapis cezaları" sıralanıyor.
Ve…
Şükür, adalet yerini böylece bulmuş oluyor.