Gündem

Direksiyon kimde?

Otonom araçların trafikteki varlığı arttıkça, sigorta poliçelerinden ceza hukukuna kadar birçok alanda yeni düzenleme ihtiyacı doğuyor. Uzmanlar, “artık sürücü değil, yazılım yargılanacak” uyarısında bulunuyor.

Yapay zekâ teknolojileri otomotiv sektöründe devrim yaratırken, hukuk hâlâ direksiyonun kimde olduğunu tartışıyor. Otonom araçların trafikte aktif olarak yer almaya başladığı günümüzde, bir kaza anında sorumluluğun kimde olacağı sorusu henüz net bir cevaba kavuşmuş değil. Türkiye’de tam otonom sürüşe ilişkin yönetmelikler yürürlüğe girse de, konuyu özel olarak düzenleyen bir kanun henüz bulunmuyor. Bu durum, özellikle sigorta sektörü, üreticiler ve araç sahipleri açısından büyük bir belirsizlik meydana getiriyor.

Mevzuat kazalarda yetersiz

Hukukçular, mevcut mevzuatın yazılım ve algoritmaların yol açtığı kazalarda yetersiz kaldığını, bu nedenle kusursuz sorumluluk ve tehlike sorumluluğu kavramlarının ön plana çıkması gerektiğini vurguluyor. Avukat Merve Erden ve GİAT Genel Başkanı Mustafa Kazım Alpay, otonom araçlarla ilgili yaptıkları değerlendirmelerinde, “mevcut sistemin insan sürücüye göre kurgulandığını, ancak yeni dönemde sorumluluğun üretici, yazılımcı ve hatta altyapı sağlayıcılara kadar genişleyebileceğini” belirtiyor.

Kanun kusur tespiti için yetersiz

“Öncelikle açıklamamızın başında net şekilde söyleyelim; otonom araçlarla ilgili Türkiye’de uygulanan henüz özel bir kanun yok” diyen Avukat Merve Erden, “Mevzuatımızda otonom araçla ilgili tek tanım 14/5/2020 tarihli ve 31127 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Motorlu Araçlar ve Römorkları ile Bunlar İçin Tasarlanan Aksam, Sistem ve Ayrı Teknik Ünitelerin Genel Güvenliği ve Korunmasız Karayolu Kullanıcılarının ve Yolcuların Korunması ile İlgili Tip Onayı Yönetmeliği md. 3/t bendinde yer almaktadır. Ancak tarihi itibariyle yönetmelikte ifade edilen tanım, günümüzdeki otonom araçlar ve nesnelerin birbiriyle haberleşmesi tabirlerini karşılamamaktadır. Karayolları Trafik Kanunu’nun ve Borçlar Kanunu’nun ilgili maddeleri de zarar halinde kusur tespiti için yetersiz kalmaktadır” ifadesini kullandı.

Kanun taslağı üzerinde çalışılıyor

Avukat Erden, “Türkiye’de 2024 yılında Tam Otonom Araçların Otonom Sürüş Sistemine İlişkin Motorlu Araçların Tip Onayı Hakkında Yönetmelik yürürlüğe girmiş durumda; ancak özel olarak bir “kanun tasarısı” yani meclise sunulmuş ve yasalaşma sürecinde olan bir düzenleme metni kamuoyuna açık ve erişilebilir şekilde bulunmamaktadır. Ancak haricen edindiğimiz bilgilere göre Eylül ayı itibariyle bir kanun taslağı üzerinde çalışılmaktadır. Taslak’a göre amaç, otonom ve tam otonom araçları tanımlamak, kullanıma ilişkin esasları belirlemek ve trafiği ilgilendiren tüm konularda mevcut mevzuata ek önlemler getirmektir. Ayrıca, Taslak ile, Türk Ceza Kanunu ve Karayolları Trafik Kanunu’nda da değişiklikler yapılması öngörülmektedir. Fakat henüz meclise sunulmamış bir tasarı üzerinde konuşmak pek sağlıklı olmayacaktır” diye konuştu.

Otonom araçlar hukuki alanda tartışma konusu

Dolayısıyla genel olarak olarak yapılması gereken değişikliklerden bahsedeceğini belirten Erden, “Otonom araçlar, yapay zekâ ve sensör teknolojilerinin birleşimiyle insan müdahalesine gerek kalmadan hareket edebilen sistemlerdir. Bu özellikleriyle ulaşımda büyük bir devrim yaratırken, hukuki alanda da yeni tartışmalar doğurmaktadır. Özellikle bir kaza durumunda sorumluluğun kimde olacağı konusu belirsizliğini korumaktadır. Türk Borçlar Kanunu’nun kusur sorumluluğu esasına dayalı mevcut yapısı, yazılım veya sistem hatasından kaynaklanan zararlarda yetersiz kalmaktadır. Bu nedenle otonom araçlar, klasik sürücü-işleten sorumluluğu dışında, kusursuz ve tehlike sorumluluğu ilkeleri çerçevesinde değerlendirilmelidir” açıklamasını yaptı.

Hukuk teknolojinin hızına yetişecek şekilde yapılanmalı

Erden şunları söyledi: “Bu araçların tamamen yapay zekâ kontrolünde çalıştığı durumlarda, meydana gelen zararın teknik bir arızadan mı yoksa algoritmik bir tercihten mi kaynaklandığını ayırt etmek zordur. Yapay zekâ bazen insan hayatını korumak amacıyla daha az zararlı seçeneği tercih edebilir; bu durumda bir “bozukluk” değil, etik bir programlama kararı söz konusudur. Bu nedenle hukuk sistemi, teknolojinin bu özerk yapısına uygun biçimde güncellenmeli; üretici, yazılımcı ve işletenlerin sorumluluğu açık şekilde tanımlanmalıdır. Türk hukukunda yapılacak düzenlemelerle ürün sorumluluğu genişletilmeli, tehlike sorumluluğu ilkesi otonom sistemlere uyarlanmalı ve hukuk, teknolojinin hızına yetişecek biçimde yeniden yapılandırılmalıdır. Bu süreçte benzer düzenlemelerin yapıldığı hukuk sistemleri de fayda sağlayacaktır.”

Sigorta eksperi artık fren izine bakmayacak

Bugün otonom araçların karıştığı kazalarda kimin sorumlu tutulacağı konusunda net bir hukuki çerçeve bulunmadığını söyleyen Girişimci İş İnsanları ve Profesyonel Yöneticiler Topluluğu (GİAT) Genel Başkanı ve Kamu Politikası Uzmanı Mustafa Kazım Alpay, “Bir yazılım hatası nedeniyle meydana gelen kazada sürücüyü suçlamak mümkün değildir. Bu durumda sorumluluk, büyük oranda aracı tasarlayan, üreten veya yazılımı geliştiren taraflarda yoğunlaşacaktır. Dolayısıyla üreticiler, sadece güvenlik testleriyle değil, etik ve hukuki sorumluluk bilinciyle de hareket etmek zorundadır” dedi.

Mevcut sigorta anlayışı değişecek

Bu belirsizliklerin sadece bireyleri değil, sigorta sistemlerini de etkilediğini belirten Alpay, “Gelecekte sigorta şirketleri, klasik sürücü hatalarına göre değil, sistemsel arızalar veya yazılım hatalarına göre poliçe hazırlamak zorunda kalacak. Bu durum, mevcut sigorta anlayışının da değişmesine neden olacak. Yani bir kaza olduğunda sigorta eksperi artık fren izine değil, yazılımın olay anındaki işlem kayıtlarına bakacak. Bu da tamamen yeni bir hukuk ve sigorta ekosisteminin oluşması anlamına geliyor” değerlendirmesinde bulundu.