Doların Küresel Hâkimiyeti ve Petrodolar Gerçeği

Modern küresel ekonomide, Amerikan doları (USD), sadece bir para birimi değil, aynı zamanda ekonomik gücün, siyasi nüfuzun ve küresel düzenin bir sembolü hâline gelmiştir. ABD dolarının bu kadar baskın bir rezerv para hâline gelmesinin arkasında tarihi, politik ve ekonomik birçok faktör bulunmaktadır.

Doların ortaya çıkışı, uluslararası rezerv para birimi hâline gelme süreci ve günümüzdeki küresel piyasa hâkimiyetinin arkasındaki temel gerçekler günümüz politik ve siyasal sonuçların temel altyapısıdır.

Doların kökeni, 16. yüzyılda Avrupa'da kullanılan “thaler” adlı gümüş sikkeye dayanır. "Dolar" kelimesi, Almanca "Joachimsthaler" kelimesinden türetilmiş ve zamanla "dollar" şeklini almıştır. ABD'nin kendi para birimini oluşturması ise 1792’de çıkarılan Coinage Act ile gerçekleşmiştir. Bu yasa, ABD Darphanesi’nin kurulmasını ve doların resmî para birimi olmasını sağlamıştır.

19. yüzyıl boyunca, ABD doları altın ve gümüş standartlarına bağlı olarak değer kazanmıştır. 20. yüzyılın başlarına gelindiğinde ise sanayileşme, savaşlar ve Amerika'nın yükselen ekonomik gücü sayesinde dolar uluslararası ticarette daha fazla kabul görmeye başladı.

II. Dünya Savaşı’nın ardından, 1944 yılında kurulan Bretton Woods Sistemi, doların küresel ölçekteki yükselişinde bir dönüm noktası olmuştur. Bu sistem ile birlikte, dünya para birimleri dolara, dolar ise altına sabitlenmiştir. ABD’nin büyük altın rezervleri ve savaş sonrası ekonomik üstünlüğü, doları doğal rezerv para hâline getirdi.

1971 yılında Başkan Richard Nixon’ın doları altına sabitleyen “altın standardını” terk etmesiyle (Nixon Şoku), dolar serbest dalgalı kur rejimine geçmiştir. Bu durum doların değerinin piyasa güçlerine bağlı olarak belirlenmesine yol açmış; ancak buna rağmen doların rezerv para rolü azalmamış, aksine pekişmiştir.

1970’li yıllarda Bretton Woods sisteminin çöküşüyle birlikte Petrodolar sistemi ortaya çıkmış, doları altına endeksleyen sabit kur rejiminin sona ermesinden sonra ABD’nin uluslararası rezerv para statüsünü koruma stratejisinin bir parçası olmuştur.

Bu süreçte, ABD ile Suudi Arabistan arasında 1974 yılında yapılan gizli anlaşmalara göre, Suudi Arabistan petrolünü yalnızca Amerikan doları ile satmayı kabul etmiş, buna karşılık ABD de Suudi kraliyet ailesinin güvenliğini sağlama taahhüdü vermiştir. Bu model daha sonra diğer OPEC ülkelerine de yayılmıştır.

Petrolün yalnızca dolarla fiyatlandırılması, fazla dolar gelirlerinin ABD finansal piyasalarına geri dönüşü (recycling), ABD'nin sürekli cari açık verebilme imtiyazı ABD’ye “aşırı ayrıcalık” (exorbitant privilege) sağlamaktadır.

Bugün dolar, dünya genelinde dış ticaretin yaklaşık %60’ında kullanılmaktadır. Uluslararası rezervlerin %59'u dolarda tutulurken, petrol gibi kritik emtiaların fiyatlandırılmasında da temel para birimi dolardır. Bunun başlıca nedenlerini; ABD ekonomisinin büyüklüğü, finansal derinlik ve likidite, jeopolitik güç, dolarizasyon ve sistemik bağımlılık olarak sıralayabiliriz.

Dolayısı ile doların küresel hakimiyetini sağlayan nedenler sadece ekonomik değil, aynı zamanda sistemsel ve stratejiktir.

Zira IMF ve Dünya Bankası gibi kurumların dolara bağımlılığı, sistemin merkezine ABD’yi oturtmaktadır.

Petrodolar sistemi, yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda jeopolitik bir mimaridir. ABD, bu sistemin sürdürülebilirliğini sağlamak için hem doğrudan diplomatik baskı hem de askeri müdahaleler kullanmıştır.

Örneğin;

Irak (2000-2003): Saddam Hüseyin, petrol ihracatında doları bırakıp euroya geçeceğini ilan etti. 2003’teki ABD işgalinin arkasında enerji güvenliği ve petrodolar tehdidi olduğu öne sürülmektedir.

Libya (2011): Muammer Kaddafi, Afrika ülkeleri arasında altına dayalı bir para birimi (Afrika dinarı) planlıyordu. NATO destekli askeri müdahale sonrası rejim değişti.

İran: 2000’lerden bu yana, İran petrolünü yuan, euro veya altınla satma yönünde adımlar atmıştır. ABD yaptırımları bu ekonomik "sapkma"lara karşı bir baskı mekanizması olarak da görülmektedir.

Bu örnekler, enerji ve dolar bağlantısının ABD’nin dış politika stratejisinde ne kadar kritik bir rol oynadığını göstermektedir.

Çin’in Yuan ile petrol ticareti adımları, BRICS ülkelerinin dolar karşıtı ekonomik hamleleri, dijital para birimleri (CBDC) ve Rusya’nın dolar dışı ticaret politikaları Petrodolar direncini kırmaya yönelik ciddi tehditler olsa da doların büyük rezervlere sahip olma gerçeği, ABD'nin mali piyasalarının likit ve güvenli olması nedeniyle etkili olamamıştır.

Sonuç itibarı ile ABD doları ve Petrodolar sistemi, sadece ekonomik değil; jeopolitik, stratejik ve sistemik bir düzenlemenin ürünüdür.

ABD'nin dış ticaret açığı vermeye devam etmesine rağmen dolara olan talep, doların küresel piyasalarda "likidite sağlayıcı" rolünü perçinlese de; son yıllarda Çin Yuanı’nın yükselişi, BRICS ülkelerinin rezerv çeşitlendirme çalışmaları ve dijital para birimleri, doların hâkimiyetine meydan okuyabilecek gelişmeler ve girişimler henüz doları tahtından indirecek ölçüde güçlü değildir. Çünkü finansal sistemin derin yapısı, uzun vadeli alışkanlıklar ve küresel ticaretin entegrasyonu, doların konumunu korumasını sağlamaktadır.