Eğitimde ‘Tarihi’ değişim!..

Okullarımız tamamen açıldı.

Milletimize, memleketimize hayırlı olsun.

Başkan Recep Tayyip Erdoğan ve Bakan Ziya Selçuk "eğitimde yeni dönem"e ilişkin ümit verici ifadeler kullanmakta…

1-"Büyük İnsanlar" yetiştirecek bir "sistem" için "yeniden" düğmeye basılıyor.

2- "İlişkiler"e değil de, "liyakate yaslanan" bir "neslin" yetiştirilmesi hedefleniyor.

3-Eğitim/öğretim alanında "tarihi" nitelikte değişimlere hazırlanılıyor…

'EĞİTİM"DE ORTAK KANAAT

28 Şubat, kesintisiz eğitim…

Sonra, "ara dönem" koalisyonları ve…

Nihayet…

AK Parti dönemi.

Bilhassa ekonomik krizden dolayı morallerin çöktüğü, süngülerin düştüğü bir süreçte kurulan AK Parti, memleketi ümitsizlik batağından çekip çıkardı.

Belli alanlarda büyük başarılara imza attı, en gelişmiş memleketlerin bile altında ezildiği zorlu alanlarda "tarihe geçen" dev atılımlar gerçekleştirdi.

Büyük işler; sağlık, ulaştırma, enflasyon ve işsizlikle mücadele, vesaire alanlarında…

Ak Parti'nin çeşitli dönemlerde ne kadar başarılı, ne kadar başarısız olduğuna dair değerlendirmeler muhtelif…

"İlk dönemlerde iyiydi ama gittikçe bozuldu!" diyen de var, "Her dönemde başarılı ki, bütün seçimleri tur bindirerek kazanmayı bildi." diyen de…

Bunlara "Her yaptıkları kötü!" diyen "aşırı karamsarlar"ı da ekleyebilirsiniz…

Farklı görüşler var ama bir noktada her üç grupta yer alanlar birleşmekte:

"Eğitimdeki tablo hiç de parlak değil!"

Bunu, herkes söylüyor, herkes, aksini söyleyene rastlamadım, "iktidar cenahı"ndan yükselen şikayetleri de biliyoruz.

Peki niye bir türlü olmuyor?

Derslik, öğretmen sayısını arttırabiliyor, çok güzel mekanlar "inşa" edebiliyor, masaların üzerine "bedava" kitaplar koyabiliyor, "burs, kredi, yurt" imkanlarını arttırabiliyoruz..

Pekçok şeyi yapabiliyoruz da…

Bu "eğitim işi"nde niçin "arzu ettiğimiz" başarıya ulaşamıyoruz?..

Bunun sebeplerini "etrafını cami, ağyarını mani" bir şekilde ortaya koyabilmek, hepimizin ve hepinizin boyunu aşar herhalde.

-----------------------

İDEOLOJİK DEĞİL, İLMÎ!..

"Liyakat sahibi eğitimcileri" bir araya getirerek…

Meseleyi bütün "ideolojik" ön kabullerden uzak bir şekilde, "grup ve kişi menfaatlerini" önceleyen bütün yaklaşımlardan sıyrılmış olarak masaya yatırabilir miyiz?..

İşte geldik "Güzel İnsan" meselesine, "Güzel binalar değil, güzel insanlar!" meselesine…

Sayın Bakan'ın dikkat çektikleri üzere.

"İlişkilere değil de liyakate yaslanan Güzel İnsanlar"dan istifade etmek gerek.

Güzel İnsanlar…

Bunları biliyor muyuz, kimlerdir, nerelerdedirler?..

Meslek hayatım boyunca gördüğüm şu ki, "Büyük İşler", risk almasını bilen, gerektiğinde "ikaz" edebilen, "farklılık"ların peşinden gidebilen insanlardan çıkıyor.

"Güce göre pozisyon alan", "eyyamcı", "o manada işini bilir" tipler ise sistemlerin "tüketim" taraflarında yer alıyor…

"Sızma" tipler, "yağ gibi" her ortama girebiliyor ve oralarda "nefisleri okşaya okşaya" işlerini görüyor!..

Gerçekten faydalı olabilecek, "tarihi atılımlara" katkıda bulunabilecek çaptaki insanlar ise, bu "yağdanlıklarla" mücadeleye girmeyi "zül" saydıkları için, genellikle kendilerini geriye çekiyor.

Bu durumda da ortalık, "yönetenlerin" çok kereler şikayetçi oldukları tiplere kalıyor, o tipler de işlerine öylesi geldiğinde "yeni pozisyonlar" alıyor, bindiği arabanın düdüğünü çalıyor.

Demem o ki, "kabiliyetlerin" ortaya çıkabilmeleri için "müsait ortamlar" lazım.

Ziya Selçuk gibi "liyakat sahibi" bir Bakan'ın öncülüğünde güzel atılımlar bekliyoruz yeni dönemde.

"Bazı noktalar da tenkit ediyorum çünkü ben sizin dostunuzum!" mesajını verenleri görebilmek…

Bununla birlikte "her yapılanı karalayan, her şeye olumsuz bakan, ortamın enerjisini tüketen" zatlara karşı da dikkatli olmak gerek.

Mesele,

"muvazene"yi kaybetmeden "liyakat"i yakalamakta!

Bunca yıllık tecrübenin ışığında ulaştığım kesin kanaat:

"İyi niyetliyse ikaz eder!

Ne yapılmaması gerektiğini söylüyorsa, ne yapılması gerektiği de söyler!"

Çok uzun mesele bu, "Büyük İnsan"ın önünü açacak bir "eğitim modeli"nden bahsediyoruz…

Konuya dair yazılarımıza dönüp bakanlar, bazı sıkıntıların giderilmesine katkıda bulanacak, somut, kolayca tatbik edilebilir tekliflerde bulunduğumuzu görürler.

Bizden çok daha fazlasını yapanlar var elbet.

Çoğu "imkan" sahipleri çok daha azını yapıyor ki, hayret!..

-------------------

TARİHİ NİTELİKTEKİ EĞİTİM HAMLELERİ İÇİN…

Mesela…

Selçuklu ve Osmanlı'nın eğitim miraslarından istifade etmemizi sağlayacak "çalışmalar" niçin bu kadar sınırlı?..

"Eğitim Tarihi" alanında, ne bir sempozyum, ne bir kongre, ne de benzeri bir kapsamlı etkinlik gerçekleştirildi bugüne kadar.

Tarihimizi yeterince araştırmazsak, dünümüzü "derinlemesine" bilmezsek…

"Tarihi" nitelikteki "eğitim hamlelerini" nasıl gerçekleştirebiliriz?..

Batı, bizim eğitim mirasımızı "yorumlayıp, sistemine adapte ederek" büyük mesafeler aldı.

Farabi ve İbn-i Sina'dan çok sonra gelen Ünlü Rousseau'nun, bu iki büyük alimimizin çocuk eğitimi, öğretme ve öğrenme tekniklerine dair söylediklerini tekrarla yetinmekten öteye gidemediğini biliyor muyuz?...

Büyük değerlerimize gerçekten kıymet veriyor muyuz?..

Kaşgarlı Mahmud'un, Divan-u Lügati't Türk adlı eserinden "sınavlarda soru olarak sıkça karşımıza çıkarıldığı" için ismen haberdarız ama onun eğitim metotları ortaya koyan bir eser olduğunu bilenlerimiz ne kadar?..

Rahmetli Osman Nuri Ergin'in uzun yıllar evvel kaleme aldığı "Türk Maarif Tarihi" adlı eserin üzerine çok fazla bir şey konulabilmiş değil.

Üniversitelerimiz ne yapıyor sahi?..

Birçok üniversite yöneticisi dostumuz, "Çok şey yapmak istediklerini ancak bürokratik oligarşinin önlerine takozlar dizdiğini" söylüyor...

Bakılmalı!..

Medyamız, "eğitim işleriyle" sınav dönemlerindeki "bedelli tanıtım" programlarının ötesinde ne kadar ilgileniyor?..

"Dev eğitim dosyaları" nerede ve bizim kaç "uzman eğitim yazarı"mız bulunmakta?..

Birçok mesele var da benim yerim bu kadar…

Kısmetse devam edelim; "Dolar çıkar, Dolar" iner…

"Eğitim" sağlam olursa, Allah'ın izniyle düzelir cümle işler!