Kuranı Kerim'de 114 sure vardır. Kuranı Kerim'de bulunan sürelerden bir tanesi de Enfal suresi ve ayetleridir. Enfal suresi Kuranı Kerimin 8. suresidir. Medine döneminde nazil olan Enfal suresi 75 ayeti kerimedir. Enfal suresinin okuyan kişiye manevi armağanlar verilir. Kuranı Kerim okumak şifadır. Kuran bütün maddi ve manevi hastalıkların ilacıdır. İşte Enfal suresinin okunuşu ve anlamı...
ENFAL SURESİNİN OKUNUŞU VE ANLAMI
Enfal 1 (Mealleri Karşılaştır): Yes'elûneke anil enfal(enfali), kulil enfalu lillahi ver resûl(resûli), fettekullahe ve aslihû zate beynikum ve etîûllahe ve resûlehû in kuntum mu'minîn(mu'minîne).
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ يَسْـَٔلُونَكَ عَنِ ٱلْأَنفَالِ ۖ قُلِ ٱلْأَنفَالُ لِلَّهِ وَٱلرَّسُولِ ۖ فَٱتَّقُوا۟ ٱللَّهَ وَأَصْلِحُوا۟ ذَاتَ بَيْنِكُمْ ۖ وَأَطِيعُوا۟ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥٓ إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ
(Ey Muhammed!) Sana ganimetler hakkında soruyorlar. De ki: "Ganimetler, Allah'a ve Resûlüne aittir. O halde, eğer mü'minler iseniz Allah'a karşı gelmekten sakının, aranızı düzeltin, Allah ve Rasûlüne itaat edin."
Enfal 2 (Mealleri Karşılaştır): İnnemel mu´minûnellezîne iza zukirallahu vecilet kulûbuhum ve iza tuliyet aleyhim ayatuhu zadethum îmanen ve ala rabbihim yetevekkelûn(yetevekkelûne).
إِنَّمَا ٱلْمُؤْمِنُونَ ٱلَّذِينَ إِذَا ذُكِرَ ٱللَّهُ وَجِلَتْ قُلُوبُهُمْ وَإِذَا تُلِيَتْ عَلَيْهِمْ ءَايَٰتُهُۥ زَادَتْهُمْ إِيمَٰنًا وَعَلَىٰ رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ
Mü'minler ancak o kimselerdir ki; Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir. O'nun ayetleri kendilerine okunduğu zaman (bu) onların imanlarını artırır. Onlar sadece Rablerine tevekkül ederler.
Enfal 3 (Mealleri Karşılaştır): Ellezîne yukîmûnes salate ve mimma razaknahum yunfikûn(yunfikûne).
ٱلَّذِينَ يُقِيمُونَ ٱلصَّلَوٰةَ وَمِمَّا رَزَقْنَٰهُمْ يُنفِقُونَ
Onlar namazı dosdoğru kılan, kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda harcayan kimselerdir.
Enfal 4 (Mealleri Karşılaştır): Ulaike humul mu'minûne hakka(hakkan), lehum derecatun inde rabbihim ve magfiretun ve rızkun kerîm(kerîmun).
أُو۟لَٰٓئِكَ هُمُ ٱلْمُؤْمِنُونَ حَقًّا ۚ لَّهُمْ دَرَجَٰتٌ عِندَ رَبِّهِمْ وَمَغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَرِيمٌ
İşte onlar gerçekten mü'minlerdir. Onlara, Rableri katında yüksek mertebeler, bağışlanma ve cömertçe verilmiş rızık vardır.
Enfal 5 (Mealleri Karşılaştır): Kema ahreceke rabbuke min beytike bil hakkı ve inne ferîkan minel mu'minîne le karihûn(karihûne).
كَمَآ أَخْرَجَكَ رَبُّكَ مِنۢ بَيْتِكَ بِٱلْحَقِّ وَإِنَّ فَرِيقًا مِّنَ ٱلْمُؤْمِنِينَ لَكَٰرِهُونَ
Nasıl ki, Rabbin seni hak uğruna (savaşmak üzere) evinden çıkarmıştı. Mü'minlerden bir grup ise bu konuda kesinlikle isteksizlerdi.
Enfal 6 (Mealleri Karşılaştır): Yucadilûneke fîl hakkı ba´de ma tebeyyene ke ennema yusakûne ilel mevti ve hum yanzurûn(yanzurûne).
يُجَٰدِلُونَكَ فِى ٱلْحَقِّ بَعْدَمَا تَبَيَّنَ كَأَنَّمَا يُسَاقُونَ إِلَى ٱلْمَوْتِ وَهُمْ يَنظُرُونَ
Gerçek apaçık ortaya çıktıktan sonra, sanki göz göre göre ölüme sürülüyorlarmış gibi seninle o konuda tartışıyorlardı.
Enfal 7 (Mealleri Karşılaştır): Ve iz yaıdukumullahu ihdet taifeteyni enneha lekum, ve teveddûne enne gayre zatiş şevketi tekûnu lekum, ve yurîdullahu en yuhıkkal hakka bi kelimatihî ve yaktaa dabirel kafirîn(kafirîne).
وَإِذْ يَعِدُكُمُ ٱللَّهُ إِحْدَى ٱلطَّآئِفَتَيْنِ أَنَّهَا لَكُمْ وَتَوَدُّونَ أَنَّ غَيْرَ ذَاتِ ٱلشَّوْكَةِ تَكُونُ لَكُمْ وَيُرِيدُ ٱللَّهُ أَن يُحِقَّ ٱلْحَقَّ بِكَلِمَٰتِهِۦ وَيَقْطَعَ دَابِرَ ٱلْكَٰفِرِينَ
Hani Allah size iki taifeden birini, o sizindir diye va'dediyordu. Siz de güçsüz olanın sizin olmasını istiyordunuz. Oysa Allah, sözleriyle hakkı meydana çıkarmak ve kafirlerin ardını kesmek istiyordu.
Enfal 8 (Mealleri Karşılaştır): Li yuhıkkal hakka ve yubtılel batıle ve lev kerihel mucrimûn(mucrimûne).
لِيُحِقَّ ٱلْحَقَّ وَيُبْطِلَ ٱلْبَٰطِلَ وَلَوْ كَرِهَ ٱلْمُجْرِمُونَ
Bu, suçlular hoşlanmasa da Allah'ın hakkı ortaya çıkarması ve batılı ortadan kaldırması içindi.
Enfal 9 (Mealleri Karşılaştır): İz testegîsûne rabbekum festecabe lekum ennî mumiddukum bi elfin minel melaiketi murdifîn(murdifîne).
إِذْ تَسْتَغِيثُونَ رَبَّكُمْ فَٱسْتَجَابَ لَكُمْ أَنِّى مُمِدُّكُم بِأَلْفٍ مِّنَ ٱلْمَلَٰٓئِكَةِ مُرْدِفِينَ
Hani Rabbinizden yardım istiyor, yalvarıyordunuz. O da, "Ben size ard arda bin melekle yardım ediyorum" diye cevap vermişti.
Enfal 10 (Mealleri Karşılaştır): Ve ma cealehullahu illa buşra ve li tatmainne bihî kulûbukum ve men nasru illa min indillah(indillahi), innallahe azîzun hakîm(hakîmun).
وَمَا جَعَلَهُ ٱللَّهُ إِلَّا بُشْرَىٰ وَلِتَطْمَئِنَّ بِهِۦ قُلُوبُكُمْ ۚ وَمَا ٱلنَّصْرُ إِلَّا مِنْ عِندِ ٱللَّهِ ۚ إِنَّ ٱللَّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ
Allah bunu, sadece bir müjde olsun ve onunla kalpleriniz yatışsın diye yapmıştı. Yoksa yardım ancak Allah katındandır. Şüphesiz Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Enfal 11 (Mealleri Karşılaştır): İz yugaşşîkumun nuase emeneten minhu ve yunezzilu aleykum mines semai maen li yutahhirekum bihî ve yuzhibe ankum riczeş şeytani ve li yerbıta ala kulûbikum ve yusebbite bihil akdam(akdame).
إِذْ يُغَشِّيكُمُ ٱلنُّعَاسَ أَمَنَةً مِّنْهُ وَيُنَزِّلُ عَلَيْكُم مِّنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءً لِّيُطَهِّرَكُم بِهِۦ وَيُذْهِبَ عَنكُمْ رِجْزَ ٱلشَّيْطَٰنِ وَلِيَرْبِطَ عَلَىٰ قُلُوبِكُمْ وَيُثَبِّتَ بِهِ ٱلْأَقْدَامَ
Hani (Allah) kendi tarafından bir güvenlik olarak sizi hafif bir uykuya daldırıyor; sizi temizlemek, sizden şeytanın vesvesesini gidermek, kalplerinizi pekiştirmek ve ayaklarınızı sağlam bastırmak için üzerinize gökten yağmur yağdırıyordu.
Enfal 12 (Mealleri Karşılaştır): İz yûhî rabbuke ilel melaiketi ennî meakum fe sebbitûllezîne amenû, seulkî fî kulûbillezîne keferûr ru´be fadribû fevkal a´nakı vadribû minhum kulle benan(benanin).
إِذْ يُوحِى رَبُّكَ إِلَى ٱلْمَلَٰٓئِكَةِ أَنِّى مَعَكُمْ فَثَبِّتُوا۟ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ ۚ سَأُلْقِى فِى قُلُوبِ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ ٱلرُّعْبَ فَٱضْرِبُوا۟ فَوْقَ ٱلْأَعْنَاقِ وَٱضْرِبُوا۟ مِنْهُمْ كُلَّ بَنَانٍ
Hani Rabbin meleklere, "Ben sizinle beraberim. İman edenlere sebat verin. Ben kafirlerin kalplerine korku salacağım. Şimdi vurun boyunlarının üstüne. Vurun, onların bütün parmaklarına" diye vahyediyordu.
Enfal 13 (Mealleri Karşılaştır): Zalike bi ennehum şakkullahe ve resûluh(resûlehu), ve men yuşakıkıllahe ve resûlehu fe innallahe şedîdul ikab(ikabi).
ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمْ شَآقُّوا۟ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥ ۚ وَمَن يُشَاقِقِ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥ فَإِنَّ ٱللَّهَ شَدِيدُ ٱلْعِقَابِ
Bu, onların Allah'a ve Resûlüne karşı gelmelerindendir. Her kim de Allah'a ve Resûlüne karşı gelirse bilsin ki Allah'ın cezası şiddetlidir.
Enfal 14 (Mealleri Karşılaştır): Zalikum fe zûkûhu ve enne lil kafirîne azaben nar(nari).
ذَٰلِكُمْ فَذُوقُوهُ وَأَنَّ لِلْكَٰفِرِينَ عَذَابَ ٱلنَّارِ
İşte şimdi siz tadın onu! Kafirlere bir de cehennem azabı vardır.
Enfal 15 (Mealleri Karşılaştır): Ya eyyuhellezîne amenû iza lekîtumullezîne keferû zahfen fe la tuvellûhumul edbar(edbare).
يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓا۟ إِذَا لَقِيتُمُ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ زَحْفًا فَلَا تُوَلُّوهُمُ ٱلْأَدْبَارَ
Ey iman edenler. Savaş düzeninde iken kafirlerle karşılaştığınız zaman sakın onlara arkanızı dönmeyin (savaştan kaçmayın).
Enfal 16 (Mealleri Karşılaştır): Ve men yuvellihim yevmeizin duburehû illa muteharrifen li kıtalin ev mutehayyizen ila fietin fe kad bae bi gadabin minallahi ve me'vahu cehennem(cehennemu), ve bi'sel masîr(masîru).
وَمَن يُوَلِّهِمْ يَوْمَئِذٍ دُبُرَهُۥٓ إِلَّا مُتَحَرِّفًا لِّقِتَالٍ أَوْ مُتَحَيِّزًا إِلَىٰ فِئَةٍ فَقَدْ بَآءَ بِغَضَبٍ مِّنَ ٱللَّهِ وَمَأْوَىٰهُ جَهَنَّمُ ۖ وَبِئْسَ ٱلْمَصِيرُ
-Savaş taktiği olarak düşmanı vurmak için çekilme, ya da diğer bir birliğe katılmak durumu hariç- böyle bir günde her kim onlara arkasını dönerse mutlaka o, Allah'ın gazabına uğramış olur. Onun varacağı yer de cehennemdir. Ne kötü varılacak yerdir orası!
Enfal 17 (Mealleri Karşılaştır): Fe lem taktulûhum ve lakinnallahe katelehum, ve ma remeyte iz remeyte ve lakinnallahe rema, ve li yubliyel mu'minîne minhu belaen hasena(hasenen), innallahe semîun alîm(alîmun).
فَلَمْ تَقْتُلُوهُمْ وَلَٰكِنَّ ٱللَّهَ قَتَلَهُمْ ۚ وَمَا رَمَيْتَ إِذْ رَمَيْتَ وَلَٰكِنَّ ٱللَّهَ رَمَىٰ ۚ وَلِيُبْلِىَ ٱلْمُؤْمِنِينَ مِنْهُ بَلَآءً حَسَنًا ۚ إِنَّ ٱللَّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٌ
(Savaşta) onları siz öldürmediniz, fakat Allah onları öldürdü. Attığın zaman da sen atmadın, fakat Allah attı. Mü'minleri, tarafından güzel bir imtihanla denemek için Allah öyle yaptı. Şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
Enfal 18 (Mealleri Karşılaştır): Zalikum ve ennallahe mûhinu keydil kafirîn(kafirîne).
ذَٰلِكُمْ وَأَنَّ ٱللَّهَ مُوهِنُ كَيْدِ ٱلْكَٰفِرِينَ
İşte durum bu: (Allah, mü'minleri güzel bir şekilde dener). Bir de Allah, kafirlerin tuzağını zayıf düşürendir.
Enfal 19 (Mealleri Karşılaştır): İn testeftihû fe kad caekumul feth(fethu), ve in tentehû fe huve hayrun lekum, ve in teûdû naud, ve len tugniye ankum fietukum şey´en ve lev kesuret ve ennallahe meal mu´minîn(mu´minîne).
إِن تَسْتَفْتِحُوا۟ فَقَدْ جَآءَكُمُ ٱلْفَتْحُ ۖ وَإِن تَنتَهُوا۟ فَهُوَ خَيْرٌ لَّكُمْ ۖ وَإِن تَعُودُوا۟ نَعُدْ وَلَن تُغْنِىَ عَنكُمْ فِئَتُكُمْ شَيْـًٔا وَلَوْ كَثُرَتْ وَأَنَّ ٱللَّهَ مَعَ ٱلْمُؤْمِنِينَ
(Ey inkarcılar!) Eğer fetih istiyorsanız işte size fetih geldi. Eğer (peygambere karşı gelmekten) vazgeçerseniz, bu sizin için daha hayırlı olur. Eğer dönerseniz biz de döneriz. Çok olsa bile topluluğunuz size hiç fayda vermez. Çünkü Allah mü'minlerle beraberdir.
Enfal 20 (Mealleri Karşılaştır): Ya eyyuhellezîne amenû etîullahe ve resûlehu ve la tevellev anhu ve entum tesmeûn(tesmeûne).
يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓا۟ أَطِيعُوا۟ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥ وَلَا تَوَلَّوْا۟ عَنْهُ وَأَنتُمْ تَسْمَعُونَ
Ey iman edenler! Allah'a ve Resûlüne itaat edin ve (Kur'an'ı) dinlediğiniz halde ondan yüz çevirmeyin.
Enfal 21 (Mealleri Karşılaştır): Ve la tekûnû kellezîne kalû semi'na ve hum la yesmeûn(yesmeûne).
وَلَا تَكُونُوا۟ كَٱلَّذِينَ قَالُوا۟ سَمِعْنَا وَهُمْ لَا يَسْمَعُونَ
İşitmedikleri halde, "işittik" diyenler gibi de olmayın.
Enfal 22 (Mealleri Karşılaştır): İnne şerred devabbi indallahis summul bukmullezîne la ya'kılûn(ya'kılûne).
۞ إِنَّ شَرَّ ٱلدَّوَآبِّ عِندَ ٱللَّهِ ٱلصُّمُّ ٱلْبُكْمُ ٱلَّذِينَ لَا يَعْقِلُونَ
Şüphesiz, yeryüzünde yürüyen canlıların Allah katında en kötüsü, akıllarını kullanmayan (gerçeği görmeyen) sağırlar, dilsizlerdir.
Enfal 23 (Mealleri Karşılaştır): Ve lev alimallahu fî him hayren le esmeahum, ve lev esmeahum le tevellev ve hum mu´ridûne(mu´ridûn).
وَلَوْ عَلِمَ ٱللَّهُ فِيهِمْ خَيْرًا لَّأَسْمَعَهُمْ ۖ وَلَوْ أَسْمَعَهُمْ لَتَوَلَّوا۟ وَّهُم مُّعْرِضُونَ
Allah, onlarda bir hayır (hakka yöneliş) olduğunu bilseydi, elbette onlara işittirirdi. Onlara işittirseydi dahi mutlaka yine yüz çevirerek dönüp giderlerdi.
Enfal 24 (Mealleri Karşılaştır): Ya eyyuhellezîne amenûstecîbû lillahi ve lir resûli iza deakum lima yuhyîkûm, va´lemû ennallahe yehûlu beynel mer´i ve kalbihî ve ennehû ileyhi tuhşerûn(tuhşerûne).
يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ ٱسْتَجِيبُوا۟ لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ ۖ وَٱعْلَمُوٓا۟ أَنَّ ٱللَّهَ يَحُولُ بَيْنَ ٱلْمَرْءِ وَقَلْبِهِۦ وَأَنَّهُۥٓ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ
Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah'ın ve Resûlü'nün çağrısına uyun ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilin ki, O'nun huzurunda toplanacaksınız.
Enfal 25 (Mealleri Karşılaştır): Vettekû fitneten la tusîbennellezîne zalemû minkum hassah(hassaten), va´lemû ennallahe şedîdul ikab(ikabi).
وَٱتَّقُوا۟ فِتْنَةً لَّا تُصِيبَنَّ ٱلَّذِينَ ظَلَمُوا۟ مِنكُمْ خَآصَّةً ۖ وَٱعْلَمُوٓا۟ أَنَّ ٱللَّهَ شَدِيدُ ٱلْعِقَابِ
Sadece içinizden zulmedenlere erişmekle kalmayacak olan bir azaptan sakının ve bilin ki Allah, azabı çetin olandır.
Enfal 26 (Mealleri Karşılaştır): Vezkurû iz entum kalîlun mustad´afûne fîl ardı tehafûne en yetehattafekumun nasu fe avakum ve eyyedekum bi nasrihî ve rezekakum minet tayyibatî leallekum teşkurûn(teşkurûne).
وَٱذْكُرُوٓا۟ إِذْ أَنتُمْ قَلِيلٌ مُّسْتَضْعَفُونَ فِى ٱلْأَرْضِ تَخَافُونَ أَن يَتَخَطَّفَكُمُ ٱلنَّاسُ فَـَٔاوَىٰكُمْ وَأَيَّدَكُم بِنَصْرِهِۦ وَرَزَقَكُم مِّنَ ٱلطَّيِّبَٰتِ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ
O vakti hatırlayın ki siz yeryüzünde güçsüz ve zayıf idiniz. İnsanların sizi kapıp götürmesinden korkuyordunuz. Derken Allah sizi barındırdı, yardımıyla destekledi ve sizi temiz şeylerden rızıklandırdı ki şükredesiniz.
Enfal 27 (Mealleri Karşılaştır): Ya eyyuhellezîne amenû la tehûnûllahe ver resûle ve tehûnû emanatikum ve entum ta´lemûn(ta´lemûne).
يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ لَا تَخُونُوا۟ ٱللَّهَ وَٱلرَّسُولَ وَتَخُونُوٓا۟ أَمَٰنَٰتِكُمْ وَأَنتُمْ تَعْلَمُونَ
Ey iman edenler! Allah'a ve Peygamber'e hainlik etmeyin. Bile bile kendi (aranızdaki) emanetlerinize de hainlik etmeyin.
Enfal 28 (Mealleri Karşılaştır): Va´lemû ennema emvalukum ve evladukum fitnetun ve ennallahe indehû ecrun azîm(azîmun).
وَٱعْلَمُوٓا۟ أَنَّمَآ أَمْوَٰلُكُمْ وَأَوْلَٰدُكُمْ فِتْنَةٌ وَأَنَّ ٱللَّهَ عِندَهُۥٓ أَجْرٌ عَظِيمٌ
Bilin ki mallarınız ve çoluk çocuğunuz birer deneme aracıdır. Allah katında ise büyük bir mükafat vardır.
Enfal 29 (Mealleri Karşılaştır): Ya eyyuhellezîne amenû in tettekullahe yec'al lekum furkanen ve yukeffir ankum seyyiatikum ve yagfir lekum, vallahu zul fadlil azîm(azîmi).
يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓا۟ إِن تَتَّقُوا۟ ٱللَّهَ يَجْعَل لَّكُمْ فُرْقَانًا وَيُكَفِّرْ عَنكُمْ سَيِّـَٔاتِكُمْ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ۗ وَٱللَّهُ ذُو ٱلْفَضْلِ ٱلْعَظِيمِ
Ey iman edenler! Eğer Allah'a karşı gelmekten sakınırsanız; O, size iyiyi kötüden ayırt edecek bir anlayış verir ve sizin kötülüklerinizi örter, sizi bağışlar. Allah, büyük lütuf sahibidir.
Enfal 30 (Mealleri Karşılaştır): Ve iz yemkuru bikellezîne keferû li yusbitûke ev yaktulûke ev yuhricûk(yuhricûke) ve yemkurûne ve yemkurullah(yemkurullahu), vallahu hayrul makirîn(makirîne).
وَإِذْ يَمْكُرُ بِكَ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ لِيُثْبِتُوكَ أَوْ يَقْتُلُوكَ أَوْ يُخْرِجُوكَ ۚ وَيَمْكُرُونَ وَيَمْكُرُ ٱللَّهُ ۖ وَٱللَّهُ خَيْرُ ٱلْمَٰكِرِينَ
Hani kafirler seni tutuklamak veya öldürmek, ya da (Mekke'den) çıkarmak için tuzak kuruyorlardı. Onlar tuzak kuruyorlar. Allah da tuzak kuruyordu. Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır.
Enfal 31 (Mealleri Karşılaştır): Ve iza tutla aleyhim ayatuna kalû kad semi´na lev neşau le kulna misle haza in haza illa esatîrul evvelîn(evvelîne).
وَإِذَا تُتْلَىٰ عَلَيْهِمْ ءَايَٰتُنَا قَالُوا۟ قَدْ سَمِعْنَا لَوْ نَشَآءُ لَقُلْنَا مِثْلَ هَٰذَآ ۙ إِنْ هَٰذَآ إِلَّآ أَسَٰطِيرُ ٱلْأَوَّلِينَ
Onlara karşı ayetlerimiz okunduğu zaman, "Duyduk, istesek biz de bunun benzerini elbette söyleriz. Bu, eskilerin masallarından başka bir şey değildir" dediler.
Enfal 32 (Mealleri Karşılaştır): Ve iz kalûllahumme in kane haza huvel hakka min indike fe emtir aleyna hıcareten mines semai evi´tina bi azabin elîm(elîmin).
وَإِذْ قَالُوا۟ ٱللَّهُمَّ إِن كَانَ هَٰذَا هُوَ ٱلْحَقَّ مِنْ عِندِكَ فَأَمْطِرْ عَلَيْنَا حِجَارَةً مِّنَ ٱلسَّمَآءِ أَوِ ٱئْتِنَا بِعَذَابٍ أَلِيمٍ
Hani onlar, "Ey Allah'ım, eğer şu (Kur'an) senin katından inmiş hak (kitap) ise hemen üzerimize gökten taş yağdır veya bize elem dolu bir azap getir" demişlerdi.
Enfal 33 (Mealleri Karşılaştır): Ve ma kanallahu li yuazzibehum ve ente fîhim, ve ma kanallahu muazzibehum ve hum yestagfirûn(yestagfirûne).
وَمَا كَانَ ٱللَّهُ لِيُعَذِّبَهُمْ وَأَنتَ فِيهِمْ ۚ وَمَا كَانَ ٱللَّهُ مُعَذِّبَهُمْ وَهُمْ يَسْتَغْفِرُونَ
Oysa sen onların içinde iken, Allah onlara azap edecek değildi. Bağışlanma dilerlerken de Allah onlara azap edecek değildir.
Enfal 34 (Mealleri Karşılaştır): Ve ma lehum ella yuazzibehumullahu ve hum yasuddûne anil mescidil harami ve ma kanû evliyaehu, in evliyauhû illel muttekûne ve lakinne ekserehum la ya´lemûn(ya´lemûne).
وَمَا لَهُمْ أَلَّا يُعَذِّبَهُمُ ٱللَّهُ وَهُمْ يَصُدُّونَ عَنِ ٱلْمَسْجِدِ ٱلْحَرَامِ وَمَا كَانُوٓا۟ أ #161