'Erdoğan'ı verin, George'u alın'

0

Kendilerini twitter'da faş etmemişler miydi zaten?

Kızılay ve Taksim patlamalarından hemen sonra "Gidene kadar patlayacak" hashtag'i ile amaçlarını sosyal medyada açıkça yazmamışlar mıydı?

Çok değil, daha birkaç hafta önce Türkiye'de görev yapmış ABD'li iki eski diplomat Marc Edelman ve Morton Abramowitz, Washington Post'a yazdıkları makalede Cumhurbaşkanı Erdoğan için neler söylemedi ki…

Hatırlatmakta fayda var:

"Bugün, Türkiye'nin geleceği karanlık görünüyor. Erdoğan Türkiye'yi otoriterliğe, ekonomik yavaşlamaya ve iç savaşa sürüklüyor. Şu andaki Erdoğan yönetiminde Türkiye'de demokrasinin gelişmesi mümkün değil. Gezi Parkı'ndaki hükümet karşıtı protestolar ölümcül polis şiddetiyle karşılaştı. On binlerce çocuk ya İslami okullara gönderildi ya da zorunlu İslam dini eğitimine tabi tutuldu. Şimdi, Erdoğan Türk Anayasası'nı cumhurbaşkanı olarak gücünü genişletmek için değiştirmeye uğraştıkça, bu tip ihlaller de büyük bir ihtimalle birer standart kural haline gelecekler."

Washington Post'ta yayınlanan bu makalenin ilk paragrafı Erdoğan'a övgülerle başlıyor, sonraki paragrafların tamamında ise tek bir şey isteniyor: "Erdoğan'ı verin"

Makalenin altındaki Edelman ve Abramowitz'in imzalarını kaldırıp yerine Hasan Cemal, Cengiz Çandar veya Altan Kardeşlerden herhangi birinin imzasını koyun, hiç kimse fark etmez. Çünkü bu iki Amerikalı diplomatın dil ve retoriği neyse, Türkiye'deki "yabancılar"ın da dil ve retoriği odur.

Edelman ve Abramowitz, Türkiye'ye ne kadar yabancı ise, Çandar, Cemal, Altan Kardeşler ve şürekaları da o kadar Türkiye'ye yabancılar.

Bu aralar Amerikan, İngiliz ve Avrupa medyasında Erdoğan'ın şahsını hedef alan birçok makaleye rastlamak mümkün. Tüm bu hedef almaların motivasyon kaynağı aynı, kullanılan jargon aynı, Erdoğan'ın gitmesi için üretilen gerekçeler aynı. Birinin diğerinden farkı yok. Kullanılmayan tek şey fotokopi makinası.

Gerek Türkiye içinde, gerekse Türkiye dışında "Obsessive Compulsive Erdoğan Disorder" hastalığına kapılmış, tedavi altına alınması gereken hatırı sayılır bir kitle var maalesef.

Bunlardan bir tanesinin geçtiğimiz günlerde Opednews'te bir makalesi yayınlandı.

Araştırmacı yazar Amerikalı Michael Collins'e kulak verelim:

"Türkiye hükümeti neden YPG'yi bir takıntı haline getirdi. Bunun birçok sebebi var ancak bu sebeplerden hiçbirisi terörizmle alakalı değil. Sebeplerin hepsi, inanılmaz derecede yozlaşmış Erdoğan, ailesi ve AKP'deki dostlarıyla alakalı. Erdoğan ve dostlarının asıl korktukları şey hapse girmek."

Bu satırlar size de çok tanıdık gelmiyor mu?

Yazı, "Erdoğan'ın sayılı günleri kaldı" teması üzerine inşa edilmiş. Erdoğan'ın neden gitmesi gerekiyor sorusuna 10bin Km öteden cevap aramış "yabancı" yazar.

Aynısını, Türkiye'ye yabancı olan içimizdeki İrlandalılar da yapmıyor mu aylardır? Sözgelimi Paralel Yapı'nın 17-25 Aralık kumpası öncesi dolaşıma soktuğu "Erdoğan'ın çok az ömrü kaldı", "Erdoğan bitti" , "Erdoğan gidici" temalı cümlelerin Mr Collins'in cümlelerinden ne farkı var?

Opednews'te yayınlanan mezkûr makalenin altındaki imzayı çekip yerine Fethullah Gülen, Dumanlı, Uslu, Baransu veya "dönemin savcısı Zekeriya Öz"ün imzasını koysanız kim fark eder? Kim bu makalenin "içimizdeki İrlandalılar" tarafından yazılmadığını iddia eder?

Bugün artık, DAEŞ, PKK, DHKP-C vb terör örgütlerinin ideolojik örgüt olduğunu, felsefelerinin olduğunu kim iddia edebilir?

Hangi örgüt sağ tandanslı, hangi örgüt sol tandaslı?

PKK, Kürt hakları için mi çukurlar kazıyor?

DHKP-C, ezilenlerin yahut işçilerin hakları için mi asker-polis öldürüyor?

TAK, eşitlik, özgürlük ve adalet sağlamak için mi, mazlum halkın ortasında bombalar patlatıyor?

DAEŞ, İslam'a ya da Müslümanlar'a hizmet için mi kafa kesiyor? Bu gerekçeler için mi Taksim'i kana buluyor?

Edelman ve Abramowitz, karakaşımız, karagözümüz için mi "Türkiye'deki iktidar değişmeli" makaleleri döşüyor sanıyorsunuz?

Michail Collins, Türkiye'yi çok sevdiği için mi Erdoğan'a yol veriyor sanıyorsunuz?

Paralel Yapı, Cemal, Çandar, Altan, Merkez Medya, o, bu, şu…

Gerçekten daha iyi bir Türkiye istedikleri için, daha kaliteli, daha yaşanabilir bir Türkiye istedikleri için mi mevcut iktidara saldırıyor efendiler?

Elbette hayır? No, La, Na, Niyet…

Kimsenin bizi sevdiği için Erdoğan'ın kellesini falan istediği yok!

Aksine herkes bizi sevmediği için Erdoğan'ın kellesini istiyor.

Çünkü Erdoğan, "biz" demek.

Biz ise "Erdoğan" demek.!

İdam sehpasına Erdoğan'ı değil, "bizi" çıkartmak istiyorlar. Neden anlamıyorsun.

Kimsenin kıvıramayacağı kadar berrak günler yaşıyoruz.

Uyan ey Müslüman!

Geldiğimiz nokta, turnusol kağıdına ihtiyaç bıraktırmayacak kadar "transparan" değil mi?

Ya siz, ey zalimler

"George"lar, "Michail"ler, "Peter"lar, "Angel"lar…

"Ahmet/Mehmet/Ayşe/Fatma görünümlü Netenyahu"lar…

Kendinizi neyle kamufle ederseniz edin, dışınıza ne giyerseniz giyin, içinizde ne taşıdığınızı, ne giydiğinizi görüyoruz artık.

Sizi tanıyoruz!

7 Şubat'ta, Gezi'de, 17-25 Aralık'ta, 6-8 Ekim'de, 7 Haziran öncesinde, 7 Haziran-1 Kasım arasında, Kızılay'da, Taksim'de, Reyhanlı'da, Suruç'ta ne yapmak istediğinizi biliyoruz.

Siz, bu ülkenin başına George'u kayyım olarak atamak istiyorsunuz.

Bu yüzden "Erdoğan'ı verin" diyorsunuz.

Ama unutmayın!

Bu halk, Menderes'te, Erbakan'da, Özal'da yaptığı hatayı Erdoğan'da yapmayacak.

Aynı delikten ikinci defa sokulmayacak.

Toz bulutu kalktığında, sular çekildiğinde, yenileceksiniz, siz ey zalimler!