Çocuklara okuma yazma öğretmenin yanında dinin adap, erkan ve Kur'an-ı Kerim eğitim veren sibyan mektepleri, Osmanlı döneminde oldukça özen gösterilen kurumlar arasındaydı. "Çocuk yaşken eğilir" anlayışını düstur edinen Osmanlı medeniyeti, her şeyden evvel çocukların eğitimine odaklandı.
Osmanlı kültürünün zenginliklerinden biri olan ve mektebe yeni başlayan talebeler için düzenlenen Amin Alayı 15. Yüzyıl'dan 20. Yüzyıla kadar devam etmiştir.
Çocuk mektebe adım atınca dua edilir ve mektep gülbankı okunurdu. Hoca "Rabbim işimi kolaylaştır, güçleştirme, Rabbim bu işi hayırla tamamla!" duasını çocuğa okutur ve sonra ilk ders olan “Elif” harfi ile eğitim başlardı. Ardından Hoca "Aferin, bugünkü dersimiz bu kadar!" derdi.
Amin Alayı ilerlerken dualar ve ilahiler okunmaya başlanır ve ilahilerin uygun yerlerinde alayda hazır bulunan çocuklar hep birlikte “Âmin! Amin!” diye eşlik ederlerdi. Sokaklar çocuk sesleriyle şenlenirken hazırlanan tepsi tepsi yemekler de Amin Alayında yerini alırdı..
Amin Alayına günler öncesinden bir bayram havasında hazırlanan hanımlar temizlikler, yemekler ve hamam fasıllarından sonra mahallenin fakir çocuklarını da alarak kolu komşu, cümbür cemaat çarşıya gider ve yeni giysilerle çocukları giydirirlerdi..
Hazırlık aşamasında yapılan çeşitli yemekler ve ev temizliklerinden sonra mektebin ilk günü bütün aile erkenden kalkar, talebe erkek ise fesi, kız ise saçı pırıltılı taşlarla süslenir ve cüzü asılırdı.
Eyüp Sultan ziyaretinden sonra Amin Alayı yürümeye başlardı. Alayın en önünde atlas yastık üzerinde sırmalı cüz kesesi ve baş üstünde Kuran rahlesi taşınırdı.
Bunları ata veya midilliye binmiş talebe, mektep hocası, hocanın yardımcıları, çocuklar ve halk takip etmeye başlardı.
Osmanlı'da çocuklar genelde 4 yıl 4 ay 4 günlükken Sıbyan Mektebine başlardı.