Trend

Gazali - İhyau Ulumiddin eserinden İlim faslı

Büyük İslam Alimi Ebu Hamid Muhammed Gazali''nin İhyâu Ulûmi''d-Dîn eserinden "İlmin, İlim Öğretme''nin ve İlim Öğrenme''nin Fazileti ve Bunlara Dair Aklî ve Naklî Deliller" bölümü:

İlmin, İlim Öğretme'nin ve İlim Öğrenme'nin Fazileti ve Bunlara Dair Aklî ve Naklî Deliller

İlmin Fazileti Ayetler

Allah kendisinden başka ilah olmadığına adaletle şehadet etti. Melekler ve ilim sahipleri de O'ndan başka ilah ol madığına şehadet ettiler1 (alu İmran/18)

Dikkat edildiğinde görülecektir ki, bu ayette Allah Teala (c.c) önce zat-ı ulûhiyetinden başlayarak birliğine şehadet etmekte, ikinci olarak melekleri, üçüncü olarak da alimleri bu gerçeğe şahid göstermektedir. Bu ise, ilmin ve alimin yüceliğini gösteren çok büyük bir delildir. Bu şeref alimlerin faziletini anlatmak husu sunda yeterli ise de, biz delil getirmeye devam edeceğiz.

Allah da sizden inananları kendilerine ilim verilenleri de recelerle yükseltsin. (Mücadele/İl)

Âlimlerle cahiller hiç bir olur mu? Bunu ancak akl-ı selim sahipleri düşünürler.
(Zümer/9)

Allah'tan tam manasıyla ancak alimler korkar.
(Fatır/28)

De ki: 'Benimle sizin aranızda Allah Teala'nın ve Kitab'ın ilmine sahip olanların şahidlik etmesi yeter'. (Ra'd/43)

Kitab'dan bir ilme mazhar olan zat 'Sen gözünü kapayıp açmcaya kadar ben sana onu (Belkıs'ın tahtını) getiririm' dedi.
(Neml/40)

Kitab'dan bir ilme mazhar olan zat, ilmin nelere kadir olduğunu göstermek için Hz. Süleyman'a böyle hitap etmiştir.

İlim ve irfana mazhar olanlar ise şöyle dediler: 'Yazıklar ol sun sizlere! İman edip, salih ameller işleyen kimseler için Allah'ın sevap ve mükafatı daha hayırlıdır'. (Kasas/80)

Allah Teala bu ayette ahiretin kıymetinin ancak ilimle bili neceğini anlatmaktadır.

Biz bu misalleri insanlara beyan ve îrad ediyoruz. Bunları hakkıyla ancak ilim ve iz'an sahipleri idrak ederler.2
(Ankebût/43)

Eğer aldıkları malûmatı peygambere, emir sahiplerine (alimlere) bildirseydiler, onlar vakıaları tedkik ve tahkik ederek, bunların açıklamaya veya gizlemeye layık olup ol madıklarını bilirlerdi. (Nisa/81)

Allah Teala bu ayette olayların yorumunu alimlerin istihrac ve istinbatına bırakmakta ve böylece onların mertebelerinin ne denli büyük olduğunu ve bu mertebenin peygamberler mertebesine nasıl ilhak olunduğunu bildirmektedir.

Ey Âdemoğulları! Sizler için avret yerlerinizi örtecek elbise ve ziynet eşyası varettik. Ancak takva elbisesi daha hayırlıdır. (A'raf/27)

Bazı alimler bu ayette geçen avret yerini örten elbise ile ilmin, ziynet ile yakîn mertebesinin, takva elbisesi ile de hayat mertebe sinin kastedildiğini söylemişlerdir.

Onlara ilim üzere tafsil ettiğimiz bir kitab getirdik.
(A'raf/52)

Elbette herşeyi bilerek onlara nakledip haber vereceğiz! (A'raf/7)

Hayır! O (Kur'an), kendilerine ilim verilenlerin göğüslerinde bulunan açık açık ayetlerdir.
(Ankebût/49)

Rahman olan Allah, Kur'an'ı öğretti, insanı yarattı, ona be yanı öğretti.
(Rahman/1-4)

Allah Teala bu hakikati insana minnet etmek kabilinden böy lece ifade buyurmuştur.

Hadîsler
Allah'ın Rasûlü şöyle buyurmuştur:

Allah bir kulu için hayrı murad ettiğinde, onu dinde Allah'tan korkan bir alim yapar. Ona kendisini doğru yola götürecek akıl ve idrak verir.3

Âlimler peygamberlerin varisleridir.4

Peygamberlik derecesinden daha üstün bir mertebenin bu lunmadığı herkesin malûmudur. Demek ki bu mertebeye varis olmak, şereflerin en büyüğüdür.

Yerlerde ve göklerde bulunan bütün mahlûkat, alim bir kimsenin affedilmesi için Allah'a yalvarırlar.5

Yerlerde ve göklerdeki tüm mahlûkatın kendisi için Allah'tan af dilediği bir kimsenin mertebesini bir düşünün! Bundan daha büyük bir mertebeye ulaşması mümkün mü insanoğlunun?
Alim kendi işleriyle meşgul olduğu halde, yerlerin ve göklerin sakinleri de onun affı için istiğfar etmekle meşgul olmaktadırlar. Bir insan için bundan daha büyük bir şeref düşünülebilir mi?

Hikmet (ilim), şerefli bir insanın şerefine öyle büyük bir paye ilave eder ki köleleri, sultanların seviyesine çıkarıncaya değin yükseltir.6

Hz. Peygamberin 'Köleleri sultanların seviyesine çıkarır' bu yurmakla ilme nasıl bir paye verdiğini görüyorsunuz! İlmin bu dünyada vereceği neticeler bile bu kadar değerlidir. Dünyada ka zandırdıkları ahiret hayatına nisbetle bir hiçtir. Çünkü ahiret hem dünyadan sayısız derecelerle daha üstündür, hem de ebedî dir.

İki iyi haslet vardır ki, bu hasletler hiçbir münafıkta bu lunmaz: Birincisi güzel ahlak, ikincisi dinde derin bilgi (fıkıh) sahibi olmak.7

Günümüzün bazı fakihlerinin münafıklığı, sizleri bu hadîs hakkında şüpheye düşürmemelidir; zira Hz. Peygamber, günü müzdeki anlamıyla fıkıhtan söz ediyor değildir. Onun fıkıh ile kas tettiği anlam, günümüzdeki anlamından çok uzaktır. Nitekim ki tabımızın ilerideki bölümlerinde bu anlam ortaya konacaktır. Fıkh'ın en küçük derecesi, ahiretin dünyadan daha hayırlı olduğunu bilip, bu gerçeğe göre hareket etmektir. Fakih olan kim sede bu türden bir vasıf olduğu takdirde; bilgileri doğru olur, üze rinden her türlü riya hali kalkar ve nifak tehlikesinden kurtulur.

İnsanların en faziletlisi o mü'min alimdir ki, kendisine ih tiyaç olduğunda yardım eder. Halk kendisinden kaçtığında ilmiyle yetinerek vakarlı davranır.8

İman çıplaktır; onun örtüsü takva, süsü haya ve meyvesi ilim'dir.9

İnsanlar arasında nübüvvet makamına en yakın kimseler, ilim ve cihad ehli olan kimselerdir. İlim ehli olanlar, halkı peygamberlerin getirdiği ilahî nizama yönelttiler. Cihad ehli
olanlar ise, peygamberlerin getirdiği bu ilahî nizamı kılıçlarıyla korumak için cihad ettiler.10

Bir kabilenin ölümü, bir alimin ölümünden ehvendir.11

İnsanlar, altın ve gümüş gibi farklı değerler taşıyan madenlere benzerler. Dinde derin ilim (fıkıh) sahibi olmak şartıyla; cahiliye döneminde hayırlı olanları, İslam'a girdikten sonra da (insanların) hayırlılarıdır.12

Kıyamet gününde alimlerin mürekkebi, şehidlerin kanıyla tartılır.13

Ümmetime ulaştırmak üzere kırk hadis ezberleyen kimseye kıyamet gününde hem şefaatçı, hem de şahid olurum.14

Allah Teala, dininde bilgi sahibi olan kimseyi korur ve um madığı yerden ona rızık verir.15

Allah Teala Hz. İbrahim'e şöyle vahyetti: Ey İbrahim! Ben alimim ve alîm olan her kulumu severim.16

Âlim kimse, Allah Teala'nın yeryüzündeki emin kuludur.17

Ümmetimden iki sınıf ıslah olursa herkes ıslah olur, onlar fesada düşerlerse onlarla birlikte herkes fesada düşer. Bunlar yöneticiler ile alimlerdir.18

Beni Allah'ın rahmetine yaklaştıracak bir ilim (ve amel) sahibi olmamı temin etmeyen bir günün üzerime doğmasında benim için bir hayır yoktur.19

Âlimin abide üstünlüğü, benim, ashabımın en düşük dere celisine olan üstünlüğüm gibidir.20
Bakınız ki. Hz. Peygamber ilim. mertebesini, nasıl da nübüvvet mertebesine eşit tutmakta ve ilimsiz amelin derecesi ne kadar düşük olmaktadır.

Şayet abid, eda ettiği ibadetin ilminden mahrumsa, onun ibade tinin hiçbir anlamı olmadığı gibi, böyle bir amelin kişiye hiçbir ya rarı da dokunmaz.

Âlim'in abide üstünlüğü, ondördünde bulunan ayın diğer yıldızlara üstünlüğü gibidir.21

Kıyamet gününde üç sınıf insan şefaat edebilecektir: Peygamberler, alimler, şehidler.22

Nübüvvet makamının hemen ardından gelen ve şehidlik mer tebesinden bile üstün olan ilmin mertebesi ne büyük bir nimettir!

Allah Teala'ya din hususunda ilim sahibi olmaktan daha üstün bir şeyle ibadet olunmuş değildir. Şeytan için bir tek fakih(i aldatmak) bin abid(i aldatxnak)tan daha zordur. Herşeyin bir temeli vardır. Bu dinin temeli ise ilimdir.23

Dininizin en hayırlı tarafı en kolay olanıdır. İbadetlerin en hayırlısı ise ilimdir.24

Âlim olan mü'min, abid olan mü'minden yetmiş derece daha faziletlidir.25

Ey ashabım! Sizler fakihleri çok, kurrası (Kur'an hafızları) ve hatipleri az, (ilim) isteyenleri seyrek, fakat (ilim) verenleri çok olan bir zamanda bulunuyorsunuz. Bu zamanda salih amel işlemek, ilim yapmaktan daha hayırlıdır. Fakat insan ların üzerine öyle bir zaman gelecektir ki, fakihleri az, ha tipleri çok, (ilim) verenleri seyrek, (ilim) isteyenleri ise çok olacaktır. İşte böyle bir zamanda ilim (sahibi olmaya çalışmak) her ibadetten daha hayırlıdır.26

Alim ile abid arasında yüz derece fark vardır. Bu dereceler den her biri arasında iyi beslenmiş bir koşu atının hızıyla yetmiş yıllık bir mesafe vardır.27

Hz. Peygamber'e amellerin hangisinin daha üstün ve efdal olduğu sorulduğunda, şöyle cevap verdi: 'Allah'ı bilmek'. Ne tür bir bilgiyi kastettiği sorulduğunda, yine 'Allah'ı bilmek'
diye cevap verdi. Ashab 'Biz amelden soruyoruz, siz ise ilimden haber veriyorsunuz' diye itiraz edince, Hz. Peygamber şöyle cevap verdi: 'Allah'ı bilerek yapılan amel ne kadar az olursa olsun insana fayda verir. Allah'ı bil meksizin yapılan ameller ise, insana bir fayda sağlamaz'.28

Kıyamet gününde Allah Teala bütün kullarını diriltip mahşere getirdikten sonra, alimleri de diriltip getirir ve on lara hitaben şöyle buyurur: 'Ey alimler zümresi! Sizi iyi bildiğim için size ilim sıfatımı emanet ettim. Size ilmimi siz leri azaba uğratmak için vermedim. O halde nimetlere koşun; zira hepinizi affettim'.29

Ashab'ın ve Âlimlerin Sözleri
Hz. Ali, talebesi Kumeyle30 şöyle demiştir: 'Ey Kumeyl! İlim maldan daha hayırlıdır. Çünkü ilim seni, sen ise malı korursun. İlim hakim, mal ise mahkûmdur. İnfak malı azaltır, ilim ise artırır'.

Yine Hz. Ali şöyle buyurmuştur: 'Âlim bir kimse, gündüzleri sürekli oruç tutan, geceleri ise ibadet edip, tüm zamanını cihada sarfeden bir kimseden daha üstündür. Alim bir kimsenin ölü müyle açılmış gediği, yine aynı büyüklükte bir başka alim doldura bilir'.

Hz. Ali bir manzumesinde şöyle demektedir: İnsanlar beden leri itibarıyla birbirlerine eşittir. Babaları Adem, anaları ise Havva'dır. Eğer soylarında soplarmda bir iftihar vesilesi arıyorlarsa, bilsinler ki asılları çamur ve sudan ibarettir. İlim er babı, hidayet arayanlara hidayet vesilesi olur. Her insanın kıymeti bilgisiyle ölçülür. Cahiller ise, ilim erbabının en amansız düşmanlarıdır. İlmi elde etmeye çalış ve ilmin nerelerde kul lanılacağını mutlaka bil! Bütün insanlar ölürler, ancak ilim ehli olanlar yaşarlar'.

Ebu Esved ed-Düelî31 söyle demiştir: 'Dünyada ilimden daha üstün ve daha aziz hiçbir şey yoktur. Çünkü sultanlar halka hük mederlerken, alimler de sultanlara hükmederler'.
İbn Abbas (r.a) şöyle demiştir: 'Hz. Süleyman'a ilim, mal ve saltanat arasında istediğini seçmek hakkı verildiğinde, o bu üç nimet arasından ilmi seçti. Onun için Allah Teala kendisine malı da, saltanatı da verdi'.

İbn Mübarek'e kamil insanların kim oldukları sorulduğu za man, alimler diye cevap vermiş, gerçek sultanların kimler olduk ları sorulduğunda, zahidler demiş ve en aşağılık insanların kim ler oldukları sorulduğunda ise dünyaları için dinlerini satan kim seler cevabını vermiştir. Dikkat edilecek olursa İbn Mübarek, alim ler dışındakileri kamil insan mertebesine koymamaktadır. Çünkü, insanı hayvandan ayıran özellik sadece ilmidir. İnsan, kendisine şeref kazandıran vasfıyla ancak insan sayılabilir.

İnsanın şerefi, kuvvetinden gelmez. Öyle olsaydı develerin daha üstün olması lazım gelirdi; zira develer insandan daha güç lüdürler. Cüssesinin büyüklüğünden de değildir; zira filler insan lardan daha cüsselidir. Şerefi cesur oluşundan da kaynaklanmaz; zira ormanlardaki yırtıcı hayvanlar insandan çok daha cesaretli dirler. Fazla yemek yemesinden de ileri gelmez. Öyle olsaydı öküz lerin daha şerefli olmaları gerekirdi; zira midesi çok büyük olan canlılardan biri de öküzdür. Fazla cinsî münasebette bulun masından da değildir; zira küçücük kuş bile cinsî kudret husu sunda insanoğlundan daha güçlüdür. Kısaca bunların hiçbiri in sana şeref vermez. İnsana şeref veren şey sadece ilimdir!

Bazıları şöyle demişlerdir: 'İlmi elinden kaçıranın ne ka zandığını bir bilseydim ve ilmi elde edenin de ne kaçıracağını bir bilseydim'.

Nitekim Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Kur'an bilgisine sahip olan bir kimse, başkasının maddî servetini daha hayırlı görürse. Allah'ın büyük gördüğünü küçük görmüş olur.

Ebu Muhammed Feth b. Said el-Mevsılî32 şöyle demiştir: 'Hasta yemek, içmek ve tedavi edilmekten menedilirse ölmez mi? Elbette ölür. İşte kalp de aynen bir hasta gibi, üç gün üst üste ilim ve hikmetten mahrum olursa (manen) ölür'.

Feth el-Mevsılî (Allah rahmet eylesin) ne de doğru söylemiştir! Gerçekten de kalbin gıdası ilim ve hikmettir, tıpkı bedenin yaşamasının gıda almasına bağlı olduğu gibi, kalbin yaşaması da ilim ve hikmete bağlıdır. İlimden mahrum bir insanın kalbi hem hastadır, hem de manen ölüdür. Üstelik dünya sevgisi ile mal düşkünlüğü ilimsiz kişiyi öyle bir hale getirir ki, bütün hislerini dumura uğratır! Korku, yaranın acısını geçici bir zaman için nasıl engellerse, o kişi de artık bu büyük felaketi idrak etmekten yoksun kalmış demektir! Böyle insanlar işte bu hale gelir. Fakat ölüm gelip çattığında ve onun dünya yükünü sırtından aldığında, kişi o zaman felakette olduğunu bütün dehşetiyle görür ve fevkal ade müteessir olur. Tıpkı sarhoşken veya korku içindeyken aldığı yaralardan sızı duymayan bir insanın, ayıldıktan veya korkudan kurtulduktan sonra yaralardan duyduğu sızı gibi, onun o anki pişmanlığı da kendisine fayda vermez. Perdeyi kaldıran günün dehşetinden Allah'a sığınırız!
İnsanoğlu uykudadır, öldükten sonra uyanır, daha önce yaptıklarının karşılığını görür ve fakat iş işten geçmiştir artık!

Hasan Basrî33 şöyle demiştir: 'Âlimlerin kaleminden damla yan mürekkep, şehidlerin kanıyla tartılır; ve o kanla tartılan mü rekkep, temiz kandan daha ağır gelir'.

İbn Mes'ud şöyle demiştir: İlim büsbütün çekilmeden ilme sarılın! İlim ancak ilmi yayanların eksilmesiyle ortadan kalkar. Nefsimi kudret elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, Allah yo lunda şehid olarak öldürülen kimseler; alimlerin ahiretteki mer tebelerini gördükleri zaman, hemen Allah'tan kendilerini tekrar diriltip alim yapmasını isterler. Hiç kimse anasından alim olarak doğmaz. İlim ancak çalışıp öğrenmekle elde edilen bir nimettir'.

İbn Abbas şöyle demiştir: 'Bence gecenin bir anında ilim üze rine sohbet etmek, o gecenin tamamını namaz kılmakla geçirmek ten daha faziletlidir'.

Hasan Basrî 'Ey rabbimiz! Bize dünyada da hasene ver, ahi rette de hasene ver! Bizi cehennem azabından koru!' ayetinin tefsi rinde şöyle demektedir: 'Bu ayette geçen dünyadaki hasene, ilim ve ibadet'i içine alır. Ahiretteki hasene ise cennet demektir'.

Hikmet ehlinden bir zata 'Bu dünyada neyi sermaye edinmek daha karlıdır?' diye sorulduğunda, 'Gemi battığı zaman gemiyle birlikte batmayan ve seninle kalan şeyi sermaye edin!' bu yurmuştur. O bu sözleriyle ilmi kasdediyordu. Çünkü ilim insanın zihninde olduğu için oradan kaybolup gitmez, her daim insanla beraberdir. 'Geminin batması' insanın ölümüyle te'vil edildiğine göre, kendisiyle kalacak sermayenin de, ilim olduğu anlaşılır.

Bazı alimler de şöyle demişlerdir: 'Hikmeti kendisine gem edi nen bir kimseyi, halk kendisine rehber edinir. Hikmete vukufiye tiyLe tanınan kimseye ise bütün insanlar tazim ve hürmet ederler'.

İmam Şafiî 'İlmin özelliğinden birisi de, az da olsa ondan payı olanlar sevinirler, olmayanlar ise mahzun kalırlar' demiştir.

Hz. Ömer şöyle demiştir: 'Ey insanlar! İlmi talep edip, öğrenin. Çünkü Allah'ın çok sevdiği bir elbise vardır ve o elbiseyi ilmi ara yan ve aradığını bulan kimselere giydirir. Allah'ın giydirmiş olduğu o elbiseyi giyen kimse, o elbise sırtında iken ne günah işlerse işlesin Allah Teala, sevdiği elbiseyi sırtından almamak için o kimseye üç kere tevbe etmesi için teklifte bulunur. Günah yo lunda ölüme kadar devam etse bile, o elbise sırtmdayken hiçbir zaman günahlardan dönme yolu kapanmış değildir o kimse için...'

Ebu Bekir el-Ahnef b. Kays b. Muaviye 'Âlimlerin hepsi nere deyse padişah olacaklardı. İlimle takviye edilmemiş bütün izzetle rin sonu zilletten başka birşey değildir' demiştir.

Salim b. Ebi Elca'd şöyle anlatır: 'Efendim beni üç yüz dirheme satın aldı ve sonra da azad etti, azad olduktan sonra ne iş ya pacağım diye kendi kendime düşünmeye başladım. Neticede ilimle uğraşmaya karar verdim. Aradan bir sene geçmeden içinde yaşadığım şehrin valisi beni ziyarete geldi ve fakat ben müsait ol madığım için içeri girmesine izin vermedim, o da çekip gitti'.

Zübeyr b. Ebî Bekir şöyle demiştir: Pederim bana Irak'tan mek tup yazıyor ve mektuplarında şöyle diyordu: 'Oğlum ilim öğren! Zira fakir düşersen ilim senin için en kıymetli maldır. Eğer zengin olursan ilim senin için güzellik ve cemaldir'.

Hz. Lokman'm oğluna yaptığı tavsiyelerde de bu gibi nasihatlar vardır. Nitekim oğluna şöyle nasihatta bulunmuştur: 'Ey oğul! Âlimlerle beraber otur. Dizini onların dizlerine bitiştir; zira Allah Teala yeryüzünü rahmetiyle diriltip yeşerttiği gibi, ilim de insanoğlunun kalbini öylece diriltip yeşertir'.

Filozoflardan biri şöyle demiştir: 'Âlim bir kişi öldüğü zaman sudaki balıklardan tutun da, havadaki kuşlara kadar bütün hay vanlar matem tutup ağlarlar'.

Bu sözü destekleyen bir hadisi İbn Neccar Hz. Enes'den rivayet eder: 'Âlimler için, öldükleri günden kıyamet gününe kadar de nizdeki balıklar bile af talebinde bulunurlar'. Gerçekten de ölen alimin sadece yüzü unutulur, fakat kendisi hiçbir saman unutul maz, adı daima anılmaya devam eder.

Zührî şöyle demiştir: İlim erkektir (büyüktür). Onu ancak er kekler (büyükler) sever'.

1) Bazı müfessirler, ayette geçen'kaimen bi'l-kıst'tabirini alimler lafzına atfederek ayete şu şekilde bir mana vermişlerdir:'Âlimler de Allah'tan başka ilah olmadığına adaletle şehadet ettiler'.
2) kur'an'da kırk küsür darb-ı mesel vardır. Bazı selef alimleri Kur'an'ın bu darb-ı mesellerinden birini okuyup anlamadıkları zaman ağlarlar ve 'Eyvah demek ki ben alimlerden değilim' diye üzülürlerdi. (Zebîdî)
3) Buharî ye Müslim, (Muaviye'den); Tirmizî ve İmam Ahmed (İbn Abbas'dan); İbn Mace (Ebu Hüreyre'den)
4) Ebu Davud, Tirmizî, İbn Mace ve İbn Hibban, (Ebu Derda'dan)
5) Irakî, bu hadîsi daha önceki hadîsin bir parçası kabul etmektedir. Aynı hadîs başta yollardan da rivayet edilmiştir.
6) Ebu Nuaym, Hilye; İbn Abdilberr îlim; Abdülganî el-Ezdî MuhaddislerinAdabı, (Enes'den zayıf bir senedle)
7 ) Tirmizî, (Ebu Hüreyre'den) ; hadîsin garib olduğunu söylemiştir.
8) Hakim, Nişabur Tarihi, (Ebu Derda'dan); hadîsin isnadının zayıfolduğunu söylemiştir.
9) Beyhakî, Şuab'il-İman, (Ebu Derda'dan zayıf isnadla)
10) Ebu Nuaym, (İbn Abbas'dan zayıf isnadla); ayrıca Ebu Talib el-Mekkî,kut'ul-kulûb, (Muaz b. Cebel'den)
11) Taberanî ve İbn Abdilberr, (Ebu Derda'dan)
12) Buharî ve Müslim, (Ebu Hüreyre'den)
13) İbn Abdilberr, (Ebu Derda'dan zayıf bir senedle)
14) İbn Abdilberr, İlim, (İbn Ömer'den zayıf bir senedle)
15) Hatib el-Bağdadî, Tarih
16) İbn Abdilberr (Talik yoluyla); Irakî bu hadîsin senedine rastlamadığınısöylemiştir.
17) İbn Abdilberr, (Muaz b. Cebel'den zayıf bir senedle)
18) İbn Abdilberr ile Ebu Nuaym, (İbn Abbas'dan zayıf bir senedle)
19) Taberanî, Evsat; Ebu Nuaym, Hilye, (Said b. Müseyyeb'den ve Hz. Aişe'den zayıf bir senedle)
20) Tirmizî, (Ebu Umame'den) Hadisin hasen ve sahih olduğunu söylemiştir.
21) Ebu Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Hibban
22) İbn Mace, (Hz. Osman'dan zayıf bir senedle)
23) Taberanî, Evsat', Ebu Bekir el- Acurî, Riyaz'ul Müteallimîn; Ebu Nuaym, (Ebu Hüreyre'den zayıf bir senedle)
24) İbn Âbdılberr, (Enes'ten zayıf bir senedle)
25) İbn Adîy, (Ebu Hüreyre'den zayıf bir senedle)
26) Taberanî, (Huzam b. Hakim'den zayıf bir isnadla)
27)İsfehanî, Tergib ve Terhib, (Abdullah b. Amr'dan); Deylemî, Müsned'ul-Firdevs, (Ebu Hüreyre'den)
28) İbn Abdilberr (Enes'den)
29) Taberanî, (Ebu Musa'dan)
30) Kumeyi, Hz. Ali'nin meşhur talebelerinden biridir. Babasının adı Ziyad'dır.
31) Bu zat Hz. Ali'nin talebesidir, Arap gramerinin kurucusu olmakla bili nir. H. 169 yılında vefat etmiştir.
32) Bu zat ünlü zahidlerdendir. Bişr el-Hafî, Sırrî es-Sakatî gibi muta savvıfların döneminde yaşamış vc H. 130 yılında vefat etmiştir,
33) bu zat zeyd b. sabit'in azatlısı hasan b, Yesar'dır, Hz, Ömer'in hilafeti devrinde doğmuş, H. 110 yılında vefat etmiştir.