Gazze ablukası kırılmalı

Sumud Filosu, İsrail’in “savaş” adı altında sürdürdüğü katliam ve soykırıma insanlığın dikkatini çekmek için yola çıktı. İsrail’in ABD’yi arkasına alarak “terörist” dediği Hamas’ı bahane edip aç susuz bıraktığı Gazze halkına destek girişimi. 47 ülkeden sivil toplumun, ablukadaki Gazze’ye yardım koridoru açmak için yelken açtığı silahsız bir vicdan hareketi.

Yüz gemi ile yola çıkılması hedeflenmişti. İsrail sabotajları, fırtınalar ve diğer zorluklar sonucu gemi sayısı yarı yarıya düştü. Gönüllülerin bir kısmı geri dönmek zorunda kaldı. Sumud Filosu’nda her din ve renkten 800 katılımcı hedefe doğru ilerliyor. En büyük katılım 50 gönüllü ile Türkiye’den. Doktoru, kaptanı, sanatçısı, gazetecisi, her meslekten gönüllü var.

Sumud filosu Gazze’ye yardım götürmeyi amaçlıyor. Ancak öncelik, abluka altındaki Gazze’ye denizden kalıcı bir koridor açılması. Ve serbestçe yardım ulaştırılması… Abluka yeni değil, 2007 yılında Hamas’ın kontrolü ele geçirmesinden sonra başladı. İsrail, karada yüksek beton duvarlar, denizde hücumbotlarla yıllardır Gazze’ye giriş çıkışı engelliyor.

***

Gazze’de 1,7 milyon masum insan nefes alamıyor, su ve yemek bulamıyor. Açlıktan ölümler artıyor. Bu devasa Berlin duvarını örenler, bir zamanlar soykırım mağduru olan Yahudi dinine mensup İbrani ırkı. Bebek, çocuk ayırmadan Gazze’de her yaştan insanı katlederek, adeta Hitler holokostunu haklı çıkarmaya çalışıyorlar. Bu katliam ve soykırımın başka bir izahı yok.

İsrail, 7 Ekim tarihini ABD’nin 11 Eylül saldırıları gibi görüp/gösterip her yere saldırıyor. Lübnan’a, Suriye’ye, Yemen’e, İran’a… Gerçekte öyle mi, değil! Çünkü 7 Ekim, köşeye sıkıştırdığınız kedinin sizin üzerinize zıplamasıydı. Dört bir taraftan ablukaya alıp nefes aldırmadığınız bir halktan ne bekliyordunuz? Artık tüm dünya mazlumu açık açık görüyor.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda ABD Başkanı Donald Trump’u dinlerken bir an İsrail Devlet Başkanı’nı mı dinliyorum diye şüpheye düştüm. Trump’a, İsrail’in tezleri o derece empoze edilmiş ki, Gazzelileri bir taraf olarak görmüyor. Hamas’ın rehineleri bırakmamasına takılmış. Halbuki İsrail hapishanelerinde binlerce Filistin genci suçsuz yere esir tutuluyor.

***

Türkiye, Birleşmiş Milletler’de en üst düzeyde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dilinden Hamas’ın kendi vatanını savunduğu tezini seslendirdi. Yıkıntılar arasındaki insanlar… Ellerinde eski püskü tencerelerle bir kap yemek alabilmek için koşturan çocuklar… Erdoğan’ın BM’de gösterdiği fotoğraflar, ‘duramazsın, dinlenemezsin, yorulamazsın, çalışacaksın’ diyordu.

Batılı ülkeler Filistin’i devlet olarak tanımaya başladı. İsrail’in zulmünü duymazdan gelenler, sivil toplumun tekpisi karşısında artık Filistin’in, Gazze’in varlığını kabul aşamasına geldi. İnsanlık durmuyor, Gazze'nin çocukları için yürüyor, konuşuyor, haykırıyor. Bunca katliam ve soykırımı yapanların artık hukuk ve tarih önünde hesap vermesi gerektiğini söylüyor.

Sumud tekneleri Gazzeli mazlumların açlığını, perişanlığını dindirilmek için ilerliyor. Doğu Akdeniz’de icra edilen Türkiye – Mısır Deniz Tatbikatı, iki ülkeyi yaklaştırırken, İtalya ve İspanya ile birlikte Sumud’a koruma sağlıyor. Mazlumların çığlığı zalimlerin sesini mutlaka kısacaktır! Şükürler olsun ki, umut hala diri; adaleti ve vicdanı savunanlar dünden daha güçlü.