Gazze

Gazze’de ateşkesin ardından: Ateş var ama barış yok

Ateşkesin ardından Gazze’de hayat hâlâ enkazın gölgesinde. Kur’an Hafızlık Merkezi Koordinatörü Ummu Sara, “Bu barış değil, sadece geçici bir sessizlik” diyor. Çadırların arasında çocuklara Kur’an öğretmeyi sürdüren Ummu Sara, “Adalet olmadan kalıcı barış olmaz” sözleriyle umutla direnişi birleştiriyor.

Loading...

Gazze’de aylar süren yıkımın ardından ilan edilen ateşkes, halk arasında hem umut hem de kaygı yarattı. Milat Gazetesi olarak, savaş boyunca Gazze’de kalan ve halkın yaşadığı acılara bizzat tanıklık eden Ummu Sara ile konuştuk. Ummu Sara, Kur’an Hafızlık Merkezi Koordinatörü olarak görev yapıyor. Eğitimini tamamladıktan sonra uzun yıllardır Kur’an ve dini ilimler dersleri veriyor. Gazze doğumlu olan Ummu Sara, tüm savaş süresince bölgede kalarak yaşanan insani tabloya yakından şahitlik etti.

“Ateşkes var ama güvenlik yok”

– Ateşkesin günlük yaşamınıza etkisi nasıl oldu? Güvenlik ve temel hizmetler açısından bir değişiklik hissettiniz mi?
Maalesef ateşkes ilan edilmesine rağmen İsrail tarafına karşı hâlâ güven hissedemiyoruz. Her gün yeni evler bombalanıyor, yerleşim alanları hedef alınıyor. Ateşkes anlaşmasına rağmen siviller, çadırlarda asılsız gerekçelerle vuruluyor.

Hizmet açısından da bir değişiklik yok. Enkaz altında hâlâ şehitlerimiz var. Ağır iş makinelerine acil ihtiyaç duyuyoruz. Yollar kapalı, suya ulaşım kısıtlı. Belediyeler kısıtlı imkânlarıyla halkın yardımına koşmaya çalışıyor.

Gıda durumu ise oldukça kötü. Et ve tavuk neredeyse hiç girmiyor; girse de fiyatlar çok yüksek. Sebze ve meyve az miktarda geliyor ve onlar da pahalı. Yumurtaya, balığa ve bazı temel gıdalara hâlâ ulaşamıyoruz.

Ulaşım bir nebze kolaylaşsa da yakıt sıkıntısı ve yüksek fiyatlar nedeniyle çoğu insan yürüyerek hareket ediyor. Ayrıca Refah, Şucaiyye ve Beyt Lahya gibi bölgelere dönmek hâlâ mümkün değil.

“Bu barış değil, sadece geçici bir sessizlik”

– Sizce bu ateşkes kalıcı barışa yönelik bir adım mı, yoksa geçici bir ateşkes mi?
Kesinlikle kalıcı barışa yönelik bir adım değil. Bu sadece geçici bir ateşkes Netanyahu hükümeti barış istemiyor; hâlâ Filistin kanına susamış durumda. Bu da, daha önceki birçok ateşkes gibi, kısa ömürlü bir sessizlikten ibaret.

“Uluslararası toplum sessiz kalmamalı”

– Uluslararası toplumun bu ateşkesin sağlanmasındaki rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Uluslararası toplumun rolü elbette var, ancak yeterli değil. Biz onlardan sadece arabuluculuk değil, gerçek bir baskı bekliyoruz. İsrail’e yaptırım uygulanmalı, sivillere karşı işlediği suçlar nedeniyle yargılanmalıdır.

İsrail silahlandırıldığı sürece yalnızca Filistin değil, tüm Orta Doğu tehlike altındadır. Onların genişleme arzusu ve saldırgan tutumu, bölgesel barışı tehdit ediyor.

“En büyük korkumuz yeniden savaş”

– Ateşkesten sonra sizi en çok endişelendiren ve umutlandıran şeyler neler?
En büyük korkumuz, ateşkesin çökmesi ve savaşın yeniden başlaması. Ayrıca Gazze’nin yeniden imar edilmemesi ve hayatın normale dönememesi endişesi de var.

Umudumuz ise Allah’ın izniyle uluslararası toplumun vicdanının uyanması ve yaşam koşullarımızın iyileşmesi. Hayatın yeniden normale dönmesini diliyoruz.

“Adalet olmadan barış olmaz”

– Yeniden çatışmaların başlamaması için sizce hangi adımlar atılmalı?
Öncelikle Netanyahu ve hükümetindeki savaş suçluları yargılanmalı, İsrail’e uluslararası yaptırımlar uygulanmalıdır. Filistin Devleti resmen tanınmalı ve kendi toprakları üzerinde egemen olmalıdır. Ancak o zaman adalet ve kalıcı barış mümkündür.

“Yardımlar çok sınırlı, kış kapıda”

– Yardımların bölgeye ulaşması konusunda son durum nedir?
Yardım tırları geliyor ama çok az. Bu yardımlar tüm ailelere ulaşmıyor. Bazı aileler gıda kolisi veya temizlik malzemesi aldı ama bu yeterli değil.

Kuşatma hâlâ sürüyor. Kış yaklaşıyor, çadırlarımız yıpranmış durumda. Battaniye, kıyafet, branda ve karavan gibi temel ihtiyaçlara acil şekilde ihtiyaç var.

Ayrıca ilaç ve tıbbi malzeme sıkıntısı çok büyük. Özellikle çocuklar, yaşlılar ve engelliler için yatak, koltuk değneği, tekerlekli sandalye gibi cihazlara acil ihtiyaç duyuluyor.

“Ummu Sara: Çadırların arasında umut yeşeriyor”

Ummu Sara şu anda derme çatma çadırlarda yaşamını sürdürüyor. Ancak o, zorluklara rağmen ümidi diri tutmaya kararlı. Çadırlarının kenarına, ümidi ve hayata tutunma isteğini simgeleyen fesleğen çiçekleri ekmiş. Bu küçük yeşil dokunuş, yaşamın tüm acılarına rağmen umudun kokusunu taşıyor.

Gazze’de umut, toprağın her zerresinde filizleniyor.
İnsanlar, çadırların arasına ektikleri fesleğenlerle yaşamın acı kokusunu umudun kokusuna dönüştürüyor. Ummu Sara, tüm yıkıma rağmen bazı çocuklara Kur’an eğitimi vermeye devam ediyor. Görmüş olduğunuz bu çadırlarda, çocukların cehalet karanlığında kalmamaları için Kur’an derslerini sürdürmekte kararlı.