Geleceğimiz Yanıyor

Türkiye, son günlerde içimizi yakan haberlerle sarsılıyor. Ülkemizin birçok bölgesinde orman yangınları çıktı, yeşil vatan cayır cayır yanıyor. Ne yazık ki Eskişehir’de bu yangınlarla mücadele eden 10 kahraman vatan evladını alevlerin içinde kaybettik. Öncelikle yangında hayatını kaybeden vatan evlatlarına Allahtan Rahmet, yakınlarına sabır, aziz milletimize başsağlığı diliyorum. Onlar birer baba, evlat, kardeş, eş idi… Bir ormanı korumak için hayatlarını feda ettiler. İçimiz parçalandı. Alevlerin ortasında kalan sadece ağaçlar değildi. O ormanların içinde yaşayan binlerce canlı da yaşamını kaybetti. Ne uğruna? Büyük oranda insan hatası, bilinçsizlik, duyarsızlık ve iklim krizine katkı sağlayan ihmaller yüzünden. Ve belki bir sigara izmariti yüzünden… Bu öyle kolay kolay unutulacak bir acı değil...

Yangınlar Kendiliğinden Çıkmaz

İklim değişikliği artık uzaktan bir tehlike değil. Gözümüzün önünde yakıyor, kavuruyor, yok ediyor. Yağmur Yağmıyor… Toprak Kuruyor… Ormanlarımız Yanıyor… Ve insanoğlu hâlâ aynı hoyratlıkla doğaya sırtını dönüyor. Oysa doğaya ihanet eden, eninde sonunda kendi geleceğine ihanet eder.

Yere atılan bir sigara izmariti, cam kırıkları, ormana fırlatılan pet şişeler, dikkatsizce yakılan piknik ateşleri... “Bir kereden bir şey olmaz” diyerek yapılan her ihmal, binlerce ağacı, hayvanı, hatta insanı ölüme sürüklüyor.

Devlet Elinden Geleni Yapıyor, Peki Ya Biz?

Devletimiz tüm imkânlarıyla seferber olmuş durumda. Orman teşkilatı, itfaiyeciler, belediyeler, Türk Silahlı Kuvvetleri, AFAD, AKUT ve daha nice gönüllü sivil toplum kuruluşu bu mücadelede mesai mefhumu gözetmeden var güçleriyle çalışıyorlar.

Arazözler, helikopterler, yangın uçakları görevde. Orman işçileri gece gündüz demeden alevlerle savaşıyor. Her biri ayrı birer kahraman. Ama şu gerçeği görmezden gelemeyiz:
Devlet kadar halk da sorumlu.

Yanan Sadece Orman Değil, Geleceğimiz Yanıyor

Unutmayalım,

Biz artık acı tecrübelerden ders çıkarmayı öğrenmek zorundayız. Yaşanan her felaket, bize bir şey öğretmek için gelir. Ama biz aynı hataları yapmaya devam edersek, bir sonraki fatura daha ağır olur. Aynı acılarla yanmak istemiyorsak, artık tedbiri hayatımızın bir parçası yapmalıyız.
Çünkü unutmamalıyız: İnsanları afetler değil, ihmaller öldürür.


Artık afet önleme kültürünü öğrenmeliyiz; Depreme, sele, yangına, fırtınaya her an hazırlıklı olmalıyız. Binalarımızı depreme karşı güçlendirmeli, trafikte emniyet kemerimizi takmalı, hayatı ciddiye almalıyız. Çünkü önlem almak hayat kurtarır.

Atasözleri Boşuna Söylenmemiş

Bizim kültürümüzde çok anlamlı atasözleri vardır:


Ateş düştüğü yeri yakar.

Bir musibet bin nasihatten evladır.

Tedbir kuldan, takdir Allah’tan.

Evet, sonucu Allah bilir ama tedbiri almak bizim görevimizdir. Yaşanmış felaketlerden ders almazsak, aynı acıları tekrar tekrar yaşarız. Aynı hatalarla aynı ocakları söndürmeye devam ederiz.
Artık yeter demeliyiz.

Afet Yönetimi Tek Çatı Altında Olmalı

Bir diğer önemli konu da afetlerin yönetimi; Tüm afetlerin tek merkezden, güçlü ve hızlı karar alabilen bir anlayışla yürütülmesi gereklidir. Bu nedenle AFAD’ın daha güçlü bir yapıya kavuşturulması için, Cumhurbaşkanlığına bağlı olarak çalışması, koordinasyonu kolaylaştırır, zaman kazandırır ve hayat kurtarır.

Unutmayalım…

Ormanları korumak sadece devletin değil, her bir vatandaşın görevidir. Sıcak günlerde daha dikkatli olmalı, doğayı korumalıyız. Çünkü doğa bize değil, biz doğaya muhtacız. Bugün biz sahip çıkmazsak, yarın çocuklarımıza bırakacak bir orman kalmayacak.