skayadibi@yahoo.com
Bu toplum nice badireler atlattı. Nice sıkıntılar, nice sınavlardan geçti. Ama hiçbir zaman ümitsizliğe kapılmadı. Allah'a güvendi ve başlarına gelen sınavların kendilerine sunulmuş bir fırsat olduğunu bildi. Zaferin çoklukta, kemmiyette değil, keyfiyette gizli olduğunu bildi. Bu yüzden her yenilgide keyfiyyetini sağlamlaştırmak için içe dönerek, muhasebe yaptı. Tevazuyla yoluna devamedip yeniden güçlenerek geldi.
Türkiye ve Türkiye'nin ebediyete perçinlenmiş Müslüman halkını büyük zaferlere kilitleyen çok sayıda düşmanları vardır. Büyük sınavlardan geçiyor olmamız yükümüzün ağır olmasından, ümmetin tek umudu haline gelmemizdendir. Biz seksen milyona değil, sekiz Milyara hitap ediyoruz, unutmayalım!
Gün birlikte, dayanışma içerisinde olma günü. Seçim sonuçlarını sağlıklı okuyabilirsek göreceğiz ki aslında uzun soluklu bir koşuda Allah'ın bize verdiği bir fırsat molasıdır bu. Daha önce bir kısım münafıklar, vatan hainleri nasıl ayıklandı ise, rengi belli olmayan katıksız düşmanlar da ayıklanacak şimdi.
Dost, düşman AK Parti'nin yanlışlarını sayıp dökecekler, şöyle yapsaydı, böyleyapsaydı bunlar başımıza gelmezdi gibi, hipokratça günü kurtarma kolaylığına kaçıp güya bilgiçlik taslayarak egolarını tatmin edecekler.
Kimsenin kınamasına aldırmadan, sükunetle kendimizi muhasebe ederek, varsa yanlışlar düzeltilerek hedeflere kilitlenmeli.
Baş koyduğumuz yoldaki samimiyetimiz de sınava çekiliyor olabilir. Bu yüzden emin adımlarla yola devam edilmelidir.
Allah (cc) müminlere hitaben Ali İmran suresinde söylediği gibi "ökçelerinizin üzerine gerisin geri mi döneceksiniz! İki ökçesi üzerinde geri dönen, Allah'a hiçbir şekilde zarar veremez. Allah, şükredenleri ödüllendirecektir." Ayaklarımızı sabit tutmalı ve ümmet aşkı ile durmadan, birlik ve beraberliğimizi sağlayarak devam etmeliyiz.
Ayrıca koalisyon tuzağına dikkat edilmeli, bizim değerlerimiz ve prensiplerimize aykırı hiçbir şart kabul edilmemeli. Aynı şekilde Allah (cc) bu yola baş koymuş gerçek müminleri de uyarmaktadır: "Ey iman edenler! Eğer küfre sapanlara boyun eğerseniz sizi ökçeleriniz üstüne yüzüstü geri çevirirler de hüsrana uğrayanlar haline gelirsiniz."
Nasreddin Hoca'nın eşeğe biniş modellerini hepimiz çok iyi biliriz... O yüzden her halukarda eleştirileceğimizi de peşinen bilelim. İstişare ile doğru yaptığımıza eminsek Allah'a güvenip kararlı hareket etmeliyiz.
Prensipleri ebediyete perçinlenmiş bir lider zafere değil, sebebe sarılandır. Zafer de hezimet de bir mü'min için ebedi kazançtır.
Bütün dünya halklarının farklı beklentiler içerisinde olduğu bir seçim atlattı Türkiye. Kimisi korku, kimisi de ümitle bekledi durdu.
Uhud Harbini hatırlarsak, zahiren hezimet gibi görünen savaş gerçekte İslam Tarihi boyunca elde edilebilecek en uzun süreli kazanımları getirmiştir. Bunların bazıları özetle şunlar olabilir: Münafıkların gerçek yüzünün ortaya çıkarılması, Yahudileşme temayüllerinden arınılma; genel prensipler konusunda kararlılığın sürdürülmesi; dünyevileşen bir toplumda ciddi dönüşümler gerçekleştirme ve lidere itaatin Allah'a itaat olduğu.
Dolayısı ile üzülmeye ve gevşemeye gerek yok. "Eğer bir yara aldıysanız o kavme de benzeri bir yara değmiştir... (Yine bu) Allah'ın iman edenleri arındırması ve inkar edenleri yok etmesi içindir." (Kur'an: 3/141)
Mefkuremizi netleştirmeli, davamızın parti davası olmadığını, Allah ve Rasulü'nün davası olduğunu kalbimize ve aklımıza perçinlemeliyiz. Davası ümmet olan için yenilmişlik yoktur. Ama davası, parti yada dünya olanlar da kaybetmeye mahkumdur. Hayat, iman ve mücadeleden ibarettir.
Şu anda ülkemizi, milletimizi ve bütün ümmeti ilgilendiren iç ve dış düşmanlarca bir fitne ateşi yakılmış durumda. Bu fitnenin söndürülmesi için her inanmış gerçek mü'minin elinden geleni yapması gerekir. Birlik ve beraberlik içerisinde bu fitne de yok edilecektir.
Umudun tükendi dendiği dönemlerde umut aşılayan namutenahi üstada kulak verelim: "Sen bir devsin, yükü ağırdır devin! Kalk ayağa, dimdik doğrul ve sevin! Mehmed'im, sevinin, başlar yüksekte! Ölsek de sevinin, eve dönsek de! Sanma bu tekerlek kalır tümsekte! Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir! Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!"
Gün ola, Harman ola! Yeni dirilişlere uyanık kalın!