Bugün Kürtlük üzerinden siyaset yapma arzusunda olanların en büyük handikapı Kürt tarihi konusunda yeterli bilgi birikime sahip olmamaları. Bu yüzden yıllarca kullandıkları sol jargona rağmen bir kapitalizmin kalbi Washington State'teler, bir sosyalist artığı Moskova'da. Bir yanda anti-emperyalist söylemler üretirken bir yanda emperyalizmin dibi Siyonistlerle dans etmekten geri durmuyorlar. Gerekçe hazır "heval Kürdistan'ı kurmak için bu şart!"
Bizim Elazığlı avukat, feleğin çemberinden geçmiş New Yorklu George'u uyutacak! Böyle söylüyor...
New Yorklu George'un Elazığlı Selahattin ile iş tutmasından ne hallere düştüğünü az çok anlıyoruz da, Elazığlı Selahattin'in herkesi uyutup masadan sol soslu bir Kürdistan ile kalkma hayali nasıl bir duygu dünyasının yansıması, hala anlayamadım!
Prof Dr. Mikail Bayram Siyonistlerin Kürtlere yönelik 2400 yıllık kuyruk acısı olduğunu söyler. Kürtler'in bugün çektiği acıların Siyonistler ve birlikte hareket ettikleri güçlerin planı olduğunu belirten Mikail Bayram'a göre Siyonistlerin en büyük isteği Kürtleri Mezopotamya'dan silmek. Çünkü büyük İbrani imparatorluğuna son verenler Kürtler olduğu gibi Haçlı seferlerini durduran da Kürtler oldu.
Bu adamlar bizi sevmiyor, bu bir gerçek. (Bu adamlar derken İngilizlerden, Almanlardan ya da batı dünyasından bahsetmiyorum. Batı dünyası diye bir şey yok. Bahsettiğim Gladyo) Bizleri elde edip zamanı gelince kullanmak istedikleri kart olarak tuttukları de ikinci hakikat. Maalesef kart olarak kullanılmaktan memnun bir Kürt grubu buldukları da herkesin malumu. Bunlar gerçekten Kürt mü ya da bazılarının iddia ettiği gibi Kürt kimliği altında hareket eden Siyonistler mi belirsiz, fakat varlar ve psikolojik üstünlüğü ele geçirmiş bulunmaktalar. Kürdistan'ı Kürtsüzleştirmek ve Siyonistlerin "Promised Land" saçmalığını hazırlamakta son sürat ilerledikleri komplo teorisi olmaktan çoktan çıkmış bulunmakta. Bugüne kadar Türklerle yaptıklarını AK Parti Hükümetinden umudlarını kestiklerinden beri Kürtlerle yapmaya çalışıyorlar. Ne kadar Türkler, ne kadar Kürtler, bilmiyoruz. Bildiğimiz bir şey var, o da Türkiye ve Kürdistan, Türklerin ve Kürtlerin ayağının altından kaymakta. Tabii ki gerçek Türkler ve gerçek Kürtler akıllarını başlarına alıp bu oyunu bozmazsa... 1514 Çaldıran, ondan önce 1071 Malazgirt, Türk ve Kürt ittifakının vesikası. İki olay da tesadüfü değildi. Türkler ve Kürtler bu coğrafyada birlikte hareket etmedikçe var olamayacaklarının farkındaydılar.
Yazının başındaki soruya geriye dönelim, Gladyo, Türkleri mi tercih eder, yoksa Kürtleri mi?
Bu sorunun cevabını bilmemek için aptal olmak gerekir. Türkiye Cumhuriyetini kuranlar, daha doğru ifadesiyle kurulmasına izin verenler siyasetten iş dünyasına, bürokrasiden sanata, spora her noktasına Türk olmayan Türkçüleri yerleştirdi. Türkiye devleti NATO üyesidir. Gladyonun dizayn ettiği tüm uluslararası anlaşmaların altına imzasını atmıştır. Devlet olarak Kürtleri ezmişse Gladyo'nun isteği doğrultusunda ezmiştir. Türk halkının Kürtleri ezecek ne gücü var, ne de isteği. Bin yıllık ortağını yok edip ayağına neden sıksın ki?
Elbette ki Gladyo, bugüne kadar iş yaptığı Türkleri tercih edecektir. Moskova nasıl ki enerji kaynaklarına ulaştığı anda Mahabad Kürt Cumhuriyetini ve Azerbeycan'ı kaderiyle başbaşa bıraktıysa, seni de anında satar. Dönüş hızına inanamazsın... Oportinist Putin, Determinist Stalin'den daha dirayetli olacak değil herhalde. Yeter ki Türkiye, Rusya'nın istediği şeyin ucunu göstersin.
*******
Uzayan Ak Parti hükümeti ile birlikte kıymete binen biz Kürtler
Bugünlerde Gladyo'nun nezdinde kıymete binen bir Kürt olgusu var. Fakat Kürtler için çizilen çerçevenin içine ben giremiyorum. Kıymetli Kürt, Türk/Kürt ittifakı projesine karşı savaşan, yakıp yıkan, bombalayan Kürt. Bu çerçevenin içine Kürtler arasında efsane olan Barzani de giremiyor. Çünkü o da tarafını Türk/Kürt ittifakından yana belirledi. Gladyo bu çerçeveyi o kadar göz göre göre yaptı ki "Hard core Kemalist" Anadolu Partisi genel başkanı Emine Ülker Tarhan bile "AKP'den kurtuluş yolu olarak ilahlar HDP'yi işaret etmişti" dedi.
2002 yılında başlayan süreçte madem Türkiye halkı tercihini AK Parti'den yana yaptı ve hala aynı yönde taraf belirliyor; Gladyonun da çekmecesindeki Kürt kartını "intense" bir şekilde kullanma hakkı doğmuş oldu. "İç savaş çıkartır, sana yönettirmem" demek bu. Yeni Türkiye'ye rest çekmek bu. Kürtlük üzerinden siyaset yapanlar, bunun Kürtler için tarihi bir fırsat olduğunu düşünüyorlar. Uluslararası güçler Tayyip Erdoğan'dan ümitlerini kestikce, Kürtlere destek verecekler ve Kürdistan kurulacak! Mantık bu. Emin olun ki tam da bu. Başka hiç bir sofistike düşünce sahibi değiller. Fakat gözden kaçırdıkları önemli bir husus var; ya Mahabad Kürt cumhuriyeti örneğinde olduğu gibi Türkiye, nasıl ki İran İngiltere'ye ve SSCB'ye başbakanını gönderip "ne istiyorsanız buyrun alın, yeter ki Kürtleri bizden ayırmayın" derse ne olacak?
Şimdi asıl soruya gelelim "AK Parti hükümeti Gladyo ile anlaştı mı?"
Son emaraler, bende Tayyib Erdoğan'ın Gladyo ile anlaştığı izlemini bıraktı. Moskova'ya bir elçi gönderip enerji hattını hediye etmeleri de çok da zor değil. Zaten "2002 Türkiyesine kadar" olan biten bundan ibaretti.
Tayyip Erdoğan, Gladyo ile anlaşmışsa, ya da Gladyo, Kürt kartını son derece etkili kullanmış ve kendisiyle anlaşmaya zorlamışsa bunun için onu kim suçlayabilir? Hele Kürtlük üzerinden siyaset yaptığını iddia edenler bütün bu uzlaşmaz, düşmanca tavırlarından sonra böyle bir suçlamanın sahibi olma hakkını kendilerinde görebilir mi?
Tayyip Erdoğan'la, Türklerin ve Kürtlerin bir çıkış yolu vardı, o da yarım kaldı.
Olsun yarım hiç yoktan iyidir...
Elbette yarımı tamamlayacak birileri çıkar bir gün.
************
Söylenmese eksik kalırdı.
"Gotineka ku aştîyê bîne, ji hezar gotine vala hêjatir e"
"Barışı getirecek bir söz, bin tane boş sözden daha değerlidir." –Buda-