Dolar (USD)
32.42
Euro (EUR)
34.29
Gram Altın
2492.64
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Döner satışına sertifika geliyor

Yediğiniz dönerler ne kadar sağlıklı biliyor musunuz? Bilmiyorsunuz… Ben de bilmiyorum. Peki bunu öğrenmenin yolu var mı? Var… Bundan böyle, barkodlu salonlardan döner yerseniz sağlıklı olduğuna emin olabilirsiniz.
 Döner satışına  sertifika geliyor
07 Mart 2020 17:41:00
Yediğiniz dönerler ne kadar sağlıklı biliyor musunuz? Bilmiyorsunuz… Ben de bilmiyorum. Peki bunu öğrenmenin yolu var mı? Var… Bundan böyle, barkodlu salonlardan döner yerseniz sağlıklı olduğuna emin olabilirsiniz.

Uluslararası Döner Federasyonu bünyesinde çıkarılan DÖNER HABER Dergisi, 2020 Şubat ayında ilk sayısını çıkardı. İrfan Söyler’in Sahibi ve Genel Yayın Sorumlusu olduğu dergide, döner konusunda merak ettiğiniz bir çok soruya cevap bulabilirsiniz.

UDOFED’in geçtiğimiz pazartesi günü bir basın toplantısı vardı… Bizzat takip ettim. Meğer döner konusunda ne çok bilmediğim şeyler varmış… Haliyle biz işin sadece yeme noktasından hareket ettiğimiz için, üretim ve tüketim aşamasında neler olduğunu bilmiyoruz.

Genel Başkan Mehmet Mercan, o toplantıda önemli bir noktaya parmak bastı: “Döner üretiminin çiftlikten çatala kadar denetimli olduğunun tüketici tarafından bilinmesi için sertifikasyon uygulaması getiriyoruz. 2020 içerisinde uygulamayı hayata geçireceğiz." –

Buna göre federasyon tarafından restoranlara verilecek Karekod sayesinde kesilen hayvanın sağlıklı olması, etlerin soğuk zincirde saklanması, hijyen, hile, tağşiş, taklit ve katkı gibi konularda güvence verilmiş olacak. Sistem ilk olarak UDOFED üyesi döner üreticilerinin sayısı 2 bini bulan restoranlarında uygulanacak.

Bu barkodu gördüğünüz dönerciden rahatlıkla tüketim yapabilirsiniz.

Mercan’ın verdiği bilgilere göre verilecek sertifika sayesinde, tüketilen dönerin elde edildiği hayvanın kulak küpe numarasından tutun da tabağa gelene kadar geçirdiği tüm süreçlerin denetimli olması sağlanacak. Tüketici, UDOFED tarafından üye dönercilere verilen karekodu cep telefonlarından okutarak yediği dönerin hangi süreçlerden geçtiğini görebilecek.

Döner Festivali yapılacak

Federasyon ayrıca bu yıl ilkini düzenleyeceği Döner ve Sokak Lezzetleri Festivali’nin müjdesini verdi. Festivalde İstanbul'un dönere doyacağını dile getiren UDOFED Genel Başkanı Mehmet Mercan, ayrıca yılın üçüncü çeyreğinde 9. Dünya Döner Zirvesi etkinliğini de hayata geçireceklerini bildirdi.

İlk dönerin mucidi

UDOFED bünyesinde ayrıca Döner Haber Gazetesi de ilk sayısını çıkardı… Gazetede ilk dönerin çıkışı anlatılıyor… Çoğu kimse ilk dönerin Bursa’dan çıktığını biliyor ama Döner Haber, bu bilginin tam doğru olmadığını, ilk dönerin Bursa ile birlikte Kastamonu’da Hamdi Usta tarafından yapıldığını ve hatta Hamdi Usta’nın evlatlarının halen döner işine devam ettiklerini belirtiyor. Bursa ise döner işini Kebapçı İskender’in 19. Yüzyıl başlarında başlattığı yazıyor.

Kediname’nin kedileri

Gazeteci ve yazar, dostum Mehmet Nuri Yardım’ın son kitabı KEDİNAME, Akıl Fikir Yayınları’ndan kitapçılardaki raflarda yerini aldı. Kitapta, Kedi ile ilgili o kadar güzel anekdotlar var ki şaşmamak elde değil…

KEDİ, hayvanlar içinde en müstesna yaratıklardan biridir… Peygamberimizin Kedi’ye karşı olan sevgisini bilmeyen yok… Ebu Hureyre’ye (r.a.) kedi babası anlamında isim veren de Peygamberimizdir…

Bu girizgâhtan sonra gelelim dostum Mehmet Nuri Yardım’ın yeni kitabı KEDİNAME’ye… Akın fikir yayınlarından çıkan 220 sayfalık kitapta, bir ev kedisinin tüm hallerini, en yalın biçimde anlatan Yardım, kedisi Lokum’un yanı sıra diğer ünlü kedilerin de serencamını aktarıyor.

Dinimizde şefkat ve merhametin sadece insanlara dönük olmadığını, hayvanlara da sirayet ettirilmesi gerektiğini belirten yazar, başta kedi olmak üzere sokak hayvanlarına sahip çıkmanın erdemine vurgu yapıyor.

Yardım, kitabında Beyazıt Kütüphanesi’nin allâme müdürü İsmail Saib Sencer’in kedi sevgisinden bahsederek giriş yaparken, Sencer’in o kütüphane onlarca kediye baktığını belirtmeden geçmiyor.

Kitabı okuyunca, meğer kediler hakkında ne çok az şey biliyor muşum demeden edemedim doğrusu… Peygamberimizin kedisi Müezza meselâ… Kaç kişi biliyor Müezza’yı… O mübarek kedi ki, peygamberimizi sokmak isteyen bir yılanı paramparça etmiş, peygamberimiz onun da sırtını sıvazlamıştır…

Dinimize göre kediler pis değildir… Kedinin su içtiği kabtan abdest alınabilir… Mezhep imamlarımızın hükmü bu yöndedir.

Tarihimizin ünlü simalarından bir çoğunun da kedi sevenlerden olduğunu öğreniyoruz bu kitapta… Hatta Hirrename yazanlar bile var… Başta Ebu Hureyre’yi (Asıl adı Abdurrahman ben Sahr) belirtmeden geçmeyelim. Ahmed er-Rifai, Mevlâna, Şeyh Ebül Vefa, Abdülhamid, Necep Fazıl Kısakürek, Bediüzzaman Said-i Nursi, Ahmet Vefik Paşa, Ahmet Haşim, Mehmet Şevket Eygi, Asaf Halet Çelebi, Nurullah Ataç, Halit Ziya Uşaklıgil, Cahit Sıtkı Tarancı, Ümit Meriç, Halit Refiğ, Peyami Safa, Haldun Taner, Münevver Ayaşlı ve daha onlarca mütefekkir…

Bizden de bahsetmiş

Dostumuz Mehmet Nuri Yardım, kitabında, kedisever gazeteciler arasında, beni ve mesai arkadaşım Cahit Hınıslıoğlu’ndan da bahsetmiş. Bizim gazetemiz Milat’ta kedilere olan düşkünlüğümüze değinmiş… Buradan ayrıca teşekkür etmek istiyorum tabii ki…

Boğaz’dan geçen kedi

Yardım kitabında Kedi’ye dair yazılar kaleme alan yerli ve yabancı ünlülerin makalelerinden küçük alıntılar da yapmış… Bu alıntılardan birinde, Boğaz’ın karşı yakasına bırakıldığı halde aylar sonra Boğaz’ı geçip eski evine gelen bir kediden söz ediliyor… El hak doğrudur…

Hülasa, eğer bir kedisever iseniz KEDİNAME’yi mutlaka okumalısınız…

Yunan Mezalimi hiç bitmedi ki!

YUNANİSTAN’ın, Suriyeli sığınmacılara karşı yaptığı zulümleri görünce, yıllar evvel okuduğum iki kitabı yeniden hatırladım ve bir kez daha okumak gerektiğine karar verdim. Zira Yunanlıların mezalimleri tarih boyunca hiç bitmedi, bitmez de… O yüzden, Yunanistan Mezalimi ile ilgili kitapları tekrar tekrar okumakta fayda var.

Türk' ün Siyah Kitabı (Yunan Mezalimi) adıyla ilk defa 1966 yılında yayınlanan Kadir Mısıroğlu’nun eseri, muhtevasındaki acı gerçeklerle, müthiş bir heyecan ve alaka uyandırır. Çünkü, yıllardan beri unutulmuş ve üzerine çok defa resmi ellerce sünger çekilmiş bulunan bu Yunan mezalimini Zekeriya Türkmen’in kitabından da okumanızı öneririm.

Bu kitaplarda Lozan'da kaybettiklerimizi, Balkanlarda işlenen cinayetleri, Anadolu'da Yunanlıların yaptığı vahşetengiz mezalimi, Patrikhane ve yerli işbirlikçilerinin ihanetlerini ve bunların neticesinde şehit edilen Müslüman Türk’ün çektiği çileleri gözyaşları arasında okuyacaksınız… Bu iki kitabı okumanın şu aralar tam zamanı.