Dolar (USD)
32.54
Euro (EUR)
34.88
Gram Altın
2439.86
BIST 100
9716.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Bahçeli'den sağduyu çağrısı

Bahçeli, Taksim Gezi Parkı'na sahip çıkan vatandaşlarla bölücü militanlarının aynı kefeye konamayacağını belirterek, 'Herkesi olgunluğa ve sağduyuya davet ediyorum' dedi.
Bahçeli'den sağduyu çağrısı
04 Haziran 2013 14:43:00
Bahçeli, Taksim Gezi Parkı'na sahip çıkan vatandaşlarla bölücü militanlarının aynı kefeye konamayacağını belirterek, 'Herkesi olgunluğa ve sağduyuya davet ediyorum' dedi.

Partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Taksim Gezi Parkı'na sahip çıkan vatandaşlarla bölücü militanlarının aynı kefeye konamayacağını belirterek, "PKK sempatizanlarının, marjinal sol örgütlerin, kalabalıkları kendi menfaatlerine çevirmek için olağanüstü gayret gösterdikleri aşikardır. Çevreyi yakıp yıkanları, etrafa zehir saçanları ve her neviden şiddet taraflarını buradan kınıyor, herkesi olgunluğa ve sağduyuya davet ediyorum" dedi.

Bahçeli, partisinin hiçbir mensubunun olayların içinde yer almayacağını ifade ederek, "Bunun aksine hareket eden kim olursa olsun, aramızda ve yanımızda bulunamayacaktır. Bizim için AKP'nin devrileceği, görevden alınacağı tek yer, sandıktır. Bunu yapacak olan Türk milletinin kutlu iradesidir. Sokakların sisinden ve kontrolsüzlüğünden sonuç çıkmaz. Çıksa da kimsenin hayrına olmaz ve yanına kar kalmaz, kalmayacaktır. Biz bu nedenle gözümüzü sokaklara değil siyasetin er meydanına çevirdik" diye konuştu.

Sayın Cumhurbaşkanımız Türkiye'yi huzura kavuşturmalı

Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısının ardından gazetecilerin, "Eylemlerle ilgili olarak Cumhurbaşkanı'ndan randevu istemeyi düşünüyor musunuz?" sorusuna şu cevabı verdi:

"Sayın Cumhurbaşkanımızdan herhangi bir görüşme talebimiz söz konusu olmamıştır. Kendisinin de bu manada bir daveti söz konusu değildir. Sayın Cumhurbaşkanımızın her gün öğleden sonra başlayıp, akşam saat 21.00'de Türkiye'nin her tarafında huzuru istikrarı ve kardeşliği tehdit eden gelişmeler karşısında vakit kaybedip görüşme yerine, sahiplenip hizmet etmesinde yarar vardır. Türkiye'yi huzura kavuşturmalıdır, birinci görevi budur."

"Orantısız saldırıları telin ediyoruz"

Devlet Bahçeli, Gezi Parkı'na polisin göstericilere tutumunu da eleştirerek, "Siyasi irade polisi göstericilerin üzerine salmıştır. Orantısız saldırıları ve yürekleri burkan şiddet tablosunu onaylamadığımız gibi telin ettiğimizi de buradan ifade etmek istiyorum. Ve mutlaka polise gazlı, plastik mermili ve tazyikli suyla saldırı emri verenler hakkında gerekli tüm hukuki işlemlerin yapılmasını ve bunun da geciktirilmemesini bekliyorum" diye konuştu.

Sağduyuya davet

Bahçeli, çevreyi yakıp yıkanları, etrafa zehir saçanları ve her neviden şiddet taraflarını kınayarak, herkesi olgunluğa ve sağduyuya davet etti. Bahçeli, olaylara ilişkin şu soruları yöneltti:

"Muhalefet potansiyelini Türkiye'yi anarşiye ve asayişsizliğe sokmak için kışkırtanların arkasında kimler vardır? Taksim kalkışmasını ve alaborasını gerçekte hangi mahfiller teorilendirmiş ve kimlere ihale etmiştir? Buradan Başbakan ve hükümetiyle neyin pazarlığı yapılmaktadır? Türkiye nereye götürülmek istenmektedir?Bölücü mihrakların da sahneye çıktığı olaylarla nereye varılmak istenmektedir?"

Bahçeli, MHP'nin bölücü ve yıkıcı oluşumlarla yan yana getirilmesini ve isminin birlikte anılmasını "alçaklık" ve "müfterilik" olarak niteledi.

"Tencere dibin kara..."

Taksim Gezi Parkı'ndaki gelişmelerin yılların birikmiş tepkisi şeklinde bir boyutu da bulunduğunu öne süren Bahçeli, Başbakan Erdoğan'ın "iki ayyaş", "içen herkes alkoliktir" gibi sözlerini eleştirdi.

Başbakan Erdoğan'ın, "tencere-tava hep aynı hava" sözlerinin 10,5 yıldır büyük baskı ve kuşatma altında kalanlarla alay etmekten başka bir anlama gelmediğini savunan Bahçeli, "Biz de Başbakan'a diyoruz ki, (tencere dibin kara, seninki herkesten kara.)" diye konuştu.

Bahçeli, şunları söyledi:

"Bu aşamada son olarak diyeceğim şudur: Sayın Başbakan Türkiye'ye hemen dönmelisin, görevinin başına geçmelisin ve Taksim gerilimini azaltmak için tüm çaba ve gayreti sarfetmelisin. İmralı canisine gösterdiğin ilgi ve yakınlığın, PKK'ya sevgi ve şefkatinin hiç olmazsa birazını sana ve politikalarına karşı çıkanlara göstermekten sakınmamalısın. Çünkü son olaylar Türkiye'nin bekasını, toplumsal dengesini sallamış ve ihmale gelmeyecek kadar da derinlik kazanmıştır."

Köprü ismine ilişkin tartışmalar

Bahçeli, İstanbul'un fethinin 560. yıldönümünde, üçüncü köprünün temelinin atıldığını anımsatan Bahçeli, Cumhurbaşkanı Gül'ün temel atma töreninde yaptığı konuşmada, köprüye "Yavuz Sultan Selim" isminin verildiğini açıklamasının özellikle Alevi vatandaşlar tarafından tepkiyle karşılandığını söyledi.

Üçüncü köprünün daha başlangıçta görüş ayrılıklarına maruz kalmasının önemli bir sorun olduğunu ifade eden Bahçeli, şunları kaydetti:

"İki kıtayı birleştirecek köprünün diyalog zeminini dinamitlemesi oldukça da düşündürücüdür. AKP hükümetinin büyük hünkarımız Yavuz'un ismini tercih ederek köprüye vermesi bize göre maksatlı bir adımdır. Daha önce de söylediğimiz gibi, birinci köprüye Cumhuriyet'i, ikinci köprüye Osmanlı'yı sembolize eden isimler verilmişken, üçüncü köprüye de Selçuklu İmparatorluğu'nun hatırasını yaşatmak için Sultan Alparslan isminin verilmesi doğru olacaktır. Başbakan ve hükümeti yine kimseyi dinlememiş, yine kimsenin fikrini almamış ve merhum hünkarımızın ismini köprüye vererek geçmişin hala çözülemeyen uzlaşmazlıklarını diriltmiştir"

Anadolu'daki Müslüman Türklerin Alevi-Sünni olarak ikiye ayrılmasının Osmanlı-Safevi mücadelesinin bir neticesi olduğunu belirten Bahçeli, her tarihi hadiseyi döneminin şartlarında ele almak gerektiğine dikkati çekti.

Beş asır evvel yaşananları bugüne taşıyarak tarihten husumet çıkarmanın doğru ve adil olmadığını vurgulayan Bahçeli, şunları söyledi:

"Bizim için Yavuz Sultan Selim Han çıktığı Mısır seferinden kutsal emanetlerle dönen, Sina Çölü'nü dua ve cesaretle geçen, İmparatorluğun büyümesinde eşsiz katkıları olan büyük bir değerimizdir. Ve samimiyetle söylemek isterim ki Şah İsmail de en az Yavuz Sultan Selim kadar bizim için saygıdeğer ve yeri dolmayacak bir hünkarımızdır. Beş yüzyıl önce Çaldıran'da dökülen kan, ne kadar üzülsek de Türk'ün, Türkmen'in kanıdır. Biz ne Yavuz'dan ne de İsmail'den vazgeçeriz. Yavuz ne kadar Türk ise İsmail'in de o kadar Türk olduğunu benimser ve kabulleniriz. Yüzyıllarca Anadolu'daki bitmek bilmeyen dedikodunun, suçlamanın ve ithamın kimseye fayda getirmeyeceğini de bilir ve inanırız. Bu sebeple geçmişin acılarını deşmek ve bugüne taşımak yerine, tüm yaşananlardan ibret alınmalı, yeni bir dargınlığa, burukluğa ve sonuçsuz küslüğe geçit verilmemelidir. Alevi İslam inancına mensup muhterem kardeşlerim AKP'nin tuzağına düşmemeli, planlanan bölgesel ve yerel ölçekli mezhep karşıtlığı kampanyasına kapılmamalıdır. Ve Şah İsmail'in hakkını teslim ettikleri kadar Yavuz Sultan Selim'e de gönülden bağlanacak olgunluğu göstereceklerine içtenlikle inanıyorum."