Dolar (USD)
32.50
Euro (EUR)
34.95
Gram Altın
2430.05
BIST 100
9799.06
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

İNSANLIĞIN AKLINI VE KALBİNİ AYDINLATAN BİLGE: Mevlana Celaleddin-i R\u00fbm\u00ee

Süleyman Doğan(Yıldız Teknik Üniversitesi, İnsan ve Toplum Bilimleri Bölümü)[email protected]
İNSANLIĞIN AKLINI VE KALBİNİ AYDINLATAN BİLGE: Mevlana Celaleddin-i R\u00fbm\u00ee
15 Kasım 2013 01:00:00
Süleyman Doğan(Yıldız Teknik Üniversitesi, İnsan ve Toplum Bilimleri Bölümü)[email protected]

13.yüzyılın İslam bilgesi Hz. Mevlana, ölümsüz eseri Mesnevi ile asırlardan beri insanlığın aklını ve kalbini aydınlatıyor. Onun bilgi ve hikmetle yoğrulmuş ışığı, sayısız yazar ve ozana ilham kaynağı olmaya devam ediyor. 'Mesnevi'den Pedagojik Telkinler' isimli bu eserin kaleme alınmasındaki gaye; kişinin bu irfan hazinesinden gereği gibi zevk alması, ruhen aydınlanması, manen huzura kavuşmasıdır.

Kimse darılmasın ama bu yazımda Selis Kitaplar arasından çıkan 'Mesnevi'den Pedagojik Telkinler' isimli kitabımdan söz edeceğim. Mevlana dünya üzerinde irçok insan tarafından gerek eserleri gerekse sema gösterileri ile tanınmakta ve uluslararası kültüre mal olmuş ilkeleri ile anılmaktadır. Mevlana'yı ve Mesnevi'yi anlamak, Mevlana'nın eserlerinde kullanılan terimlerin ruhunun anlaşılmasıyla mümkündür. Mevlana'nın sözleri bir tasavvuf ruhu ve geleneği içinde anlaşılabilir. Mesnevi'de mükemmel bir anlatım, kıvrak bir zeka, sağlam bir inanç, sıcak bir sevgi vardır. Uzun yüzyıllar çeşitli kurumlarda binlerce kişiye sevgi yolunu, inanç yolunu, doğru yolu göstermiştir. Günümüzde çeşitli dünya dillerine çevrilen, çeşitli eserlerin yazılmasına vesile olan bu eserin birçok Türkçe çevirileri de bulunmaktadır.

Aşk tufanı eseri

Mesnevi denen birlik ve aşk tufanı eseri ile beşeriyetin karşısına kah realist bir sanatkar, kah tefekkürü ve imanıyla göz kamaştıran bir hakim, kah hikmet ve rahmet olarak çıkan Mevlana'yı bizzat kendisinden öğrenmek, başkasından dinlemekten elbette yeğdir. Zira Mevlana Celaleddu00een Ru00fbmu00ee'nin Mesnevi'si taşıdığı bir takım özellikleriyle kendisi ile insanlar arasında kurulması lazım gelen köprünün ta kendisidir. Hele dünyanın tehlikeli bir hızla mekanikleştiği bu asırda, u00c2demoğlunun tasavvuf ve Mesnevi kültürüne ihtiyacı, şüphesiz her zamankinden daha fazladır. Zira bugün azgın tabiat kuvvetlerini kontrolü altına almış ve hizmetine koşmuş olan insanoğlu, bir yandan da esir ettiği bu zorlu kuvvetler tarafından esir alınmış durumdadır. Öyle ki, teknik araştırma ve buluşlarının gururu ve büyüklük hislerinin gafleti, maddesi ile manası arasındaki kapıyı tamamen kapatmış ve onu dış tabiatının zindanına hapsetmiştir.

Evrensel bir şahsiyet

Mevlana, eğitimi bir ihtiyaç olarak gören ve eğitimin gücüne inanan biri olarak, eğitimcide bulunması gereken özellikler ve öğretim yöntemleri ile ilgili olarak ortaya koyduğu sürekli uygulama alanı bulabilecek görüşleri ile evrensel bir şahsiyet olma özelliği taşımaktadır. Mevlana modern eğitimde yer alan, 'çocuğun benliğini öne çıkarma' düşüncesine ters düşmemektedir. Mevlana modern görüşten biraz daha ileri giderek, çocuğun gerçek benliğini yakalayıp öne çıkmasını istemektedir. Bu benlik, eğitim sayesinde kendini bulacak, eğitimin hür havasında, çocuğun bağımsızlık dünyasında kendini öne sürecektir. Modern psikolojide 'iç gözlem' metodu olarak adlandırılan bu metot Mevlana'da, kendini gözleme, kendini anlama ve kendini tanıma olarak yer alır. Kendine yönelme, nefisle mücadeleyi devreye sokma demektir. Kendi kendini terbiye etmenin en güzel ve geçerli yolu bireyin kendi nefsiyle mücadele etmesi anlamına gelmektedir. Kendi kendini eğitmenin bir yolu da kendi kusurlarını tespit etmektir.

İletişim, hoşgörü ve diyalog

Mevlana'nın eserlerinden anlaşılıyor ki kendisi iyi bir pedagog, Mesnevi adlı şaheseri de bir pedagoji kitabıdır adeta. Mevlana, eğitimin insanın yaratılış gerçeği üzerine kurulmasını, kişilerin tabiatlarındaki sanat ve hünerleri geliştirmesini ve onların olgun gönüllerinin hizmetine sunulmasını istemektedir. Mevlana iyi bir cemiyet adamı olması münasebetiyle iletişim, hoşgörü ve diyaloga büyük önem vermektedir.

Mevlana yaşadığı dönemin iyi bir eğitimcisidir. Medresede, camide, sohbet meclislerinde hem öğretim faaliyetlerinde bulunmuş hem de manevu00ee eğiticilik vazifesini yürütmüştür. Bütün yaşamı eğitim ve eğitsel etkinliklerle geçen Mevlana, bütün eserlerini de bu amaçla yani insanların eğitimine duyduğu ihtiyaç sebebiyle yazmış veya yazdırmıştır. Mesnevi'nin yazılış aşamasında da bu amaç açıkça görülmektedir. Özellikle öğretmen ve öğrencilerin istifade etmesi için yazılmıştır. Bu yönüyle de Mesnevi didaktik bir eserdir.

Bu kitap iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, 'Mesnevi ve Pedagoji' başlığı altında Mesnevi'deki hikayelerin eğitim metodu açısından tahlili ve Mevlana'nın eğitim yöntemi örneklerle açıklanmıştır. 'Mesnevi Telkin' başlığını taşıyan ikinci bölümde ise, önce hikayeye yer verilmiş, ardından da hikayeye dair özgün düşünce, yorum ve fikirler ortaya konulmuştur.

*** SÖZÜN ÖZÜ

'Cahil kimsenin yanında kitap gibi sessiz ol.'

(Hz. Mevlana)

///

MESNEVİ'DEN

Avcının hilesi

Bir avcı kuşları kolayca yakalayabilmek için kendini ağaç dalları, otlar ve yapraklarla gizleyip çayırlığa oturdu. Önüne bir tuzak kurup, bir avuç buğday attı.

Hiç hareket etmeden beklemeye başladı. Bu sırada karnı iyice acıkmış bir kuş gelip, yakınına kondu. Onu böyle sessiz sedasız oturur görünce:

Sen ne yapıyorsun burada? diye sordu.

Avcı:

-Dünyadan elini eteğini çekmiş bir zahidim ben! diye cevap verdi. Hiç kimsenin işine karışmıyor, burada kendi halimde yaşıyorum...

Kuş:

- O buğdaylardan biraz yiyebilir miyim? dedi.

- Bilmem ki dedi avcı, bir yetimin emaneti bana... Ama karnın çok acıkmışsa gel ye!

Kuş, avcının gizli niyetlerinden habersiz, onu iyi yürekli ve dünya işlerinden uzaklaşmış bir zahid kimse olarak kabul edip buğdaylara saldırınca, hileci avcının ellerine düştü.

Aldatıldığını anladığında ise iş işten geçmiş, tuzakta binlerce feryada başlamıştı.

Avcı: -Görünüşe ve söylenen her söze inanırsan sonun böyle olur işte diyordu. Tuzağa yakalandıktan sonra feryadın ne faydası var? Uygunsuz hırs ve hevesler canların düşmanıdır. Önemli olan tehlike gelmeden önce uyanık ve tedbirli olmaktır. Felaket tufanından sonra ağlayıp sızlamışsın neye yarar?

*** ŞEHİR VE MEDENİYET

Bebek lakaplı bölükbaşı

Daha önce duydunuz mu, yada hiç merak ettiniz mi; İstanbul'un semtleri isimlerini nereden alıyor?.. Semt semt İstanbul'u birlikte gezelim bakalım karşımıza bizleri hayrete düşürecek neler çıkacak...

Aksaray: Fatih'in sadrazamı İshak Paşa İç Anadolu Bölgesi'ndeki Aksaray'ı ele geçirdikten sonra orada yaşayan bölge insanlarını bugünkü Aksaray semtinin bulunduğu yere gönderir. Aksaraylılar da semte adlarını verirler.

Ahırkapı: Marmara Denizi'nin kıyısında yer alan yedi ahır kapısından birisi olan bu semte padişah atlarının bulunduğu has ahırın yanında yer aldığı için Ahırkapı ismi verildi.

Aşiyan: Kuş yuvası. Günümüzdeki ismini şair Tevfik Fikret'in burada bulunan Farsça'da kuş yuvası anlamına gelen 'Aşiyan' isimli evinden alıyor.

Bağlarbaşı: Semt en ünlü bağ ve bahçelerin bir dönem burada yer almasından dolayı bu adla anılıyor.

Bebek: Semtin isminin nereden geldiği konusunda iki rivayet bulunuyor. Bunlardan ilki Fatih Sultan Mehmet'in bölgeyi koruması için gönderdiği bölükbaşının Bebek lakaplı olması. Diğeri ise padişahın semtteki bahçesinde gezerken yılan görüp korkan şehzadesine bebek demesi ve bundan sonra bahçesinin bebek bahçesi olarak anılması

*** NÜKTE

Bizim eşek nerede kaldı?

Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa, İstanbul'a gidecek olan Nedimi Şair Nihat Bey'den gelirken getirmesi için beyaz renkli, çok iyi bir eşek istemiş. Fakat Nihat Bey eşeği almayı unutmuş. Mısır'a geldiğinde ise Paşa haklı olarak hemen sormuş: 'Nihat Bey, bizim eşek nerede kaldı?'

Şair şaşkınlıkla şöyle demiş: 'Vallahi unuttum Paşam, şimdi sizi gördüm de hatırıma geldi.'

Paşa, aldığı cevaba memnun olmamış, ama yine de gülümseyerek şöyle demiş: 'Neyse, siz geldiniz ya, artık lüzumu kalmadı.'

*** DAĞARCIK

HAYVANLARIN EN BÜYÜĞÜ

- Yetişkin bir ayı at kadar hızlı koşabilir.

- Sadece domuzlar güneşten yanabilir.

- Deniz kobrası dünyanın en zehirli yılanıdır.

- Bir karıncanın koku alma yeteneği en az bir köpeğinki kadar gelişmiştir.

- Hayvanların en büyüğü mavi balinadır. (uzunluğu 33 m. ağırlığı 190 t.)

- Kuşlara şimşek çarpmaz. Çünkü elektrik onların tüyünden geçemez.

- Sadece dişi sivrisinekler ısırır.

- Bir devekuşunun gözü beyninden büyüktür.

- Deve, deniz suyu içebileceği gibi bir defada 250 litre su da içebilir.

-Bir insanın su ve yemek olmadan yaşayabildiği en uzun süre 18 gündür.

- Karınca kendi ağırlığının 50 katını taşıyabilir.

- Çekirgenin kulağı dizindedir.

- Yeryüzünün en sıcak yeri Afrika'da El-Ezize bölgesidir. (Gölgede 58 derece)

- Yeryüzünün en soğuk yeri Antarktika'da Vostok (Rusya) bölgesidir. (- 88.3 derece)