Dolar (USD)
32.59
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2492.95
BIST 100
9524.59
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

İsrail ve İran'ın Suriye üzerindeki mücadelesi

İsrail ordusu, Suriye'de İran ve müttefiklerinin mevzilerine düzenlediği hava saldırılarıyla İran'dan Suriye ve Lübnan'a silah sevkiyatını azaltmada başarılı olduklarına inanıyor.
İsrail ve İran'ın Suriye üzerindeki mücadelesi
05 Ocak 2022 12:18:55
İsrail ordusu, Suriye'de İran ve müttefiklerinin mevzilerine düzenlediği hava saldırılarıyla İran'dan Suriye ve Lübnan'a silah sevkiyatını azaltmada başarılı olduklarına inanıyor.

İsrail'in Suriye'de İran ve müttefiklerinin mevzilerine düzenlediği hava saldırılarıyla İran'dan Suriye ve Lübnan'a silah sevkiyatını azaltmayı hedeflediği belirtiliyor.

İsrailli yetkililere dayandırılan haberlerde ordunun, İran'ın nükleer tesislerine ve balistik füze depolama ve geliştirme tesislerine yönelik saldırıları hızlandırmak için hazırlıklarını sürdürdüğü ifade ediliyor.

İsrail, 2021'de onlarca hava saldırısı düzenledi. İsrail saldırıları 2020'ye göre artış gösterirken, 2019'daki saldırı sayısını neredeyse ikiye katladı.

Ancak diğer taraftan İsrail, İran'ın nükleer reaktörlerine sınırlı bir saldırısına, Tahran yönetiminin bölgedeki müttefikleriyle balistik füzeler kullanarak doğrudan yanıt vermesinden endişe duyuyor.

İran onlarca yıllık ABD stratejisini tehdit eden yeni bir gerçeklik oluşmasını sağladı

İran, son on yılda bölgedeki uzantıları üzerinden Irak'ta ABD ve müttefiklerine karşı, Lübnan ve Suriye'de İsrail'e karşı ve Yemen'de Suudi Arabistan'a karşı savaşarak hayata geçirmeyi planladığı projesi için sadık bir müttefikler ağı kurmayı başardı.

ABD ve Birleşmiş Milletlerin (BM) yaptırımları ve farklı cephelerde girdiği savaşlara rağmen İran, askeri üretimde, uzun menzilli füze kapasitesini geliştirmede, Suriye, Irak, Lübnan ve Yemen'deki müttefiklerine itimat konusunda ileri düzeyde başarılar elde etti.


İran İsrail'in güvenlik planını bozuyor

İran tüm bu adımlarıyla, İsrail'in güvenliğini koruma ve tüm bölge ülkeleri üzerinde askeri üstünlüğünü güvence altına alma şeklindeki onlarca yıllık ABD stratejisini tehdit eden yeni bir gerçeklik oluşmasını sağladı.

Tahran yönetimi, BM yaptırımlarına meydan okuduğu, eski ABD Başkanı Donald Trump'ın İran'a yönelik "azami baskı" politikasının etkilerini geride bıraktığı ve Irak'taki müttefiklerinin başarılar kaydettiği yılların ardından İsrail'le yüzleşme ve onu zarara uğratma konusunda büyüyen bir kapasiteye sahip olmanın eşiğinde bulunduğuna inanıyor.

Tel Aviv yönetimi, İran'ın Suriye'deki faaliyetleriyle bağlantılı noktalara daha fazla saldırı düzenlemesinin, İran'ın silah ve mühimmat sevkiyatlarını aksatmada ve Suriye topraklarındaki silah artışını engellemede başarılı olabileceğine inanıyor.

İran'ın müttefik güçleri, son iki yılda ABD askerlerinin bulunduğu Irak üslerine füze ve insansız hava araçlarıyla başarılı saldırılar gerçekleşirdi ve bu teknolojileri Suriye, Lübnan ve Yemen'deki müttefiklerine aktardı.

İsrail de son on yılda karşıt stratejiler benimsedi

Tahran'ın ABD ve bölgedeki müttefik güçlerinin çıkarlarını tehdit eden stratejilerine karşı İsrail de son on yılda karşıt stratejiler edindi.

İsrail'in benimsediği bu stratejiler, Lübnan ve Suriye başta olmak üzere, varlığı ve ulusal güvenliğine tehdit oluşturduğuna inandığı coğrafyalarda, İran'ın silahlı etkisinin doğrudan veya müttefikleri aracılığıyla kökleşmesini engellemeyi hedefliyor.

İsrail'in olası "İran tehditleri" konusundaki endişeleri artıyor

İsrail, Lübnan'daki Hizbullah'ın, İran'ın açık desteğiyle silah gücünü geliştirdiğini düşünüyor. Yine bu kapsamda, Hizbullah, İsrail'in güvenliğine yönelik İran tehdidinin en önemli kaynaklarından biri sayılıyor.

İran nükleer anlaşmasının yeniden tam olarak hayata geçirilmesine ilişkin Avusturya’nın başkenti Viyana'da yapılan müzakerelerin 7 turunun başarısız olması ve İran'ın İsrail'le savaşı simüle eden deniz ve hava tatbikatları gerçekleştirmesi de İsrail'in endişelerini artırıyor.

Ayrıca İranlı yetkililerin uranyum zenginleştirme oranını Uluslararası Atom Enerjisi Ajansının belirlediği seviyenin üzerine çıkardıkları yönündeki açıklamalar İsrailli yetkililerde, İran'ın nükleer bomba elde etmeye yaklaştığı, en fazla iki yıl içinde hedefine ulaşabileceği kaygısı oluşturdu.

Yine İsrailli yetkililere dayandırılan haberlerde ordunun, İran'ın nükleer tesislerine ve balistik füze depolama ve geliştirme tesislerine yönelik saldırıları hızlandırmak için hazırlıklarını sürdürdüğü belirtiliyor.

İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz'ın açıklamalarına göre ise İsrail, Suriye'deki üslere ve askeri kamplara yönelik yüzlerce saldırı düzenleyerek İran'ın, sınırlarının yakınında "oyunun kurallarını değiştirecek şekilde" gelişmiş silah temin etmesini engellemeye çalışıyor.

Gantz'ın söz konusu açıklamayı, uluslararası medyada yer alan ''Suriye kıyısındaki Lazkiye Limanı'nın bir füze saldırısına maruz kaldığı ve bunun sonucunda nakliye konteynerlerinin büyük hasar gördüğü şeklindeki haberlerden sonra yaptığı'' belirtiliyor.

Konuyla ilgili açıklama yapan Suriyeli muhalif kaynaklar ise ''İsrail uçaklarının gerçekleştirdiği saldırının, saatler önce Tahran'dan gelen İran silah ve mühimmatını taşıyan konteynerleri hedef aldığını'' duyurdu.

İsrail, bu ve diğer yüzlerce saldırının sorumluluğunu üstlenmedi ancak Savunma Bakanı Gantz, ''Suriye rejimine İran'ın Suriye topraklarında faaliyet göstermesini engelleme çağrısında'' bulundu.

İsrailli Bakan, ülkesinin, İran'ın faaliyetlerini engellemek ve bu ülke ile müttefik güçlerinden gelebilecek tehditleri önlemek için çalışmaya devam edeceği konusunda uyarıda bulundu. Bu uyarı son saldırıyı İsrail'in gerçekleştirdiği yorumlarını beraberinde getirdi.

Saldırıyla ilgili İsrail'i suçlayan Suriyeli yetkililer, Lazkiye'nin batısından atılan füzelerin, Lazkiye Limanı'ndaki kargo tersanesinin büyük bölümünün yanmasına neden olduğunu belirtti.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi 7 Aralık'ta, Lazkiye Limanı'ndan Suriye'deki İran destekli güçlere giden İran silah sevkiyatının hedef alındığını açıklamıştı. Bu saldırı, son bir ay içinde düzenlenen ikinci saldırı olarak kayıtlara geçti.

İsrail, İran'ın silah ve mühimmat sevkiyatlarını aksatmaya çalışıyor

Tel Aviv yönetimi, İran'ın Suriye'deki faaliyetleriyle bağlantılı noktalara daha fazla saldırı düzenlemesinin, İran'ın silah ve mühimmat sevkiyatlarını aksatmada ve Suriye topraklarındaki silah artışını engellemede başarılı olabileceğine inanıyor.

İsrail ordusunun yaptığı yıllık değerlendirme toplantısında, Suriye'de onlarca, Lübnan'da üç, Akdeniz ile Kızıldeniz'de ise yüzden fazla noktanın vurulduğu doğrulandı.

Amerikan medyasında yer alan haberlerde, İran'a ait hedefleri vurma hazırlıklarının bir parçası olarak, İsrail'in Joe Biden yönetimiyle satın almak için sözleşme imzaladığı iki yakıt ikmal uçağının tesliminin hızlandırılması için talepte bulunduğu aktarıldı.

Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan'ın İsrail uçaklarının yakıt ikmali için üslerine inmesine izin vermeyi reddettiği yönündeki haberler ışığında düşünüldüğünde, İsrail'in İran nükleer tesislerine hava saldırısı başlatmaya karar vermesi durumunda ABD'den alınacak yakıt ikmal uçaklarının İsrail ordusu için bu ihtiyacı karşılayan çok önemli bir faktör olduğu ortaya çıkıyor.

İsrail Genelkurmay Başkanı, ülkesinin İran'la bağlantılı mevkileri veya Suriye'deki müttefik kuvvetlerinin bölgelerini hedef almaya yönelik çabaların, İran'dan Suriye ve Lübnan'a silah, mühimmat ve savaş ekipmanı transferinin seviyesini düşürmeye büyük katkı sağladığına inanıyor.

İran' İsrail'e karşılık verebilir endişesi

İsrail, 2021'de onlarca hava saldırısı düzenledi. İsrail saldırıları 2020'ye göre artış gösterirken, 2019'daki saldırı sayısını neredeyse ikiye katladı.

Tel Aviv yönetimi, İran'ın nükleer reaktörlerine sınırlı bir saldırının programı geçici olarak bozabileceğini düşünürken, bunun aynı zamanda ters bir etki yaparak, İran'dan, Gazze'de Hamas ve İslami Cihad'dan, Lübnan ve Suriye'de Hizbullah'tan, Irak Halk Seferberlik Güçleri ile Irak ve Suriye'deki onlarca silahlı Şii müttefik grup ve güçlerden balistik füzelerle doğrudan yanıt verilmesinden endişe duyuyor.

İsrail tüm bunların yanı sıra ABD ve bölgedeki müttefiklerinin çıkarlarının, Hürmüz Boğazı'nda İran Devrim Muhafızları tarafından ve Bab'ul Mendep Boğazı'nda ise Yemen'deki Husiler tarafından hedef alınmasından çekiniyor.