SÖYLEŞİ: RÜMEYSA GÜVEN BÜYÜK

Dr. Tarık Sulo Cevizci kimdir? Dr. Tarık Sulo Cevizci kimdir?

İşgalci İsrail’in Gazze’de sürdürdüğü soykırımın sona ermesi adına anlaşma sağlanmasının ardından Gazze’de ateşkes için çabalar devam ediyor. İlk aşama için verilen tarihe rağmen terör devleti İsrail Gazze’yi bombalamaktan vazgeçmiyor. Ankara Hacı Bayram Üniversitesi öğretim üyesi ve dış politika uzmanı Doç. Dr. Levent Ersin Orallı’yla İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını ve ateşkes sürecini konuştuk.

İŞGALİ GENİŞLETMEK İSTİYORLAR

Sizce 15 Ocak akşamında Katar tarafından Gazze’de açıklanan ateşkes uygulanabilecek ve sürdürülebilecek mi? Herhangi bir umut ışığı görüyor musunuz?

Gelinen noktada bir ateşkes metni ortaya çıktı fakat imzalamamak adına orada bile ayak sürümeye devam ettiler. Neden? Çünkü Filistin topraklarındaki işgal süreci daha da genişleyebilsin istiyorlar. O bölgedeki halkı Sina’ya, Batı Şeria’yı ise Ürdün’e sürmek adına fırsat kolluyorlar. Bu vahşete seyirci kalan batı dünyası, bu vahşetin bir kısmına seyirci kalan körfez devletlerinin o zengin güruhlarının da ne kadar büyük bir ayıp içinde olduğunu gördük. Evet, bir Cuma günü ile umudumuz var mı? Her zaman var. Zaten biz umut üzerine bina ettiğimiz dünyada ayaklarımızın üzerinde durmaya gayret ediyoruz.

Netanyahu hükümeti Gazze’ye saldırılarını sürdürmeye devam ederse Türkiye’nin bu noktada nasıl bir politika izlemesi gerekir?

Türkiye, Gazze konusunda en azından doğru yerde ve doğru safta olduğunu bütün dünyaya gösterdi. Gazze’ye yardım etmek, Türkiye’nin elinden geleni yapması gereken bir sorumluluktur ve bu çabayı sürdürmek zorunda. 1967 sınırlarına sahip bağımsız bir Filistin Devleti kuruluncaya kadar, Türkiye belki de yalnız kalsa bile, “Ben varım” diyerek mücadeleye devam edecektir. Çünkü Türkiye sadece kendi sınırlarından ibaret değildir; gönül coğrafyamızdaki Balkanlar, Türkistan, Afrika’nın kuzeyi ve Ortadoğu bizden adım bekler, “Türkiye nerede?” diye sorar. Eğer Türkiye susarsa, herkes susar. Bu nedenle, Türkiye istikrarlaştırıcı değişimin öncüsü olmak zorunda.

whatsapp-image-2025-01-18-at-222909_2b90f6c1fb01c64aeb085d7c71a81928.jpeg

ULUSLARARASI MEKANİZMALAR SORGULANMALI

Gazze’ye yönelik insani yardımların sürdürülebilirliği konusunda uluslararası toplumun atması gereken en acil adımlar neler olmalı?

2 milyondan fazla insanın bu kadar net bir şekilde kaderine terk edilme lüksü yok; 21. yüzyılda böyle bir durum kabul edilemez. Birileri seyirci kalsa da bizim sesimizin ve çığlığımızın tüm dünya tarafından duyulduğuna inanıyorum. Ancak, eğer bombalamaktan yorulduğunuzda bu insanları açlıkla sınayıp sefalet içinde şehit olmaya mahkûm etmeyi düşünüyorsanız, yine karşınızda Türkiye’yi bulacaksınız. Bu mücadelede, buruk da olsa İslam dünyasındaki duyarlı gruplar da yer alacaktır. Bu bağlamda, olası bir ateşkesle birlikte uluslararası kuruluşların, yardım ajanslarının ve duyarsız kalan mekanizmaların hala ne yaptığının sorgulanması gerektiğine inanıyorum. Dünyanın “beşten büyük” olduğunu ısrarla vurguladığımız bir dönemde, Birleşmiş Milletler’in duyarlı ajanslarının bölgede aktif şekilde kalacağını, yardım ve destek kampanyalarının ise çığ gibi büyüyeceğini düşünüyorum.

20 Ocak’ta göreve başlayacak olan Donald Trump, Ortadoğu’daki savaşları bitireceğini ifade etti. ABD’nin iç ve dış dinamikleri göz önünde bulundurulduğunda, bunu hayata geçirebilecek mi?

Trump, ilk döneminde iktidar oldu ama muktedir olamadı. Bu defa yeni bir döneme imza atacağı iddiasıyla geldi. Trump’ın Ortadoğu’da yapacağı şey çok basit: ABD’nin kodlarından ayrılacak, söylemlerini eyleme dökecek. Netanyahu üzerinde baskıyı artıracak, o katilin Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde yargılanmasının önündeki engelleri kaldıracak.

Neden peki?

Çünkü bu sistem Trump’a aynısını yaptı; onu yargıladı ve mahkûm etti. Eğer sistemle kavgalıyım diyorsanız, kavgayı Ortadoğu’da elinizi çekerek başlatın ki 100 milyonlarca insan buna inansın. Biz de sonuna kadar destek olalım ama ben buna zayıf ihtimal verenlerdenim. Trump’ın da sistemde kendi bataklığını yaratma ihtimali olduğunu düşünenlerdenim. Eğer Filistin coğrafyası sınavdan başarıyla çıkar ise, her birimiz açısından, küreselcilere karşı liderliketme şansına sahip olacak.

whatsapp-image-2025-01-18-at-222909-1_547e0250ec44434f89bbeed50efc94cd.jpeg

ABD VE İSRAİL SAFSATALARI

Filistin’in tamamında, çeşitli aktörler tarafından Hamas’ın devre dışı bırakılmasına yönelik bir plan mı yapılıyor? Eğer öyle ise bu planlar işe yarar mı?

Bir çözüm ya da barış sağlanacaksa, bunun Hamas’la olmayacağına dair bir iddia var. Hem İsrail’in hem de ABD’nin ortaya koyduğu safsatalar bunlar. Bu bağlamda, Hamas olmaz, El Fetih olur, El Fetih olmaz, Filistin Kurtuluş Örgütü olur, o olmaz, ABC olur, fark etmez; bu dava devam eder. Bu dava bitmez, isimlere takılmamak lazım. Doğan çocukların sayısına bakın. Katliam başladığı günden bu yana Gazze’de 60 bin çocuk dünyaya geldi. Bu yok oluşla mücadele etme psikolojisi, adının ne olduğunun önemi yok. O coğrafya sulha erişecek, refaha kavuşacak ve hayallerine kavuşacak insanlar belli ki.

Gazze halkının içinden çıkan Hamas yok sayılabilir mi?

Hamas’ın esareti memnun edecekse, icabında o örgüt kendini fesheder ama kendi içerisinde yepyeni yapılar çıkacaktır, engelleyemezler. Sözde terör örgütü diyerek, terörize etmeye gayret ederek ve batı dünyasında itibarsızlaştırarak, bir milletin kaderinin o milletin doğruları üzerinden konumlanmasının önüne geçemezler.

Muhabir: Çağrı Gökten