Ortadoğu'nun siyasal geleceği ve İslamcılık\u2026
Ortadoğu'da siyasal taşlar yerinden oynuyor. Bundan sonra ne olacağına yönelik sağlıklı bir öngörüde bulunmak neredeyse imkansız hale geliyor. Çünkü taşlar yerinden oynadıktan sonra her güç kendi imkanları nispetinde bu taşlarla oynamak isteyecektir. Suriye meselesi de tam bu noktada bir kördüğüme dönüşmek üzereu2026
İslamcılık bu noktada çözümün içerde mi yoksa dışarıda mı aranacağı sorusunun bir cevabı haline dönüşme zorunluluğunu hissetmelidir. Zaten Ortadoğu denilen coğrafyanın bugünkü şartları dışarıdan müdahalelerle oluş(turul)muş haldeydiu2026 Bu yeni dönemi de yine dışarıdan bir çözüme yönelmek hem bölge adına hem insanlık adına büyük bir kayıp olur. Çünkü yegane alternatif yaşam formunu elinde tutan bu bölgedir; bütün dünya bu alternatif yaşam formlarını kaybettiği halde hala bir umudu diri tutacak eylem ve teoriyi taşımaya devam ederkenu2026
Halbuki İslamcılık bu bölgenin en büyük muhalif gücü ve en teşkilatlı yapısıdıru2026 O yüzden İslamcılar yaşanan serüveni doğru bir şekilde anlamlandırarak yeni arayışların sahih karakterini ahlaki temelle güçlendirerek yeniden varlık sahasına çıkmalılar. Bu İslamcıların omuzlarına yüklenmiş bir sorumlulukturu2026
İslamcılık tartışmaları bu sorunu da hesaba katarak yoluna devam etmelidiru2026
İslamcılığın en temel özelliği ırkçı, nasyonalist bir tutumu hiçbir zaman öne çıkarmayışıdır. Bu anlamda herhangi bir ırkın diğerinden farklı olduğu tezini İslamcılık asla kabul etmez ve siyasal bakışını da buna göre oluşturur. Çünkü tarihsel süreç göstermektedir ki zaten siyasal olan da bu noktaya yönelmiş durumdadır. Ulus devlet hikayesi hitama ermiş ve artık bütün uluslar neredeyse yeniden harmanlanmakta ve kendi alt kültürlerine yönelmektedirler. Ama bir taraftan da daha büyük bir bütünleşmeye yönelmektedirler. Avrupa Birliği ya da Briç ülkeleri gibi ister değer ekseni etrafında ister ekonomik ve siyasi güç ekseni etrafında birleşmeye yönelsinler ki kesinleşmiş bir siyasal tutum vardır: o da hiç kimse, güç ya da ırk kendi başına var olma gücünü oluşturacak imkanlara sahip değildir.
İslamcılık en temelde İttihad-ı İslam (İslam Birliği)'ı bir tez olarak kabul ettiği için ve bir iman mefku00fbresine sahip olduğundan bütünleşmeyi yerli batıcı unsurların iktidar tasallutundan kurtardığı zaman kolaylıkla uygulama alanına taşıyacak teorik alt yapısı hazır olan bir harekettiru2026
Bu çerçeve içinde dışarıdan empoze edilen Şii-Sünni çatışması ya da Kürt, Türk, Arap ve Farisi kavgası asla kabul edilemez olacaktır. Tam tersi İslamcılık bu bölgede yaşayan bütün unsurları, anasır-ı İslam da dahil olmak üzere bir bütünleşmeye davet etmeli ve hepsinin haklarını adalet çerçevesinde yerine getirebileceğinin güvenini vermelidir. Bunun düşünsel yaklaşımını temellendirerek yola çıkılmalı ve böylece bölgedeki bütün çatışma alanlarının suni, sahte ve temelsiz olduğu siyasal olarak belirlenmeli ve reddedilmelidir.
Anasır-ı İslam olan Kürtler, Türkler, Araplar ve Farisiler olmak üzere irili ufaklı bütün etnik unsurlar iman paydasında eşitlenerek yaklaşık iki yüzyıldır süregelen batı işgali ve benzerlerini ortadan kaldırabilirler. Öncelikli olarak bunu Müslüman alim, entelektüel ve aydınlar bir söyleme dönüştürmeli ve oradan hareketle siyasal düşüncenin ufkunu bu çerçeve içinde yeniden inşa etmelidirler.
Ey Kürtler, Türkler, Araplar ve Farisiler! Bütün ümmetin birer evladı olarak din kardeşliğinin modası geçmiştir diyenleri yalanlayın ve kardeşliğin ancak inanç birlikteliğinde olduğunun altını çizen Kur'ani emri yeniden hayata geçirinu2026 Kurtuluş sadece vahyi ilkelerin hayattaki karşılıklarının Müslümanlar eliyle gerçekleştirilmesidiru2026
İslamcılık kendi köklerini yenileyip varlık sahasına çıkarak insanlığın kurtuluşunun umudu haline dönüşecek entelektüel ve düşünsel hamleyi başlatmalı ve ahlak temelli bir ilişkinin varlığının hukuk temelli bir ilişkinin varlığına yeğ tutmayı karakteristik yapısı haline dönüştürmelidir. Bu noktadan hukuk olmasın anlamı çıkarılamaz ama önceliğin ahlaki temele yaslanmak olduğu belirlenmelidiru2026
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.