Bayram gelince içimizde ne kadar iyi niyet varsa hepsini ardı ardına sıralamak geçiyor içimizden. İster istemez oluyor bu. Bayram böyle bir şey işte. Gelir ve içimize bir neşe bırakır.
Ramazanı huzurla, bereketle, paylaşmanın coşkusuyla yaşayanların bayramı daha bir şen olur. Bu duygularla bayrama ulaşanlara selam olsun.
Bayramlık hamasi nutukları seven bir toplum değiliz. Herkesin içinde bir bayram algısı var. Kim ne derse desin herkes kendi bayramını yaşıyor.
Bayram tadında denir ya yaşanan güzel günlere bayramın tadını kaçırmamak ve bayrama hakkını vermek gerekir.
Son yıllarda ailelerde yaşanan kopuş bayramda da hissedilmeye başlandı. Bayramlaşmaya gelen misafirlere bir bakıyorsunuz çocuklar yanlarında yok. "Çocuklar sevmiyor bayramlaşmayı. Evde kaldılar." diyene mi rastlarsınız, "Bizim çocuk bilgisayardan ayrılamıyor." diyene mi.. Ailesiyle bayram ziyareti yapmak yerine arkadaşlarıyla amaçsızca vakit geçirenleri de unutmamak gerek.
Burada kusur elbette ailede. Çocuklarını yanlarına alıp birlikte ziyaretlere gidecek ki aile; çocuklar bayram ne demek bayramlaşmak ne anlama gelir yaşayarak öğrensin. Bayramın sadece ramazanın bitişi olarak algılanmaması için bayram ziyaretleri şart.
Bayram gelince şehri terk edip tatile giden, bayramı elinin tersiyle itip kendini bayramda deniz kıyılarına atan büyüklere bayram coşkusundan, bayramlaşmanın öneminden bahsetmek mümkün olur mu ki?
Bayramlık reklamlara bir bakın. Evde tek başına kalan yaşlılar, evlat yolu gözleyerek bayram şekeri reklamındalar. Elbette mutlu sonla bitiyor bütün reklamlar.
İnsan mutlu sonu gerçek hayatta da görmek istiyor. Tatil köylerinde değil annesinin babasının yanında bayramı karşılayan evlatlar ancak evlat olma hakkından bahsedebilir.
Her şey ihmal edilebilir, başkalarıyla arada sorunlar olabilir ama mevzu anne, baba olduğunda bunun hiçbir izahı olamaz. Hiçbir bahane onların ihmaline kılıf değildir.
Annesi babası yaşadığı halde bayramda yılın stresini atmak gibi uyduruk bir bahaneye sığınarak onların yanında olmak varken kendisini tatil köylerine atanlar en büyük bahtsızlardır.
Ramazanda içimizde büyüttüğümüz paylaşma duygusunu bayramda da devam ettirmek gerek. Bizim için çok önemsiz görünen küçük bir ayrıntı başkaları için büyük anlamlar ifade edebilir.
İhtiyaç sahibi bir çocuğa alacağımız küçücük bir hediye o çocuk için bayramı tam bayram havasına çevirir.
Zaten artık kapımızı elindeki poşetlerle çalan bayram çocukları da yok. Neredeyse hiç çocuk gelmiyor bayramlaşmak için. Bayramlarda kaybolan çocuklar, komşuları tarafından katledilen minik yürekler artık bayram çocuklarını da evlerine hapsetti. Hiç olmazsa bizler ulaşabildiğimiz miniklere bayram sevincini yaşatmaya çalışalım.
Güzel vakitlere ihtiyacımız var. Dopdolu ve hakkını vererek yaşanacak güzel günlerimizin başında bayramlar gelir. Bayramın tadı, tuzu, huzuru insanlarla güzel. Yapacağımız her şey yaşantımızı daha anlamlı kılmak ve bugünümüzün unutulmaz anlarla dolu olması için.
Hadi bayramlaşalım. Uzaktakilerle telefon ederek, mesajlaşarak; yakınımızdakilerle kucaklaşarak bayram sevincini çoğaltalım.
Bu duygularla bayramınızı en içten dileklerimle kutlar, bayram sevincinin birliğimize, dirliğimize vesile olmasını dilerim.