ÇARŞAMBA günü Zonguldak'a bir dünya yıldızı geldi…
Mesut Özil…
Real Madrid'in "popülerlik cetveli"nde kafaya oynayan futbolcusu…
Almanya formasını giydiği için yerden yere vurduğumuz bir futbolcu vardı ya, o işte…
"Türk olmaktan utanıyor" yaftası bile yapıştırmıştık çocuğa…
Hatta internet sitesi hakaretler yüzünden kapatılmıştı…
Biz konumuza dönelim…
Şimdi size soruyorum…
Yılda 10 milyon avroya yakın para kazanacaksın…
Tüm dünya peşinde olacak…
Daha yaşın 23 ve bekarsın…
Gidebileceğin o kadar çok yer var ki, saymaya kalksak akıllara zarar… Şöyle bir empati yapalım…
Bizim bile aklımıza nereler gelir kimbilir!
Adam tatile çıkar çıkmaz Türkiye'ye geldi… Yanlış anlaşılmasın… Antalya'ya, İzmir'e, Muğla'ya falan değil…
Zonguldak'ın Devrek ilçesinin Hışıroğlu köyüne…
Baba ocağına…
İlk iş olarak da dedesinin mezarını ziyaret etti…
Ardından iki engelli çocuk için forma imzalayıp onlara yolladı… Öğrenci ve köylülerle hatıra fotoğrafı çektirdi…
Bunları "şirin" görünmek için yaptı desek!
Sizce ihtiyacı var mı!..
Türk olduğunu her fırsatta söyleyen, ülkesine, memleketine, köyüne gelen Mesut'a ne denir ki!
Bence tek bir cümle var…
O da başlıkta yazıyor zaten…
HAFTANIN OLAYI:
Cüneyt Çakır'ın EURO 2012 Finalleri'nde görev alması…
Her şeyi ile örnek kulüp!
GEÇEN hafta, "Nedir bu Barcelona'dan takımların çektiği" başlığıyla bir yazı kaleme almıştım. Bir kaç örnekle de neden Katalan ekibinin bu kadar başarılı olduğuna değinmiştim… Bu hafta da bu konuya devam etmekte fayda olduğu kanısındayım…
Barcelona Kulübü Başkan Yardımcısı Bartomeu, El Sadd maçında sakatlanan David Villa'nın durumuyla ilgili bir açıklama yaptı…
Konuşmanın en can alıcı iki cümlesini sizlerle paylaşayım: "Sakat olan Villa'nın yerine kesinlikle transfer yapmayacağız. Gençlerle yolumuza devam edeceğiz."
Dünyanın en iyi takımı olacaksın, en iyi gol ayaklarından birisinin bacağı kırılacak…
Hiç bir maddi sıkıntın yok… Kasan ağzına kadar para dolu…
Ve sen yoluna gençlerle devam edeceksin…
Ne denir ki?
Bekleyelim, görelim diyeceğim ama herhalde beklemeye de gerek kalmadı… 9-0'lık maçtan sonra akıllara bir isim kazınmadı mı?
Bence kazındı…
Cristian Tello…
20 yaşındaki bu çocuğu unutmayalım…
İşte örnek almamız gereken kulüp… Her fırsatta "Avrupa'nın en genç nüfusuna sahibiz" diye böbürleniyoruz ama konu gençler olunca sırtımızı dönüyoruz…
Bence bu ülkenin gençlerine de gerekli önemi vermemiz lazım…
Hazıra dağ dayanmaz…
Yoksa daha yüzmilyonlarca avromız çöpe gidicek, biz de arkasından bakıp duracağız…
Zararın neresinden dönsek kardır…
Yolun açık olsun Hocam!
BU hafta Türk futbolunda bir ilki daha yaşadık…
Bir hakemimiz ilk kez, Avrupa Şampiyonası Finalleri'nde görev alacak…
Cüneyt Çakır bunu çoktan hak etmişti zaten…
Avrupa'da yönettiği her maçtan "alnının akıyla" çıkan tecrübeli hakemimiz, şimdi daha büyük bir organizasyonun içinde…
İşin sırrı sorulduğunda ise, "Benim için hiç bir fark yok, Türkiye'de bir maça nasıl hazırlanıyorsam, dışardaki maça da aynı şekilde hazırlanıyorum" cevabını yapıştıran bir hakemin, ne denli profesyonel düşündüğünü de görüyoruz… MHK Başkanı Namoğlu'nun da dediği gibi İnşallah final maçında da görürüz Cüneyt Çakır'ı…
Yolun açık olsun Hocam…
***
Şimdi, Fırat Aydınus da "elit kategori"ye yükseldi…
Bundan sonra Avrupa arenasında iki hakemimiz olacak…
Türk futbolu için aynı şeyi söylemek zor ama Türk hakemliği kısa sürede çok büyük mesafe kat etti…
Başarıların devamını bekliyoruz…
TrIple-Double!
SPORUN üvey evlat muamelesi gören dallarından birisi de basketbol…
Sadece bizde değil Amerika hariç tüm dünyada bu böyle…
Bu hafta Türkiye'de bir tarih yazıldı…
Medyamız, Süper Lig'de sıradan bir maçı manşetlerden indirmezken, bu başarı yine sütunlar arasında sıkışıp kaldı…
Üç takımla katıldığımız THY Avrupa Ligi'nde fire vermeden gruptan çıktık ve ilk 16 diye adlandırılan "Top 16"ya kaldık…
En büyük sürprizi ise F.Bahçe Ülker yaptı… İtalya'da muhteşem taraftarı önünde Cantu'yu devirerek grubu lider olarak bitirdi…
Tebrikler…
Yolun açık olsun,
"36 Dev Adam"…