İmanın Gölgesindeki Şirk

“Onların çoğu Allah’a iman etmezler; ancak O’na ortak koşarak iman ederler.”

(Yusuf Suresi, 106)

Bazı ayetler vardır ki insanın sadece zihnini değil, vicdanını da titretir. Yusuf Suresi 106. ayet de işte öyle bir ayettir. Her okunuşta sarsar insanı. Çünkü muhatabı uzak diyarlardaki müşrikler değildir; tam aksine, “Ben Müslümanım” diyen bizleriz bu ayetin hedefinde olanlar.

Bu ayet, inandığını zanneden insanın imanda kalıp kalmadığını değil, o imana hangi gölgelerin düştüğünü sorgular.

Zira iman ettiğini sanmak, gerçekten iman etmiş olmak değildir.

İman, yalnızca Allah’a ait olan yeri başkalarına açmakla kirlenir; işte bu kirin adı şirktir.

Modern Şirk: Kalplerdeki Sessiz Putlar

Bugün belki kimse taştan putlara secde etmiyor. Ama nice kalpte paradan yapılma, şöhretten örülme, makamdan yükseltilmiş putlar var.

Putlar artık heykel değil; banka hesapları, diplomalar, kartvizitler, ekranlar…

Bir adam düşünün: Sabah işe giderken dua eder ama maaşı patronuna borçlu sanır.

Bir kadın düşünün: Allah’tan hayırlı eş ister ama kalbinde falcının sözü daha ağır basar.

Bir genç düşünün: “Allah büyüktür” der ama vizesiz bir ülkenin kapısını cennet kapısından daha değerli görür.

İşte bu gizli şirktir; farkında olmadan Allah’a başkalarını ortak etmektir.

Kalbin Secdesi Kime?

Şimdi herkes kendine sorsun:

Secde ettiğimiz alınlarımız Allah’a yöneliyor da, kalbimizin secdesi kime?

Dua ederken “Ya Rab” diyoruz ama karar verirken hangi güçlerin onayını bekliyoruz?

İşimiz bozulduğunda Allah’tan mı medet umuyoruz, yoksa bir tanıdığın araya girmesini mi bekliyoruz?

İşte bu noktada imanla şirk iç içe geçiyor.

Kur’an, bu karmaşık ilişkiyi tek cümlede özetliyor:

“Onların çoğu Allah’a iman etmezler; ancak O’na ortak koşarak iman ederler.”

Yani mesele “iman etmek” değil.

Asıl mesele: Bu imana kaç ortak yazdın?

Gösteriş, Teslimiyetin Düşmanıdır

Peygamberimiz (s.a.v) ne buyurdu?

“Sizin için en çok korktuğum şey, gizli şirktir.”

Sahabe sordu: “Ey Allah’ın Resûlü, gizli şirk nedir?”

“Bir kişinin, insanlar görsün diye ibadet etmesidir.” (İbn Mâce, Zühd, 21)

Bugün insanlar ibadet eder ama sosyal medyada paylaşmadan huzur bulamaz.

Kur’an okur ama “like” gelmedikçe bereketi eksik sanır.

İyilik yapar ama övgü almazsa eksiklik hisseder.

Oysa Allah der ki:

“Ben, ortak koşulmaktan en uzak olanım. Kim bir amelinde Bana başkasını ortak ederse, o ameli de onu da reddederim.” (Müslim, Zühd 46)

Kendimizi Temize Çekmeyelim

Herkesin ağzında bir cümle: “Ben Allah’a inanıyorum.”

Peki Allah da bizim imanımıza inanıyor mu?

Onun için mi rızık kapılarını arıyoruz?

Onun için mi harama el uzatmıyoruz?

Onun için mi cesuruz, sabırlıyız, adiliz?..

İman; sözle değil, yalnızca Allah’a güvenle sabit olur.

O'na ortak koşulan her duygu, her yöneliş, imanı yavaş yavaş aşındırır.

Tıpkı temiz suya damlayan bir mürekkep gibi…

Son Söz: İmanımızı Temiz Tutalım

Bu çağda şirk, eski çağların cehaleti gibi değil; modern ambalajlarda karşımıza çıkar.

Artık müşrikler secde eder ama bankaya imanı vardır.

Namaz kılar ama kalbini pazarlığa açmıştır.

İlahının adı Allah’tır ama güvendiği adresler çoktur.

Yusuf Suresi 106. ayeti tekrar tekrar okuyalım.

Ve ardından şu duayı hiç bırakmayalım:

“Allah’ım! Bildiğim ve bilmediğim şirkten Sana sığınırım.”

(Ahmed b. Hanbel, Müsned)

Çünkü iman, iddia değil; temizlik işidir.

Kalpten ne kadar yabancı tanrı atarsan, Allah o kadar yaklaşır.

Rabbim kalbimizi yalnızca kendisine secde edenlerden kılsın.

Ve bizi imanında şirk olmayan kullarından eylesin. Âmin.