İsrail’de bir okul. Muhtemelen teftişe gelmişler. Öğretmenleri sınıfa sorular soruyor. İlk soru; Kudüs denilince aklınıza ne geliyor? Cevap gecikmiyor; Kutsal şehir, tapınak…
İkinci soru; Kim yakın zamanda Süleyman mabedinin inşa edileceğine inanıyor? Süleyman mabedinin inşa edileceği bölgede ne var? Hepsi bir ağızdan Mescid-i Aksa… O halde bu mescit ne olacak? Yıkılacak, çökecek, kaybolacak…
Üçüncü soru; Hanginiz son zamanlarda bir Arap çocukla karşılaştı? Arap bir çocukla karşılaştığınızda ne hissediyorsunuz? Cevap; Kızgınlık… Onu öldürmek işitiyorum.
Sorulara devam… Peki, dindar olmayan bir Yahudi ile karşılaştığınızda ne hissediyorsunuz? Sınıfın cevabı; Laik biri olduğu için ona acıyorum, çünkü doğru yolda değiller...
On yıl içinde Kudüs nasıl bir yer olacak? Cevap; tamamı dindar Yahudi olacak… Araplar köle olarak yaşayacak. Mesih gelecek ve büyük bir savaş çıkacak sonra Arapların hepsi ölecek, geri kalanı da köle olarak yaşayacak…
Cevaplardan tatmin olan yetkili, öğretmene dönerek; çok güzel öğretmişsiniz, bütün bilgileri öğrenmişler…
İsrail’i pek demokrat ve özgürlükçü gören bazı Türk aydınları(!) bu eğitim anlayışını da pekâlâ makul karşılıyor olabilirler.
Neticede her Yahudi çocuğu sistemli olarak kendinin üstün bir insan, Yahudi olmayanların ise insan bile olmadıkları düşüncesi ile yetiştiriliyor.
Bu çocuklar Mesih’in yeryüzüne inip Tanrı imparatorluğunu kuracağına inanıyor. Bunun için evvela Filistinlilerin kökünün kurutulması ve sonrasında Mescid-i Aksan’nın yıkılıp Süleyman Mabedi’nin inşa edilmesi gerekiyor. Böyle eğitiyorlar.
İsmet Özel, daha 1978 yılında Yeni Devir ’de bu mesele hakkında şöyle bir analiz yapar; “ İsrail günümüz Batı medeniyetinin teknik, kültürel, felsefi ve politik gereklerine tamtamına uymayı gözetirken, çağların ötesinden taşıyıp getirdiği Yahudilik idealine de sıkı sıkıya bağlı olarak düzenliyor hayatını.
Bu idealin temelinde ise Yahudi olmayanlara duyulan kin ve nefret var. Yani İsrail'de eğitim "laik" değil. Öğrenciler dini metinlerin doğrudan etkisi altında. Buna mukabil İsrail'e komşu olan bütün ülkelerde eğitim laik. Üstelik Arap ülkelerinin eğitim düzeni Batı medeniyetinin sıkı denetimi altında.”
İsmet Özel’e göre, Yahudi bir yere bir kere ayak bastı mı orasının kendine ait olacağını daha ilk eğitimiyle birlikte öğreniyor. Yahudiliğin kendini üstün insan görme sapıklığı onları son derece kıyıcı kılıyor ve üstelik gösterdikleri vahşet ve canavarlık kendilerinde hiçbir vicdan azabı doğurmamaktadır.”
Evet, bugün yaşadıklarımız, gördüklerimiz bunu teyit etmiyor mu? Daha çocukluktan itibaren inançları doğrultusunda aldıkları bir eğitim zihniyeti hâkim.
Bu eğitim anlayışını elbette desteklemiyorum. Ancak bir insan ancak aldığı eğitim zihniyetiyle yoğrulur ve bu doğrultuda bir dünya görüşünü benimser. Benim derdim; bizim ülkenin çocuklarının aldıkları eğitim onlarda nasıl bir dünya görüşü ortaya çıkarıyor?
Hepimiz biliyoruz ki; küresel sistemin İttihat Terakki eliyle çerçevesini çizdiği ve kontrol ettiği eğitim sistemi bu toprakların evlatlarını heba etti.
Düşünün bizim çocuklarımız daha Mescid-i Aksa’nın nerede olduğunu bilmiyor. Hıttin’i bilmiyorlar, Selahaddin Eyyübi’yi, Fatih’i, Şam’ı, Bağdat’ı, İstanbul’u, Semerkant’ı, Endülüs’ü tanımıyorlar. Çünkü onlar İttihat Terakki çetesinin inşa ettiği eğitim sisteminin tezgâhından geçtiler.
CHP yıllardır ders kitaplarına geçmiş medeniyetimizi aşağılayan, Fatih’ten nefret ettiren bilgiler koydu. Hitler’den aşırdıkları yemin metnini tam 80 yıl bu ülkenin çocuklarına hemen her gün askeri komutlarla ezberlettirdiler ama onlara İstanbul’u, Kudüs’ü, Mekke’yi, Bağdat’ı öğretemediler.
Batıcı olacağız diyerek ülkeyi batırdılar. Tarihimizi, değerlerimizi gömdüler. Batılaşma, çağdaşlaşma ve laikleşme adı altında bu milletin çocukları geçmiş medeniyetiyle olan irtibatı kesildi.
İşin hazin tarafı eğitim sistemimiz hala batıcı ve bunu bir türlü tersine çeviremiyoruz.