Sumud Filosu’nun yola çıktığı gün İsrail bir yerlere saldıracak diye paylaşmıştım.
Bu bir tahmin değil, çıkarımdı.
Nitekim saldırdı. Ortadoğu’nun ortasındaki terörist yapı, Katar’ı hedef aldı.
Söylediklerim çıkarımdı, çünkü dünyanın dört bir yanından insanlar toplanıp Mısır’ı Gazze’ye bağlayan Refah Kapısı’na yürüdüğünde İsrail sürpriz şekilde İran’a saldırdı.
Füzelerin gökyüzünde uçuştuğu küçük çaplı savaş günler sürdü. Sonunda ateşkes sağlandığında Refah Yürüyüşü gündemden düşmüştü.
İsrail, ilk büyük dalgayı atlatmıştı.
Son 100 yıl boyunca think-tank kuruluşlarına servet yatıran siyonist akıl, en iyi manipülasyonun ‘görmezden gelmek’ olduğunu öğrenmişti.
Sumud’da da aynı şeyi denemelerini beklemek için stratejist olmaya gerek yoktu.
Katar’da ateşkes masasına bir bomba fırlattı ve şu an dünyanın gözü orada.
Bu İsrail adına bir başarı mı?
Bence değil!
Çok çok zorlarsan Pirus zaferi… Hani şu kazanmakla kaybetmek arasında bir farkın olmadığı zafer.
Neden dersen;
Öncelikle İsrail, bu saldırıyla kendini dünya kamuoyunun gözünde anlaşma istemeyen taraf olarak resmen tescilledi.
İkinci olarak, asıl korkusunun ne olduğu iyiden iyiye açık etti.
Ne İslam İşbirliği Teşkilatı’nın şiddetli kınamasından ne de Birleşmiş Milletler’in cılız uyarılarından korkmayan İsrail, yeryüzü insanlarının birleşip Gazze’ye doğru harekete geçmesinden çok korkuyor.
Çünkü gerçek Birleşmiş Milletler onlar. Ve gerçek Birleşmiş Milletler bugün Sumud’da!
Bu, muhtemelen İsrail’in ilk saldırısı olmayacak. Sumud yolda oldukça bir yerlere saldıracak.
Peki, biz ne yapacağız?
Sumud’u gündemden düşürmeyeceğiz. Türkçe ve İngilizce paylaşımlarla sürekli Sumud’dan bahsedeceğiz.
Gazeteci dostlarım; durumun hala farkında olmayan, 24 saat İsrail’in saldırılarına takılıp kalan medya kuruluşlarını bir şekilde uyandıracağız.