Kalenderhane Camii ya da eski adıyla Theotokos Kyriotissa Kilisesi, İstanbul'un Vefa semtinde Doğu Roma döneminden kalma bir yapıdır. Bozdoğan Kemeri'nin en doğu ucunun güneyinde yer alır. Doğu Ortodoks Kilisesi formundadır. 18. yüzyılda Osmanlı'lar tarafından camiye çevrilmiştir.
İstanbul’un Fetih sembolü eserleri arasında sadece Ayasofya Camii yer almaz, bunlar arasında ilk önce Molla Zeyrak Camii, Kalenderhane Cami de yer alır. Vezneciler Metro İstasyonunun hemen girişinde bulunan camimiz aslında cami olarak değil bir Mevlevi tekkesi olarak tahsis edilmiş yıllar sonra bugün bildiğimiz şekliyle camiye çevrilmiştir. Bu camiye sabah namazlarına biz 1990 yılından itibaren özellikle giderdik ama hiç cemaati olmazdı bizde öğrencilerimizi götürürdük. O zamanlar çevre tam güvenli olmadığı için cami görevlisi kardeşimizi evinden alıp getirir namaz kıldıktan sonra geri götürürdük. Şimdi camimiz 5 vakit açık ve daha tertipli düzenli.
İSTANBUL’UN İŞGALİNDE KALENDERHANE CAMİİ
Kalenderhane Camii önünde bulunan Şehzadebaşı'ndaki 10. Tümen Karargâhı İngiliz işgal kuvvetleri tarafından, 16 Mart 1920 sabah saat 05: 45'te basılmıştır. "Şehzadebaşı Baskını" olarak bilinen katliam eylem sonucunda mızıka (bandocu) sınıfından 6 silahsız askerimiz, saklandıkları binada şehit edildi. Bu şehitlerimizden üçü uykularında vuruldu.
FETHİN ARDINDAN MEKÂNLARIN DÖNÜŞÜMÜ
İstanbul’un fethi sonrası birçok Bizans eseri bugün Batılı bazı ülkelerin Osmanlı eserlerini yok ettiği gibi Sultan II. Mehmed, tam tersi onları korudu ve bazı Bizans yapılarının cami ve zaviyeye çevrilmesini sağladı. Bu dönüşüm, yeni İslâm kimliğinin şehirde kök salmasına katkı sağladı. Ayasofya’nın ardından, bazı manastırlar da benzer şekilde değerlendirildi. Manevi bir mimari eklentisi ile şehrin dokusunda yerini aldı. Kalenderhâne Camii, fetihten sonra Sultan II. Mehmed tarafından Kalenderî dervişlerine tahsis edilmiştir. XV. yüzyılda manastırın keşiş hücreleri zâviye olarak kullanılırken, ana ibadet alanı semâhâneye dönüştü.
VAKFİYELERDE VE DEFTERLERDE İZLER
1546 tarihli İstanbul Vakıfları Tahrir Defteri’nde caminin adı geçmemektedir. Bu durum, yapının selâtin vakfı olmasıyla açıklanmaktadır. Fatih vakfiyelerinde geçen ifadeler, burada Mevlevî geleneğinin yaşatıldığını göstermektedir. Ahşap bölümleri zamanla yok olan yapıdan günümüze yalnızca cami bölümü kalmıştır. Şehzadebaşı’ndaki bu binanın tarihsel adı konusunda ise görüş birliği yoktur. Başlangıçta Diakonissa Kilisesi olduğu sanılsa da, daha sonra Akataleptos Manastırı olduğu görüşü öne çıkmıştır.