İstihare nedir? İstihare nasıl yapılır? İstihare için hangi dua okunur? İşte İstihare duası okunuşu ve anlamı...
Peygamber Efendimiz -sellallahu aleyhi ve sellem- "Herhangi biriniz bir iş yapmak istediğinde, farz namazlardan ayrı olarak iki rekat namaz kılsın, sonra da şöyle dua etsin buyuruyor...
İstihare duasının Türkçe anlamı:
«Allah'ım! Sen her şeyi bildiğin için, hakkımda hayırlı olanı bana da bildirmeni, Sen'in gücün her şeye yettiği için, beni başarılı kılmanı ve hayırlı olanı nasip etmeni, Sen'in o büyük kereminden niyaz ederim. Çünkü Sen'in gücün her şeye yeter, benimki yetmez; Sen her şeyi bilirsin, ben bilemem. Şüphesiz Sen görülüp bilinmeyenleri de bilirsin.
Allah'ım! Eğer bu iş benim dinim, dünyam ve ahiretim için hayırlı ise (şimdi veya daha sonrası için hayırlı ise) onu yapmayı bana nasîb eyle, kolaylık ver ve onu bana mübarek kıl! Şayet bu iş benim dinim, dünyam ve ahiretim için şer ise (şimdi veya daha sonrası için kötü ise) onu benden, beni de ondan uzaklaştır. Hayır nerede ise onu bana nasip et, sonra da gönlümü bu sonuca razı kıl!»
İSTİHARE DUASI
Hadis-i şeriflerde zikredilen "Dua esnasında kendi işi ne ise onu zikretsin ve açıkça söylesin." buyrulur. (Mesela "Ya Rab, falan sefere çıkma kararım" veya "falanca ile evlenmem" desin." (Buharî, Deavat 48, Tevhîd 10. Ayrıca bk. Tirmizî, Vitr 18; İbn-i Mace, İkame 188)
Bir başka hadîs-i şerîfte:
"Bir işin düşüncesi seni alıp kararsız kıldığı zaman Rabbinden hayrını iste, yani istihare et, bunu yedi defa kadar yap, sonra kalbine ağır basana bak, hayır ondadır" buyurulmuştur.
İSTİHARE NEDİR?
Ticaret, evlilik, seyahat ve benzeri bir işe teşebbüs eden kimse, o işin kendisi için hayırlı olup olmayacağı hususunda tereddüde düşerse, şüphesini giderecek, tereddüdünü ortadan kaldıracak hal çareleri aramak ister. Bu hususta yapılacak ilk iş, yapılması istenen meselenin meşrûluğunun ve helalliğinin araştırılması, dinî ölçülere uyup uymadığının incelenmesidir. Kişinin kendisi bir neticeye varamadığı takdirde en sıhhatli yol, o meseleyi münasip olan ehliyetli birisine danışmak, onun fikrini almak, gerekirse meseleyi enine boyuna bütün teferruatıyla konuşmak; kısaca istişare yapmaktır.
Kendisiyle istişare yapılacak insanın da tecrübeli, bilgili ve sözüne itimat edilir olması gerekir.
Bir meseleyi kendi aralarında istişare etmeyi, oturup konuşmayı mü'minlerin vasıflarından sayan Kur'an-ı Kerim, "Onların işleri aralarında müşavere iledir"1 buyururken, istişare ederken ehil kimselerin seçilmesini, fikren ve inanç bakımından yabancı olanlarla istişare yapılmaması hususunda da ikazda bulunmaktadır:
"Ey iman edenler! Sizden olmayan kimseleri içli dışlı dost edinip sırlarınıza ortak etmeyin. Onlar sizi zarara sokmakta kusur etmezler. Size sıkıntı verecek şeylerden hoşlanırlar. Size düşmanlıkları sözlerinden belli olmuştur; açığa vurmayıp da kalblerinden gizledikleri düşmanlık ise daha büyüktür. Biz size dostunuzu ve düşmanınızı böylece gösterip ayetlerimizi açıkladık—eğer akıl ederseniz."2
Görüldüğü gibi basiret sahibi mü'min, kendi hususi meselesini, her önüne gelene açmamalı, rastgelenin fikrini almamalı. Çünkü kendisine yardımcı olacak birisini ararken çok kere onunla konuşması neticesinde yanlış karara varmasından dolayı hataya düşeceğini hesap etmelidir. Çünkü insanın aldığı bazı kararlar hayatı boyunca kendisini bağlayabilir, tesiri altına alabilir. Tahsil, iş ve evlilik gibi.
Tam ölçüp tartmadan bir iş kuran kimse, öyle ki bir gün gelir, işinin ters gittiğini görür, iflasa gittiğin anlar, neticede sermayesini de kaybedebilir. Bu hal maddî hayatına, hem de manevî hayatına çok büyük tesir icra eder.
Yine inceleyip araştırmadan bir evlilik hayatı kuran insan, bu aceleciliğin ve tedbirsizliğin cezasını hayatı boyunca çekebilir, dünyasını zehir edebilir. Bunun için istişareyi kendimize alışkanlık haline getirmeli, en basit meselemizi dahi tecrübeli ve ehliyetli birisine sormadan yapmamalıyız.
Bütün hayat safhalarıyla ümmetine mükemmel bir örnek olan Sevgili Peygamberimiz (asm) her meselesini yakınları ve sahabileriyle istişare eder, onların da fikrini alır, öyle karar verir, işe başlardı. Halbuki kendisi bir peygamber olması hasebiyle vahye mazhardı; herkesten zeki, akıllı, derin fikirli, salim düşünceli bir insandı. Vahiyle sabit olmayan hemen hemen bütün meselelerde ashabiyle istişarede bulunurdu. Ümmetini de istişaresiz iş yapmamaları için tenbih eder ve istişare edenin hiçbir zaman pişman olmayacağını ifade buyururdu:
"İstihare eden kimse zarar görmez, istişare eden pişmanlık duymaz, iktisada riayet eden maişetçe aile belasını çok çekmez."3
Dikkat edileceği gibi, hadis-i şerif mü'minin sosyal hayatını üç temel esasa riayet etmeye bağlamıştır: İstişare, istihare ve iktisat. Bilhassa bunlardan istişare ve iktisadın ne kadar ehemmiyet taşıdığı şüphe edilmez bir gerçektir.
Hadis-i şerifte tavsiye istihare de, istişare ettiği halde kalben rahat olmayan ve hissen tatmin olamayan kimselerin başvurabileceği bir sünnettir.
İstihare, lügat manası itibariyle, Allah'tan hayır dilemektir. Yani yapılacak bir işin iyi mi, kötü mü olduğunu yahut o işi hemen mi, yoksa bir müddet sonra mı yapmanın daha iyi netice vereceğini anlamak ve kalbin o meseleye yatışmasını Allah'tan dilemek ve istemektir.
İstihare Peygamberimiz (asm)'in bir sünnetidir. Ümmetine tavsiye ettiği bir dua ve ibadet şeklidir. Peygamberimiz (a.s.m.) istiharenin nasıl yapılacağını, hangi duanın okunacağını bizzat öğretmiştir. İstiharenin ehemmiyeti hususunda Cabir bin Abdullah şöyle demektedir:
"Resulullah (a.s.m.) bize Kur'an'dan bir sûre öğretir gibi, büyük küçük işlerimizin hepsinde istihareyi öğretti ve şöyle buyurdu:
'Sizden biriniz bir işe kalben azmettiği zaman, iki rekat namaz kılsın.'"4
İstihare namazı iki rekattır. İmam Gazalî bu namazın birinci rekatında Fatiha'dan sonra "Kul ya eyyühe'l-kafirûne", ikinci rekatında da "Kul hüvellahu ehad" sûrelerinin okunmasını tavsiye eder.5
Namazı kıldıktan sonra Peygamberimiz (asm)'den rivayet edilen şu dua okunur:
"Allahümme estehiruke bi ilmike ve estakdiruke bi kudretike ve es'elüke min fadlike'l-azim. Fe inneke takdiru ve la akdiru ve ta'lemu ve la a'lemu ve ente allamu'l guyûb. Allahümme inkünte ta'lemu enne haza'l-emre hayrun li fi dini ve meaşi ve akıbeti emri ve acili emri ve acilihi. Fekdurhu li ve yessirhu li summe barik li fihi. Ve in künte ta'lemu enne haza'l-emre şerrun li fi dini ve maaşi ve akıbeti emri ve acili emri ve acilihi f'asrifhu anni va'srifni anhu ve'kdur li el-Hayra haysü kane. Sümme ardihi bihi." (Buharî, Teheccüt, 25, Deavat, 49, Tevhid, 10; Tirmizi, Vitr, 18; İbn Mace, Akame, 188; Ahmet b. Hanbel, III/344).
İstihare duasının anlamı:
"Allah'ım yapmayı düşündüğüm şu işin işlenmesinden yahut terkinden hangisinin hayırlı olduğunu bana ilminle kolaylaştır. Kudretinle senden güç istiyorum. Senin büyük fazlından ihsan buyurmanı dilerim. Şüphesiz senin her şeye gücün yeter; benim gücüm yetmez. Sen bilirsin, ben bilemem. Sen her şeyi çok iyi bilensin, Allah'ım. Eğer bu işi dinim, yaşayışım ve işimin sonucu veya dünya veya ahiretimin sonucu bakımından benim için hayırlı olduğunu bilirsen o işi bana takdir et, kolaylaştır ve onu bana mübarek kıl. Eğer bu işi; dinim, yaşayışım ve işimin sonucu veya dünya veya ahiretimin sonucu bakımından benim için şer olarak bilirsen, onu benden, beni de ondan uzak eyle. Nerede olursa olsun benim için hayır olanı takdir et. Sonra da beni bu hayırla hoşnut buyur."6
Dua okunurken, "bu iş" şeklinde geçen yerlerde yapılması istenen iş zikredilir. Bu şekilde duanın Türkçesi okunabileceği gibi, Arapça aslını okumak daha faziletlidir. Duanın aslı, verdiğimiz bu kaynaklarda olduğu gibi, ilmihal kitaplarında da mevcuttur.
Kişi istihare ettikten sonra kalbi hangi tarafa meylederse onu yapmalı, istihareden önceki peşin hüküm ve kanaatini bırakmalı, kendi temayülüne dayanmalıdır. İstihareye rağmen bir temayül ve gönül yatışması görülmediği takdirde, istihareyi tekrarlayabilir. Bu sünnettir. Bununla alakalı olarak Enes bin Malik'in (r.a.) rivayet ettiği bir hadiste Resulullah (a.s.m.) şöyle buyurmuştur:
"Ey Enes, bir işi yapmayı niyet ettiğin zaman o iş hakkında yeniden yedi defa istihare et. Sonra kalbinden geçen temayüle bak. Çünkü hayır kalbinde doğan manadadır."7
İş acele olup da istihareyi tekrarlamak mümkün değilse şöyle dua edilir:
"Allah'ım, hakkımda hayırlı olan ne ise onu nasip et. Beni kendi halime bırakma."
İbni Abidin, istihare eden kimsenin dileğinin uygun olup olmadığına işaret olarak şöyle bir kayda yer verir:
"Yatmadan önce dua okunur ve abdestli olarak kıbleye yönelerek yatılır. Rüyada beyaz veya yeşil görülürse o işin hayır olduğuna, siyah ve kırmızı görülürse de şer olduğuna işaret eder. Şerli olandan kaçınmak icap eder."8
Bütün bunlarla birlikte istihare, müşkül durumlarda mü'minler için ruhî ve manevî bir kuvvettir. Bir işte tereddütte kalan bir mü'min iki rekat namaz kılarak Cenab-ı Hakka yönelir. Teşebbüs edeceği iş, seçeceği hayat arkadaşı, dini, dünyası ve ahireti için hayırlıysa, gönlünde bu işe karşı bir ferahlık uyandırmasını, vücudunda bu işi yapabilmeye kudret ve kuvvet yaratmasını; şayet bu iş dini, dünyası ve ahireti için hayırlı değilse, gönlündeki meyli yok etmesini Cenab-ı Hakk'tan niyaz eder. İçinde de bir hafiflik duyar. İstihare ettiği şey hakkında kendisi için hayrın görüleceğine kalben emin olur. Neticesinde razı olur.