Karneler alınsın, artık tatil başlasın!

0

Ve beklenen gün geldi çattı!

2017-2018 Eğitim-Öğretim yılı 8 Haziran itibariyle noktalandı… Türkiye'nin dört bir yanından yaklaşık 18 milyon öğrenci kardeşimiz karne heyecanını yaşadı! Öncelikle hepsini teker teker tebrik etmek düşer bizlere… Yolları aydınlık, bahtları açık olsun! Mezun olanlar ise başarılı ve sağlıklı bir gelecekle yoğrulsun!

Öğrenci kardeşlerimizi tebrik ettikten sonra birkaç kelam etmek gerekiyor çok değerli velilere… Yaptığımız en büyük hataların başında kıyas geliyor.

Peki, nedir bu kıyas?

"Denk sayma, bir tutma." şeklinde ifade edebiliriz. Kendimizi kıyaslıyoruz başkalarıyla… O da yetmiyor! Çocuklarımızı, akrabalarımızı velhasıl herkesi her şeyi kıyaslıyoruz… Kıyaslıyoruz da doğru mu yapıyoruz?

Elbette hayır!

Herkes kendi çapında özgündür, kendi çapında farklıdır. Çocuklarımızın zayıfı olabilir, sizin istediğiniz düzeyde karneleri de olmayabilir…

Aman diyelim aman…

Psikolojik olarak çocuklarımıza baskı kurmak, onların gelecek hayatlarını doğrudan etkileyecek ve ne yazık ki tahayyül edemeyeceğimiz sonuçların doğmasına neden olacaktır!... Velilerimizin bu süreçte anlayışlı olması gerekiyor. Bütün bunlara ek olarak; bu başarısızlıkta biraz da kendilerini sorgulamaları gerekiyor mu? İlgi ve sevgi göstererek doğruyu anlatmaları, motive etmeleri gerekmiyor mu? İyimser bir tablo çizelim her zaman… İyi düşünelim ki iyi olsun… Kızarak, küserek değil, severek, değer vererek karnelerde yer alan o başarısız notların düzeleceğine olan inancım tam!

Sosyal medyayı inceledim karnelerin alındığı gün… Paylaşılan durumlara ve hikayelere baktım usul usul… Acaba dedim velilerimiz neler yazmış? Neler paylaşmış?…

Dedim ya işte merak…

Herkes kendi evladının karnesini paylaşmış gururla… Takdirler, teşekkürler, iftiharnameler… Buna bir itirazımız yok. Asla olması da mümkün değil! Coşkunun, sevincin, mutluluğun paylaşılması gayet doğaldır. Ancak bu karnelerin gösteriş ve nispet yaparcasına sunulması çok büyük olaydır! Çünkü kaş yapayım derken göz çıkabilir, çook dikkat etmek gerekir çoook!

Neden mi?

Diğer anne ve babalar bu paylaşımları görebilmekte, neticesinde üzüntü yaşayarak kıyaslama yoluna gidebilmektedir. Bu durum hem ebeveynlere hem de çocuklara psikolojik olarak zarar verebilmektedir. Bu tarz durumlarda sürekli telkinlerde bulunmak ve çocuklarımızı kırmamak oldukça önem arz etmektedir. Notları düzelsin derken, çocuğu kaybetmek en büyük sorunlardan bir tanesidir. Hassas yaklaşım çoğu zaman olumlu netice vermiştir. Sükûneti elden bırakmamak elzemdir. Keza karnelerin paylaşılması çocukların TC kimlik numaralarının, okul ve sınıf bilgilerinin de teşhir edilmesine neden olmaktadır. Art niyetli insanlar bu bilgileri kullanabilmekte, böylece birçok tehlikeyle karşı karşıya kalınabilmektedir. Tedbirli olmakta fayda vardır.

Gelelim üç ayı aşkın tatil dönemini irdelemeye…

Tatilin başlamasıyla birlikte çocukları bekleyen büyük bir tehdit var. Dört harfli olan bu tehdidin adı hepimizin bildiği üzere OYUN!

Geçmişi bir hatırlamakta fayda var. Karneleri aldığımız gün sokaklarda akşamlara kadar oynardık. Kimimiz memleketimize gider, kimimiz hava kararana kadar parklarda koşardık. Tarih oldu o günler! İnternet bir sanal park olarak her şeyin yerini aldı!

Sanal ortam gerek çocuklar açısından, gerekse de yetişkinler açısından büyük risk teşkil ediyor. Akıllı telefonlarından, tabletlerinden, bilgisayarlardan sosyal ağlara erişen, çevrimiçi oyunlarla kendinden geçen çocuk bağımlılık sorunuyla karşı karşıya kalıyor. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) tam bu noktada önemli bir yazılı açıklamada bulundu. BTK, yaz tatilinde çocukların interneti bilinçli ve güvenli şekilde kullanması için anne ve babalara önemli önerilerde bulundu. Bu uyarıların başını; şiddet, bağımlılık, müstehcenlik, siber zorbalık ve istismar gibi tehlikeler çekiyor. Oyunların bazılarında geleneksel aile yapısı, kültürel kodlar hedef alınıyor, böylece çocukların sosyolojik yapılarında öngörülemeyecek değişimler yaşanabiliyor…

"Nasıl olsa yaz ayıdır. Oyun çocukların hakkıdır." anlayışı asla kabul edilir bir durum değildir. Çünkü her şeyin azı karar çoğu zarardır!...

Yapılan en büyük hataların başında çocukların gelişigüzel bir şekilde oyun başına bırakılması geliyor. Ebeveynlerin mutlak suretle çocuklarından haberdar olması ve onlarla sağlıklı bir iletişim kurması gerekiyor. Anne ve babaların baskıcı, sorgulayıcı değil, arkadaşça ve dostça yaklaşması önem arz ediyor. Özellikle oyun başında ve sanal ortamda geçirilen süre sınırlanmalı, sosyal ilişkilere ayrılan zaman arttırılmalıdır. Tatil dönüşü eski çalışma temposuna dönmek zor olacağından sistemli ve düzenli olmak çocuğun adaptasyonunu kolaylaştıracaktır.

Başarı asla tesadüfi değildir. Çocuğun başarısı şüphesiz ki aile faktörüne bağlıdır. Çocuk ailesiyle bir bütündür. Aileleriyle birlikte tüm kardeşlerimizin bir dahaki okul zili çalana dek verimli ve keyifli bir yaz tatili geçirebilmesi dileğiyle...