Koalisyon Görüşmeleri Ne Söylüyor?

0

Koalisyon görüşmeleri normal seyrinde devam ediyor. Muhalefette kalacağını kesin bir dille açıklayan MHP'nin yanı sıra, seçim sürecindeki iflah olmaz keskinliğini kaybeden HDP; koalisyon görüşmelerinin ilk de facto sonuçları… Demokrasinin supabı olan koalisyon, temel olarak farklı ideolojik veya siyasi angajmanlara sahip olan partilerin ortak payda veya ilkelerde buluşmaması esasına dayanır. Ancak çok parti siyasi sistemlerde koalisyon yönetmeyi zorlaştıran bir gerçekliktir. Altmış yılın üzerinde çok partili siyasi hayat tecrübesine sahip olan Türkiye, altmışın üzerinde faklı hükümet seçeneklerini denemek zorunda kalmıştır. Tek parti dönemleri hariç ortalama koalisyon hükümetlerinin ömrü, en fazla bir yıl olmuştur. Örneğin, ilkeler düzeyinde anlaşılsa bile CHP ile AK Parti'nin koalisyonun ömrü en fazla ne kadar olur? Veya HDP-CHP ve MHP Koalisyonu… Bazen, siyaseti ilkeler değil, hayatın gerçekleri tayin eder; hatta çoğu zaman. Hülasa, kimse koalisyonun faziletlerini anlatmaya kalkmasın bize.

Bu kısa girişten sonra, koalisyon hesaplarını bir kenara bırakarak seçim sonuçlarına gelmek istiyorum. Maalesef, seçimin üzerinden bayağı bir zaman geçmesine rağmen partilerin seçim sonuçlarını doğru okumadıklarını, yerinde analizler yapmadıkları görüyorum. Anlaşılan o ki, koalisyon hesapları, seçim sonuçlarını doğru okumayı engelliyor.

Dürüst Değilsin Demirtaş!

Önce, seçimin en önemli belirleyeni veya değişkeni olan HDP'ye şöyle bir bakalım. Seçim sürecinde barış ve demokrasi havarisi kesilen Selahattin Demirtaş, neredeyse, kayıplara karışmış durumda. Galiba, AK Parti'nin tek başına iktidar olmasını engelleyen Demirtaş, misyonunu tamamladı ve çekildi. PKK'nın ülkeyi şiddete boğmak için hamleler yaptığı bir dönemde Demirtaş'ın suskunluğa bürünmesi oldukça manidar. PKK'nın yol kesmeleri, araç yakmaları ve karakollara ateş etmeleri karşısında Demirtaş'ın yapmış oldukları açıklamalar, Kürt siyasetinin Kandil'e yenik düştüğünün açık göstergeleri. Dürüst değilsin Demirtaş!

MHP'yi Bekleyen Tehlike…

Bu seçimin sürprizlerinden birisi de MHP'nin yükselişiydi. AK Parti'den kaynaklanan memnuniyetsizlik ve çözüm süreci gibi parametreler, MHP'ye, fazladan, yüzde beş civarında bir oy getirdi. Ancak Devlet Bahçeli'nin tavrı ve muhalefette kalma ısrarı, yüzde beşin MHP'den tekrar AK Parti'ye dönmesine neden olabilir. Gerçi, yüzde beş civarında olan bu artış, MHP'nin politik duşundan veya ortaya koyduğu siyasetten kaynaklanmadı; daha çok AK Parti'nin eksiklikleri, MHP'ye oy olarak yansıdı. Seçmen tabanının AK Parti ile olan yakınlığı, MHP'nin handikabıdır; en küçük başarısızlıkta oyları tekrar AK Parti'ye kayabilir. MHP'nin vizyonunu yenilemeye ve çağın ruhunu yakalamaya ihtiyacı var. Seçim gecesinden itibaren "Biz Yokuz" diyen bir anlayışı, seçmen yeniden ödüllendirir mi, çok emin değilim.

Çanlar, Kılıçdaroğlu İçin Çalıyor

CHP ise AK Parti ile koalisyona en yakın parti… Bu koalisyon, daha çok stratejik bir işbirliği olacak gibi. Öncelikle Davutoğlu ve Kılıçdaroğlu, yaklaşan parti kongrelerine iktidar ortakları olarak gitmek istiyor. Özellikle Kılıçdaroğlu'nun CHP'de ciddi bir varlık gösterememesi, oy oranında hiçbir değişmenin olmaması, CHP'de çanların çalmaya başlaması için ciddi nedenler. Çanların kimin için çalacağı ise malumun ilanı…

Davutoğlu Ne Yapmalı?

Davutoğlu ise koalisyondan öte, öncelikle, AK Parti'yi yenilemeyi düşünmeli. Koalisyondan AK Parti yenilenerek çıkmalı. Özellikle 2003 ile 2007 arasındaki demokratikleşme ve yenilenme ruhu yeniden kazanılmalı. Yaşanan başkan değişimi, bu hedefi yakalamak için bir fırsat olabilir. Yoksa AK Parti de eski Türkiye partilerinden birine dönüşür. Dikkat!